Büyük bir misafirperverlikle ağırlanan Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias, Ankara ziyaretinde can sıkıcı bir provokasyona imza attı. Basın toplantısının başındaki olumlu havayı Yunanistan'ın tek taraflı, maksimalist tezlerini dile getirerek sabote etti. Neymiş, Türkiye, Yunanistan'ın egemenliğini ihlal ediyormuş, bu devam ederse AB yaptırımları gelirmiş. Türkiye göçmen konusunu kullanıyormuş. Libya ile deniz sınırları anlaşması hukuk dışıymış. Ayasofya'nın cami olarak yeniden ibadete açılması kararı geri alınmalıymış. Bu tür tezlerin kapalı ikili müzakerelerde konuşulması anlaşılabilir. Ancak Yunan milliyetçi kamuoyuna konuşur gibi "Bakın her şeyi Ankara'da açıkça söyledim" popülizmi yapması Türk-Yunan geriliminde hangi tarafın uzlaşmaz yerde olduğunu tüm dünyaya gösterdi. Dendias'ın kendisini AB'nin temsilcisi gibi sunarak yaptırımlarla tehdit etmesi de ayrı bir saygısızlıktı.
ÇAVUŞOĞLU'NUN HAKLI İSYANI
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, elbette Denidas'ın kışkırtmasına gerekli cevabı verdi. Egemenlik hakkını ihlal iddiasını yalanladı. Libya ile deniz yetki alanları anlaşmasının BM kayıtlarına geçtiğini ve AB'nin bu konuda yetkisiz olduğunu vurguladı. Göçün kullanılmasını reddederek, Yunanistan'ın 4 yılda 80 bin mülteciyi geriye ittiğini ve bazılarının teknelerini batırdığını söyledi. Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan da Çavuşoğlu'nun Dendias'a haddini bildirdiğini söyledi ve Lozan'a göre Yunanistan'ın Batı Trakya'da başmüftüyü atama hakkı olmadığını hatırlattı. İki dışişleri bakanı arasındaki atışma, Doğu Akdeniz, Batı Trakya'daki Türk azınlığının durumu, Ege adalarının silahlandırılması, kıta sahanlığı ve hava sahası konularına da genişledi. Dendias'ın AB ısrarına Çavuşoğlu'nun "İkiülke olarak sorunlarımızı biz çözebiliriz,AB ülkeleri ancak silah satar" uyarısı manidardı.
DENDİAS PROVOKASYONUNUNSEBEPLERİ
Peki neden Dendias olumlu giden süreci sabote etti? İç siyaset kaygısıyla, Yunan Başbakanı Miçotakis'e Ankara'dan popülist bir yumruk mu salladı? Bu ihtimal dahilinde olsa da asıl mesele Atina'nın ikili sorunları Ankara ile baş başa görüşme konusundaki isteksizliği. Atina, AB üzerinden Ankara'ya baskı yaparak aşırı taleplerini kabul ettirmek arzusunda. Dendias'ın sıklıkla AB temsilcisi edasına bürünerek küstahça Ankara'ya havuç-sopa yaklaşımını dillendirmesi bundan. Türkiye ve Yunanistan arasındaki uzlaşmazlıklar Avrupa sorunu olarak ele alınırsa Ankara yaptırımlarla tehdit edilerek tavize zorlanır diye düşünüyor. Nafile çaba. Berlin ya da Paris karşısında milli çıkarlarından taviz vermeyen Ankara, Atina'nın aciz şantajına mı boyun eğecek?
DOĞU AKDENİZ'DEKİ DEĞİŞİMKAYGI VERİYOR
Dendias'ın Ankara'daki provokasyonu Doğu Akdeniz'de değişen dengeden duydukları rahatsızlıkla da yakından irtibatlı. Bir yandan Türkiye'nin stratejik öneminin farkında olan Almanya ve diğer AB üyeleri, Atina'yı Ankara ile müzakerelere yönlendiriyor. Diğer yandan Türkiye'nin Mısır ile ilişkileri toparlama hamlesi ve bunun İsrail ile devam etme ihtimali Yunanistan'ın Doğu Akdeniz'de kurduğunu düşündüğü Türkiye karşıtı bloğu çökertiyor. Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de devreye girmesi ile Libya, Mısır, İsrail, Lübnan ve Suriye deniz yetki alanlarının paylaşımında daha avantajlı bir konuma geliyor. Atina hem AB hem de Doğu Akdeniz bloğu cephesinde önceki konumuna kıyasla zayıfladığını düşünüyor. Telaş ve huysuzluk bundan... Ancak Ankara gerilimi düşürmüşken bu tür provokasyonlar AB'yi ikna etmez. Brüksel, Atina ile Ankara arasındaki müzakerelerin devamını ister. Kaldı ki Ankara ile gerilimi yükseltmek Atina'ya somut kazanım sağlamaz. Çok sayıda Rafael uçağı satın almak ancak Fransız ekonomisine katkı sağlar. Ankara hem Atina'nın provokasyonlarına cevap vermeli hem de ikili görüşmelere devam konusunda istekli olmalı. Zaman Ankara'dan yana. Doğu Akdeniz'deki denge Türkiye lehine değişiyor.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.