Biz iç gündeme odaklanmışken dış politikada kritik bir görüşmenin tarihi yaklaşıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan 14 Haziran'daki NATO zirvesinde ABD Başkanı Biden ile ilk kez yüz yüze görüşecek. Malum, Biden'ın Erdoğan ile ilk telefon konuşmasından sonra 1915 olaylarını soykırım şeklinde nitelemesi kötü bir başlangıç olmuştu. Washington'ın İsrail'in Mescid-i Aksa ve Gazze saldırılarını "savunma hakkı" olarak görmesine Ankara'dan verilen tepki de iki liderin görüşmesi öncesi ilişkilerdeki diğer bir gerilimdi. Bugünlerde iki tarafın bürokratları mevcut sorunları paranteze alacak ve işbirliği alanlarına yoğunlaşacak öneriler geliştirmekle meşgul. İşlerinin hayli zor olduğu açık. S-400, F-35, FETÖ ve YPG gibi üzerinde bir türlü anlaşılamayan konuların iki liderin görüşmesini belirlemesi riski ortada.
İKİ YILI BELİRLEYECEKGÖRÜŞME
Erdoğan, dış politikada normalleşme ve içeride reforma devam iradesini sıklıkla ifade ediyor. Biden yönetimi ile "yenibir dönem" arzusunda olduğunu birkaç kez ifade etti. En son Erdoğan önde gelen 26 Amerikan şirket yöneticisiyle yaptığı toplantıda ABD ile "genişyelpazede işbirliğine" ve "uzun yıllara sarih köklü,çok boyutlu müttefiklik" ilişkisine dikkat çekti: "BaşkanBiden'ın 1915 olayları hakkındayaptığı açıklama ilişkilerimizeilave yük getirsede Sayın Biden'la NATOZirvesi'nde gerçekleştireceğimizgörüşmenin yeni döneminhabercisi olacağına inanıyorum."
Ancak Biden tarafı şimdiye kadar S-400 konusunu ilişkilerin toparlanmasının ana engeli olarak tanımlamaya devam etti. NATO Zirvesi sırasında gerçekleşecek Erdoğan ve Biden görüşmesinin hangi havada geçeceğinin önümüzdeki iki yıl boyunca Türkiye'nin ABD ve AB ile ilişkilerini belirleyeceğini düşünüyorum. Zira AB yetkilileri de Washington'ın Türkiye politikasını gözlüyor. Bu arada Avrupa Parlamentosu'nun 19 Mayıs'ta Türkiye ile AB üyelik müzakerelerinin kesilmesini öneren raporu kabul etmesi de Avrupa liderlerinin açıkladığı "pozitif gündem" arayışına aykırı.
NATO GÜNDEMİFIRSAT MI?
Biden'ın NATO'yu daha etkin hale getirme isteğinde olması Türk-Amerikan ilişkilerini toparlamak için bir fırsat. NATO üyeleri arasında Rusya ile ilişki denkleminde ABD'den sonra en etkili ülke Türkiye. Bu arada 15 Haziran'da Rus lider Putin ile de görüşecek olan Biden'ın ekibi Moskova ile gerilimi düşürmeye çalışıyor. Asıl rakip olan Çin ile Rusya'yı yakınlaştırmak istemeyen bu arayışın radikal sonuçlar elde etmesi mümkün görünmüyor. İklim değişikliği ve koronavirüs ile mücadele öne çıkabilir. Yine de bu tür bir yumuşama Moskova ile Kiev arasındaki gerilimi düşürebilir. Biden ile Putin'in uzlaşacağı konular Ankara ve Moskova arasındaki dengeye de etkide bulunabilir. Son dönemde Moskova, Ankara'nın Ukrayna (Kırım) ve Polonya ile savunma işbirliklerinden rahatsızlığını saklamıyor. Ancak Doğu Avrupa ülkelerinin güvenliğinin sağlanması ve Rus nüfuzunun dengelenmesi Türkiye'nin NATO içerisinde elini güçlendiren bir husus. Bu sebeple Biden'ın ikili stratejik ilişkileri toparlamak için Erdoğan'a hangi tekliflerle geleceği ve Putin ile nasıl bir uzlaşma üreteceği kritik önemde.
2023 SEÇİMLERİNİBEKLEMEK!
Washington ve Brüksel'de Türkiye ile normalleşmeyi 2023 sonrasına erteleyelim görüşünü savunanlar var. Argümanları "Erdoğan'ın elini rahatlatmayalım","Ekonomiyibaskı altında tutarak muhalefetidestekleyelim" ve "Erdoğan sonrası bir yönetimile daha kolay birbüyük pazarlığa oturalım." Türkiye'nin milli iradesine saygı duymayan bu yaklaşımın antidemokratik yanı ortada. HDP'nin içinde olduğu geniş bir muhalefet koalisyonuna Türk milletinin milli menfaatlerinden geri adım attırmayı hesap etmek ise ayrıca çok riskli.
Ortak dış politikası olamayacak bir muhalefet koalisyonunun etkili şekilde baskılanması mümkün olabilir. İstikrarsızlık, yönetim krizi ve erken seçim üretilebilir.
Ancak Türk milletinin Suriye, Irak, Libya ve Doğu Akdeniz'deki milli menfaatlerinden geri adım atmayı kabullenmesini beklemek ham hayal. "Erdoğan karşıtlığı" perdesine takılmayın, ABD'nin Türkiye'ye "düşmanca yaklaştığı" algısı muhalefet seçmeninde hayli yaygın.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.