Trump ile birlikte yıkılan masallar
Trump'ı tasfiye neleri örtmez?
Bu tasfiye hareketinin öncelikle Trump'ı güçlü şekilde etiketlemeye devam edeceği açık. Yargı süreçlerinin yanı sıra Trump, Amerikan tarihinde "istisna, çılgın, despot" ve benzeri sıfatlarla anılacak. Başkanlık dönemi bir "anomali" olarak kodlanacak. Beş yıllık siyasi hayatı polemik, iddia ve skandallarla dolu bir başkanın ardından birlikte çalıştığı isimlerden çok sayıda kötücül itiraflar gelecek. Kongre baskınının Amerikan toplumunun yaklaşık yarısı tarafından destek gördüğü düşünülürse Trump'ı "şeytanlaştırma" sürecinin ters tepme ihtimali hiç de zayıf değil.
Trump'tan kurtulalım derken Trumpizm'i kalıcı ve daha güçlü kılabilirler.
Neyse bunu da Amerikalılar düşünsün. Beni asıl ilgilendiren bu tartışmalı başkanın döneminin dünyaya neleri gösterdiği. Hangi Amerikan/Batılı masalları yıktığı, hangi evrensel doğruları buharlaştırdığı. Bence yıkılan dört masal var: Amerikan istisnacılığı, demokrasi promosyonu, liberal değerlerin evrenselliği ve küreselleşme miti.
'Tepedeki şehrin' pırıltısı söndü
Trump'ın tasfiyesinin örtemeyeceği en önemli iddia Amerikan istisnacılığı iddiasının çöküşü. Amerikan milliyetçiliğinin özü, "tepedeki pırıltılı şehir" diye tarif edilen ABD'nin yeni bir dünya kurmasının, liderlik etmesinin ve değerlerini yaymasının Tanrı'nın yüklediği misyon, açık kader olduğu inancıdır. Biden ve ekibi ABD'nin zarar gören küresel itibarını toparlamak için Trump'ı öteki olarak kullanıp Amerikan istisnacılığını içerde ve dışarda yeniden diriltmeyi deneyebilir. Trump tecrübesini reddederek aslında "özgürlük, bireycilik, eşitlik ve demokrasinin" şekillendirdiği "farklı bir millet" olduklarını, dünyayı dönüştürme "misyonuna" sahip olduklarını ve bunun için de "üstün" olduklarını yeniden pazarlayamaya çalışabilirler.
Geçmiş olsun, bu efsane zihinlerde yıkıldı. Bu ibretlik yıkılışın ilk darbelerini Obama vurdu. Süslü demokrasi ve insan hakları söylemi Suriye iç savaşında toprağa gömüldü. Trump ise Amerikan ulusal çıkarlarını en çıplak haliyle dünya kamuoyu ile paylaştı. Derdinin değerle değil, petrolden silah satmaya kadar ülkesinin çıkarları olduğunu her seferinde yüksek sesle haykırdı. Bunu içerideki mağduriyet hissiyatındaki beyaz seçmenlerine yaranmak için yapmış olabilir. Sonuç değişmez. Dünyaya liderlik etme iddiasındaki "Amerikan misyonunun" yıldızlarını tümüyle döktü. Bu süreçten Avrupa da kendini koruyamadı. Hem Arap isyanları hem de Trump tecrübesi Avrupalı ülkelerin de değerleri, çıkarlarını meşrulaştırmak için ne kadar yaygın kullandığını açık etti. İkinci masal olan demokrasi promosyonu da böylece yıkıldı.
'Batı sonrası dünya' güçleniyor
Trump tecrübesi "özgürlük, tarafsızlık, bilimsellik, insan hakları ve terörle mücadele" gibi hususların evrensel olmadığı ve Batı'nın "işine gelen değerler" olduğu realitesini yaygınlaştırdı. Çin ve Rusya gibi otoritertotaliter rejimlerin "evrensellik" iddiaları yıkılalı çok oldu zaten. Yeni olan Trump tecrübesi ile bütün dünya iki masalın daha yıkıldığını görmesidir. ABD ve Avrupa'nın pazarladığı liberal değerler evrensel değildir ve küreselleşme sadece onların lehine çalıştığı sürece olumlu görülmekte. Trump'a yapılan "sansür," dijital platformların ve sosyal mecraların Amerikan şirketleri tarafından ABD ulusal çıkarları için kontrol edildiğini kör göze ayan etti. Hatta tekelleşen bu dev şirketlerin "belirli bir grubun tanımladığı Amerikan çıkarına" hizmet ettiği netleşti. Dünya başkentlerinde "ulusal güvenlik" alarm zillerini yeniden çaldırdı. Trump tecrübesi "Batı sonrası dünya" olgusunun ideolojik/siyasi alt yapısını güçlendirdi.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Sabah’a veda etmenin bu kadar zor olacağını biliyordum (20.05.2024)
- Yeni gelişmeler normalleşmenin seyrini nasıl etkiler? (17.05.2024)
- Değişim ama nasıl? (14.05.2024)
- Yeni Anayasa tartışması neden kaçınılmaz? (11.05.2024)
- CHP ve İyi Parti rol mü değiştiriyor? (10.05.2024)
- Kılıçdaroğlu mirası, Özel’in zorluğu (07.05.2024)
- Siyasette ‘yumuşama dönemi’ ne getirir? (04.05.2024)
- Yeni bir siyasi süreç (03.05.2024)
- İYİ Parti, Dervişoğlu ve üçüncü yol kaldı mı? (30.04.2024)
- Özel ve Kılıçdaroğlu’nun ‘siyaset’ kapışması (27.04.2024)