Kanal İstanbul ve mega proje siyaseti hâlâ çalışıyor mu?
AK Parti'nin mega projelere verdiği önem sıklıkla kamuoyunun gündeminde. Muhalefet partileri iktidarın mega projelerini eleştirmeyi seviyor. Bu projelerin ilk akla gelenleri Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Marmaray, Avrasya Tüneli, Osmangazi Köprüsü, İstanbul-İzmir yolu, şehir hastaneleri ve İstanbul Havalimanı.
Son örneği cumartesi günü Kanal İstanbul projesinin ilk köprüsünün temelinin atılmasıydı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kanal İstanbul'u "Türkiye'nin kalkınma tarihinde yeni bir sayfanın açılması" olarak niteledi. Erdoğan, "Büyük Türkiye" idealini taşıyan Menderes, Demirel, Özal ve Erbakan gibi liderlerin "kalkınma mücadelesine" referansla yeni kanalın önemini anlattı.
"İstanbul'un geleceğini kurtarma projesi" olarak gördüğü Kanal İstanbul'un Türkiye'nin küresel ticarette daha etkin rol oynaması, ulaştırma ve lojistik koridorlarından daha fazla pay alması ve diğer stratejik unsurlarla birlikte değerlendirilmesini istedi.
MUHALEFETİN SANRISI
Bazı yorumcular AK Parti iktidarının projeci siyasetinin seçmen nezdinde önemini kaybettiği görüşünde. Muhalefet de "israf" ve "pahalı" diyerek özellikle Kanal İstanbul üzerinden 2023 seçimlerinde kendisine eleştirel bir zemin üretmeye çabalıyor. Hatta Erdoğan'ın Kanal İstanbul'u seçmene anlatamayacağı görüşündeler. Peki gerçekte durum ne? Erdoğan fikirleri ve projeleri ile kamuoyunu ikna edebilen bir lider. Cumhurbaşkanlığı sistemine geçiş gibi kritik bir konuda bu etkiyi gösterdi
Kanal İstanbul ise daha rahatlıkla anlatabileceği mega bir yatırım. Bence muhalefet Kanal İstanbul üzerinden örgütledikleri eleştirilerin kendi aleyhlerine çalışmasına hazır olmalı. Sürekli "yapılanlara karşı çıkan" yerde olmak onların iktidarın alternatifi olamamasını garantiliyor. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun yatırımcıları, bankaları ve proje ile ilgilenen ülkeleri tehdit etmesi olumlu bir karşılık bulmuyor, bulmayacak da...
Neden mi? Negatif siyaset, sahibini sadece muhalefetin büyük partisi yapar, o kadar. Yalan olduğu ortaya çıkan manipülasyonlara bir de yatırımlara karşı çıkmayı eklediğinizde "Bu ülkeyi kim ileriye taşır" sorusunun cevabında sizi işaret etmezler. Muhalefetin belediyeleri yatırım ve hizmet siyasetinde çok zayıf. Mevcut hizmetleri sürdürmek bile onlar için meydan okuyucu. Parti liderlerinin sürekli erken seçim istemesi bence bununla ilgili. Zaman aleyhlerine olduğu için ille de erken seçim diyorlar.
YATIRIM SİYASETİNİN GELECEĞİ
AK Parti, 4. Yargı reform paketi gibi hamleleriyle adalet amacını terk etmiyor. Dış politikada yeni sayfa açma çabası da mücadele sırasında ortaya çıkan gerilimleri yönetme isteğiyle irtibatlı. AK Parti'nin yatırım ve hizmet siyaseti aynı anda yürütülen dört ayağa dayanıyor.
1- Yabancı sermayeyi çeken mega projeler. 2- Savunma sanayii gibi stratejik sektörlere yatırım. 3- Eğitim ve sağlık gibi sosyal politikalara yapılan yatırım. 4- Girişimciliğin desteklenmesi dahil gündelik hayata değen mikro projeler.
Yatırım siyaseti hâlâ siyasi hayatımızın en kritik unsuru. 2023 seçimlerine önümüzde iki yıl var. Salgından çıkışla birlikte ekonomik sıkıntıların rahatlaması dönemine geçeceğiz. İktidarın yatırım siyasetinin dördüncü ayağı olan girişimciliğe ve mikro projelere daha fazla destek vermesi gerektiği görüşündeyim. Z kuşağının öne çıkan özelliği de kendi işini kurma isteği. Genç girişimciliğin özendirilmesi, kapsayıcı bir kalkınma hamlesinin tamamlayıcı bir örneği olur.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Sabah’a veda etmenin bu kadar zor olacağını biliyordum (20.05.2024)
- Yeni gelişmeler normalleşmenin seyrini nasıl etkiler? (17.05.2024)
- Değişim ama nasıl? (14.05.2024)
- Yeni Anayasa tartışması neden kaçınılmaz? (11.05.2024)
- CHP ve İyi Parti rol mü değiştiriyor? (10.05.2024)
- Kılıçdaroğlu mirası, Özel’in zorluğu (07.05.2024)
- Siyasette ‘yumuşama dönemi’ ne getirir? (04.05.2024)
- Yeni bir siyasi süreç (03.05.2024)
- İYİ Parti, Dervişoğlu ve üçüncü yol kaldı mı? (30.04.2024)
- Özel ve Kılıçdaroğlu’nun ‘siyaset’ kapışması (27.04.2024)