Muhalefette adaylık peşrevleri erken mi başladı?
Cumhur İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı Cumhurbaşkanı Erdoğan olarak şimdiden belli iken muhalefet hâlâ çok dağınık. İki yıllık uzun seçim maratonu salgının bir miktar rahatlamasıyla yaz aylarında hız kazanacak. Muhalefetin "tek adayla mı, çok adayla mı seçime gidelim" ya da "iki ittifakla mı, üç ittifakla mı gidelim" tartışmaları iktidarı hiç rahatsız etmiyor. "Seçimlere yakın bu konuları kararlaştırırız" tavrının üreteceği imkânlardan Cumhur İttifakı'nın ziyadesiyle istifade edeceğini düşünüyorum. Seçim sistemi düzenlemesi yapılmadan önce başlayan bu adaylık peşrevlerinin yeni versiyonlarını duymaya hazır olalım.
SEKÜLER FANATİZMİN SON LİNCİ
Geçen haftadan bu yana Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın "Hiç oldum" türküsüne kopuzuyla eşlik ettiği için kendi mahallesi tarafından linç edilen "Erkan Oğur" hadisesini konuşuyoruz. Malum, seküler-solcu mahallenin türlü tonlarıyla uyguladığı ağır baskı sonucu Erkan Oğur pes etti. "İçimin bir köşesi cız etmişti, belki benim de hatam olmuş olabilir, Saray'ın verdiği ödülü kabul etmemiştim" diyerek ideolojik özeleştiride bulundu. Muhtemelen mahallesi müzisyenin "tövbesini" bu defalık kabul eder. Ancak geriye kalan ötekileştirme ve nefret sözcükleri sağduyulu herkesi üzdü. Bir türküye eşlik etmeyi siyasi propagandaya alet olmak şeklinde yorumlayan bu zihniyet hiçbir evrensellik, kuşatıcılık iddiasında bulunamaz. Hınç ve öfkede insani değerleri boğan bu yaklaşım aslında bir taraftan da Türkiye'yi neden hâlâ AK Parti'nin yönettiğini açıklamakta. Bu kadar derin bir ötekileştirme özgüvenin ya da iddianın değil fanatizmin sonucu. Oğur'a diz çöktüren linç bir kez daha gösterdi ki bu ülkede İslamimuhafazakâr kesimler daha kapsayıcı, özgüvenli ve hoşgörü sahibi. Farklı kesimlerle çalışmaya ve birlikteliğe daha açık. Muhalefetin elit kesimleri ötekileştirici-seküler fanatizmden kurtulamıyorlar. Türkiye'yi yönetme özgüvenine ulaşmaktan ise hayli uzaklar.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Sabah’a veda etmenin bu kadar zor olacağını biliyordum (20.05.2024)
- Yeni gelişmeler normalleşmenin seyrini nasıl etkiler? (17.05.2024)
- Değişim ama nasıl? (14.05.2024)
- Yeni Anayasa tartışması neden kaçınılmaz? (11.05.2024)
- CHP ve İyi Parti rol mü değiştiriyor? (10.05.2024)
- Kılıçdaroğlu mirası, Özel’in zorluğu (07.05.2024)
- Siyasette ‘yumuşama dönemi’ ne getirir? (04.05.2024)
- Yeni bir siyasi süreç (03.05.2024)
- İYİ Parti, Dervişoğlu ve üçüncü yol kaldı mı? (30.04.2024)
- Özel ve Kılıçdaroğlu’nun ‘siyaset’ kapışması (27.04.2024)