Trump ya da Biden, ne fark eder?
ABD'li seçmenler bugün oy verme sürecini tamamladılar. Tamamladılar diyorum; zira 3 Kasım Salı gününden önce yaklaşık 95 milyon seçmen oyunu kullandı zaten. Her iki başkan adayı ve ailesi de dahil... Katılımın yüksek olması beklenen seçimlerde anketlerin söylediği gibi Biden mı seçilecek yoksa 2016'daki gibi "gizli Trumpçılar" Trump'ı ikinci dönem başkanlığa taşıyacak mı? Bu sorunun cevabını posta ile kullanılan oyların sayımı veya Pensilvanya gibi eyaletlerdeki itirazlar sebebiyle bu akşam öğrenemeyebiliriz. Biden açık ara önde bitirmezse seçimin mahkemede bitmesi ihtimal dahilinde. Şurası net, 50 eyaletin farklı oy verme-sayma mekanizmaları sebebiyle Amerikan demokrasisi için seçimler artık çok sıkıntılı bir süreç. Zaten seçimlere dış müdahale 2016 seçimlerinden bu yana gündemin başat konusu. Hatta şimdi posta ile gelen oyların sayımı sebebiyle seçim sonrası dönemde Rusya ya da Çin gibi yabancı ülkelerin olası manipülasyonlarından korkuluyor. Trump'ın oy sayımı bitmeden zaferini ilan ederek durumu daha kaotik hale getirmesi de ihtimaller arasında. Kovid-19 salgını ve Başkan Trump'ın dört yıllık icraatı etrafında Amerikan toplumu derin bir kutuplaşma yaşıyor. Biden'a "kurtarıcı" misyonu atfedenler de Trump'ın ateşli taraftarları da seçimin sonucu üzerindeki ihtilaftan sokaklara inebilir.
Mevzubahis ABD olunca, yazımın başlığındaki soruya "hiçbir şey fark etmez" diyemeyiz. Kimi Demokrat çevrelere bakarsanız Trump seçilirse Amerikan demokrasisi iyice çöküş trendine girer. Büyük güçlerin kızışan rekabetiyle daha kaotik hale gelen dünyada ABD'nin küresel önemi hızla düşer. Onlara göre, Biden seçilirse ABD'nin küresel rolü restore edildiği gibi, değerlere dayalı ittifaklar, insan hakları, demokrasi ve serbest piyasa yeniden öne çıkar. Transatlantik ittifak güçlenir ve Rusya baskılanır. Elbette Trump ya da Biden'ın seçilmesi dünya siyasetinin gidişatını etkiler. Ancak Demokratların sandığı ölçüde değil.
Bence Biden seçilse bile Trump öncesine tümüyle dönüş mümkün görünmüyor. Yani, Trump'ın devam etmesiyle daha kaotik bir dünyaya gideceğimiz net. Ancak Biden ile "liberal düzene dönmek" de hayal. Düzen arayan ama ararken de kapasitesinin üzerinde olduğu için yeni kaoslar yaratan bir dönem gelebilir. ABD'nin küresel rolündeki düşüş ve Rusya'ya açılan geniş alan Obama'nın ikinci dönemiyle başladı. Hatırlayalım, Türkiye'nin Rusya ile daha yakın çalışmaya başlaması bile Suriye'de ABD ve AB tarafından yalnız bırakılmasının sonucudur. Kaldı ki, Trump'ın "önce ABD" sloganıyla ekonomiyi toparlaması Amerikan seçmeninde içeriyi önceleyen, küresel ilgiyi azaltan yeni bir dalga oluşturdu. Öyle ki, Kovid-19 salgını olmasaydı kim kazanır sorusunu sormayacaktık. Salgın sebebiyle düşen istihdam yeniden yükseliyor. Yine büyük güçlerin rekabeti Biden'ın durdurabileceği noktayı çoktan aştı. Amerikan seçmeni yeni yönetimin Irak ve Afganistan gibi bitmeyen savaşlara geri dönmesini istemez. Bu sebeple Biden yönetiminden "hırslı bir demokrasi promosyonu" politikası bekleyen hayal kırıklığına uğrar. Trump ya da Biden, Türkiye yoluna devam eder, yeni imkanlarla ve sınamalarla...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Sabah’a veda etmenin bu kadar zor olacağını biliyordum (20.05.2024)
- Yeni gelişmeler normalleşmenin seyrini nasıl etkiler? (17.05.2024)
- Değişim ama nasıl? (14.05.2024)
- Yeni Anayasa tartışması neden kaçınılmaz? (11.05.2024)
- CHP ve İyi Parti rol mü değiştiriyor? (10.05.2024)
- Kılıçdaroğlu mirası, Özel’in zorluğu (07.05.2024)
- Siyasette ‘yumuşama dönemi’ ne getirir? (04.05.2024)
- Yeni bir siyasi süreç (03.05.2024)
- İYİ Parti, Dervişoğlu ve üçüncü yol kaldı mı? (30.04.2024)
- Özel ve Kılıçdaroğlu’nun ‘siyaset’ kapışması (27.04.2024)