Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan benim de öğretim üyesi olduğum İbn Haldun Üniversitesi'nin yeni külliyesini açtı. İlk etabı hizmete giren külliye, Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi Türk mimarisinin sentezini yansıtıyor. Milletimize hayırlı olsun. Yüzde 30 ile uluslararası öğrenci yüzdesi en yüksek üniversitemiz olan İbn Haldun,
"fikri bağımsızlık" prensibini temel alan yeni nesil üniversitesi. Erdoğan'ın açılış konuşmasında belirttiği
"ilhamını gelenekten alan yenilikçilik" formülüyle hareket eden bir vizyona sahip. Türkiye'nin köklerine ve medeniyet tasavvuruna sahip çıkarak küresel meydan okumalara cevap üretmeye çalışan bir bilim yuvası. Hedefi medeniyet birikimimize uygun nesiller yetiştirmek.
***
Erdoğan'ın açılış konuşmasındaki bazı vurgular özellikle kendi siyasi hayatının entelektüel zeminini gösteriyordu. Hesaplaşmalarını, başarılarını ve yapamadıklarını yansıtıyordu.
"İki asırdır kendimize yol ve yön bulmaya çalışıyoruz. Fikri bir buhranın içinde çırpınıyoruz" şeklindeki tespiti, Said Halim Paşa'nın Osmanlı-Türk modernleşmesine getirdiği eleştirinin hâlâ devam ettiğine işaret ediyordu. Ayrıca, Erdoğan,
"kendi köklerimizin unutulmasının veya dışlanmasının" sonucunun
"kontrolsüz bir Batılılaşma fırtınası" ürettiği görüşünde:
"Aklı hür, fikri hür, vicdanı hür nesiller yetiştirilmek üzere çıkılan yolun Batı taklitçiliğine dönüşmüş olması cumhuriyetimizin en büyük kaybıdır." Bu da
"fikri bağımsızlığın" kaybının temel sebebidir.
***
Erdoğan, siyasi hayatı iç ve dış rakipleriyle mücadele ile dolu bir siyasetçi. Çok partili hayata geçtikten sonra hiçbir siyasetçiye nasip olmayan başarıları sergiledi. Girdiği tüm seçimlerden kazanarak çıktı. Ulaşımdan savunma sanayisine birçok alanda yaptığı altyapı devrimleri bir yana, 2008, 2013 ve 2016'da başka siyasetçileri iktidardan düşürecek krizleri de aşmayı bildi. Türkiye'yi cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine taşıyarak
"yerli-milli" bir yeniden yapılanmaya taşıdı. Diğer parti liderlerini ya da cumhurbaşkanı adaylarını seçimlerde yenmeyi başaran Erdoğan, bir konuda kendisini mahzun hissediyor:
"Hükümet olmakla muktedir olmak, muktedir olmakla iktidar olmak arasındaki farkı iyi biliyorsunuz. Gerçek iktidarın fikri iktidar olduğunu iyi biliyoruz. Tek tek bireylerden başlayarak, toplumun tamamına uzanan fikri iktidar yolu zor ve zahmetli bir süreçtir. Kendimi bu konuda mahzun hissediyorum. 18 yılda her alanda tarihi eserlere ve hizmetlere imza attığımızı ama eğitim, kültürde arzu ettiğimiz ilerlemeyi sağlayamadığımızı düşünüyorum."
***
"Fikri iktidar," "kendi medeniyet değerlerimize uygun nesiller yetiştirmek" ve
"topyekûn eğitim reformu" kavramsallaştırmaları
Erdoğan'ın
"çok daha iyi medeniyet inşası" idealinin
parçaları. Ancak bunlar aynı
zamanda AK Parti iktidarlarının özeleştirisi.
Erdoğan, bir süredir bu
özeleştiriyi dillendiriyordu. Ancak
bu defa iki yüzyıllık bir perspektifle
hem tüm modernleşme tarihimizi
hem de AK Parti tecrübesini eleştirdi.
Muhalefetin AK Parti'ye hakkıyla
yapamadığı eleştiriyi Erdoğan
kendisi yaptı. 2053 vizyonuna ulaşma
için önerisi ise
"milletimizin birikimi ile modern dünyanın imkanlarını" birlikte tecrübe
etmek. Bu zorlu sentez sadece siyasetçilerin
çabalarıyla gerçekleşemez.
Ülkemizin beşerî sermayesini seferber
edecek kapsayıcı hamlelere ihtiyaç
var. Farklı inanç ve ideolojik
eğilimlerin Türkiye'nin menfaatlerini
yükseltme paydasında birleşmesi
gerekli. Son yıllarda Türkiye'nin
uluslararası sistemde bir üst lige
çıkma iddiasını başarmak ve kalıcı
hale getirmek için bu elzem. Temel
eksen vatanseverlik olmalı.