Aday mı, ilke mi?
Sadece dün İP Genel Başkanı Akşener, ittifakta "en küçük bir sorun" olmadığını söylerken Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Yavaş da kendisinin adaylığı ile ilgili, "Gurur duyulacak bir şey. Ancak şu anda böyle bir düşüncem yok" açıklaması yaptı.
Son tartışma Akşener'in İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu'nu Fatih'e benzeterek verdiği destek ile başlamış, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun Millet İttifakı'nın "birden fazla aday" çıkarabileceği açıklaması ile devam etmişti.
İmamoğlu da adaylık iddiasında kapıyı tümden kapatmadan bir adım geri çekilmek zorunda kalmıştı.
Kılıçdaroğlu, partisinin belediye başkanlarını şimdilik geri çekebildiyse de muhalefetin aday arayışı daha çok su kaldırır.
2023 seçimlerinin son düzlüğüne kadar muhalefetin kendi arasında aday pazarlığı yapacağını öngörmeliyiz.
Zira erken aday belirlemenin yıpratıcı olacağını ve dahası bin bir zorlukla toparlayacakları ittifakın belirlenen adayın marifetiyle dağılabileceğini biliyorlar.
İki yıl öncesinden bir belediye başkanının ya da genel başkanın adaylığının netleştirilmesi beklenmemeli.
Dahası, HDP'nin başlatacağı ideolojik ilke tartışmasını da görmek gerekir.
O halde muhalefetin aday tartışmasının bu kadar yoğun olmasında bir anomali yok mu?
Bence var, kamuoyu giderek bu bitmeyen tartışmadan sıkılıyor.
ADAY POLEMİKLERİNİN GEÇİCİ KONFORU
Elbette Cumhur İttifakı'nın adayının Cumhurbaşkanı Erdoğan olması sebebiyle muhalefet partileri de aday adaylarını yarıştırabilirler.
Ancak bu tartışma üç sonuca yol açıyor.
İlki, muhalefet böylece sürekli erken seçimi gündemde tutuyor.
İkincisi, isimlerden ilkeler, vizyon veya ideolojiyi konuşmaya fırsat kalmıyor.
Üçüncüsü, adayları konuşmak kapatma davası altındaki HDP'yi etkisizleştiriyor.
Bu partinin Millet İttifakı ile ilişkisini belirsiz tutmayı kolaylaştırıyor.
Ve HDP'nin marjinal konumu devam ederken aday sorunu olmayan HDP de bu durumun hayli farkında.
Nitekim HDP "tutum belgesi" açıklayarak yeni bir "ilke" tartışması başlatma niyetinde.
Gerçi Kılıçdaroğlu da ara ara ilkelerden bahsediyor.
Ancak onun ilkeleri temelde Erdoğan karşıtlığı ve parlamenter sisteme dönüşten ibaret.
Bir de irrasyonel bir "nefsine hâkim olma" söylemi.
Yani halk tarafından seçilen cumhurbaşkanının hem iki yıl yönetmesi hem de yetkilerini belirsiz bir parlamenter sisteme geçişe göre kullanması.
KİMİN 'CUMHURİYETİN İKİNCİ YÜZYILI' TARTIŞMASI?
Kılıçdaroğlu'nun "demokrasi" söylemi farklı partilerin "geleceğin Türkiye'si üzerinde ortak vizyona ulaşmayı" içermiyor.
Cumhuriyetin ikinci yüzyılı tanımlaması da yirmi yıllık AK Parti iktidarı ile hesaplaşmak.
Halbuki HDP'nin başlatmak istediği "ilke" tartışması çok daha radikal bir "demokrasi" gündemi oluşturma iddiasında.
Kimlik ve ideoloji fay hatlarında dolaşan HDP, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yüzyılının tümüyle hesaplaşmak istiyor.
Derdi, aslında cumhurbaşkanlığı ya da parlamenter sistem ile değil.
Vatandaşlık tanımı ve siyasi rejimle ilgili.
Ve Kürt milliyetçiliğinin radikal taleplerini merkeze alıyor.
Halbuki CHP ve İP, Kürt sorununu tartışarak 2023 seçimlerine gitmek istemiyor.
HDP de "Erdoğan karşıtlığı afyonu" yutarak mevcut taleplerini kenara koymanın riskini görüyor.
Sadece Erdoğan seçilmesin diye HDP'nin ideolojik iddialarını bastırması, seçmeni nezdinde ciddi bir sorun üretir. Bir kısım seçmeninin Erdoğan'a oy vermesini engelleyemeyebilir.
Türk siyasal sistemini kökten eleştirecek bir ilke tartışması başlatması ise Millet İttifakı'nın milliyetçi seçmenini rahatsız eder.
KÜRT SORUNUNU KONUŞMAK!
Erdoğan'ın en son Diyarbakır'da Kürt sorunu konusunda 2005'te söyledikleriyle aynı yerde olduğunu vurguladığı hatırlanmalı.
Türkiye'deki Kürtlerin sorunlarını "daha çok demokrasi ve refah" bağlamında çok büyük ölçüde çözdüğünü söyleyen Erdoğan, bir yandan reformlara sahip çıkarken diğer yandan HDP'nin Kürtlere zarar verdiğini rahatlıkla vurgulayabilir.
Halbuki CHP ve İP, HDP ile "birlikte fotoğraf" vermekte ve "Kürt sorununa çözüm önerileri" getirmekte zorlanır.
Bakmayın sıkıcı aday polemiklerine, 2023 seçimlerinin asıl renkli dönemi "ilke" tartışmasıyla başlayacak.
Akşener'in "rasyonel" diye nitelediği Millet İttifakı'nın "gerçek duygularını" o zaman göreceğiz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Sabah’a veda etmenin bu kadar zor olacağını biliyordum (20.05.2024)
- Yeni gelişmeler normalleşmenin seyrini nasıl etkiler? (17.05.2024)
- Değişim ama nasıl? (14.05.2024)
- Yeni Anayasa tartışması neden kaçınılmaz? (11.05.2024)
- CHP ve İyi Parti rol mü değiştiriyor? (10.05.2024)
- Kılıçdaroğlu mirası, Özel’in zorluğu (07.05.2024)
- Siyasette ‘yumuşama dönemi’ ne getirir? (04.05.2024)
- Yeni bir siyasi süreç (03.05.2024)
- İYİ Parti, Dervişoğlu ve üçüncü yol kaldı mı? (30.04.2024)
- Özel ve Kılıçdaroğlu’nun ‘siyaset’ kapışması (27.04.2024)