Erivan’ın hatası, Moskova-Ankara rekabeti
***
Önümüzdeki günlerde Minsk Grubu müzakerelerine dönme baskısı her iki taraf üzerinde yoğunlaşacaktır. Minsk görüşmelerini sonuçsuz bırakan ve silahlı çatışmayı tek çözüm seçeneği haline getiren Ermenistan'ın saldırgan tutumudur. 1991'de Azerbaycan topraklarının yüzde 20'sini işgal eden ve BMGK'nın işgal altındaki bölgeleri boşaltmasını isteyen dört kararına uymayan Erivan'dır. 4-5 Mayıs 1994 Bişkek Protokolü ile ateşkes sağlansa da Dağlık Karabağ ve işgal altındaki 7 Azeri reyonunun Ermeni kontrolünde olması kabul edilemez. Bu itibarla, Güney Kafkasya'daki bu çatışmanın her an patlamaya hazır bir bomba durumunda olduğu açık. Rusya, Türkiye ve Fransa gibi ülkeleri bu çatışma sebebiyle güç rekabetinde etkin olacağı da aşikar.***
Doğu Akdeniz'de gerilim düşerken ve Türkiye ile Yunanistan arasında istikşafi görüşmelerin başlama haberi beklenirken Dağlık Karabağ'da çatışmanın yeniden başlaması oldukça manidar. İlk akla gelen Rusya'nın Ermeni-Azeri çatışmasını körükleyerek ABD'ye yakın olma işaretleri gösteren Erivan'ı iyice kendisine bağlamak istediği oldu. Erivan'ın hemen yardım için Moskova'ya yönelmesi bunu temin ettiğini gösteriyor. O halde soru şu: Kafkasları kendi nüfuz alanlarından birisi olarak görmeyi hiç bırakmayan Moskova'nın Erivan'ı cesaretlendirmesinin sebebi ne olabilir? Suriye-İdlib ve Libya'dan sonra şimdi de Ermenistan- Azerbaycan çatışmasının alevlenmesi ile Moskova, Ankara ile yeni bir rekabet alanı mı açıyor? Ankara'nın yeni askeri alanlara müdahil olarak aşırı yayılmasını mı sağlıyor? Yoksa Suriye ve Libya sahalarında yeni pazarlıklar için el mi yükseltiyor? Bu soruların cevaplarını almak için henüz erken. Ancak seçim dönemindeki ABD'nin ve dağınık AB'nin etkisiz kalacağının düşünüldüğü açık.Moskova ihtilafları ve çatışmaları tetikleyerek güç devşirebileceğini bir kez daha gösteriyor. Gürcistan'da, Ukrayna'da ve Belarus'ta devre dışı kalan Batı başkentleri yine Rusya'nın güç boşluklarını doldurma siyasetini yutkunarak mı karşılayacaklar? Başkanlık seçimlerine giden ABD'de Ermeni lobisinin etkisinin ne olacağını göreceğiz. Şurası net. Libya'dan Doğu Akdeniz, Suriye ve Kafkaslar'a uzanan jeopolitik bir boşluk alan oluştu. Kovid- 19 sonrası dünyamız giderek Birinci Dünya Savaşı sonrası belirsizliğine ve güç mücadelesine sürükleniyor. ABD'nin kısmi çekilmesi ve AB'nın dış politika oluşturmaktaki acziyeti Rusya'nın yeni güç boşluklarını doldurma hamlelerini kolaylaştırıyor. Ankara'nın Moskova ile yakınlaştığı eleştirilerini yapan Batı başkentleri Türkiye'nin Libya, Suriye ve Güney Kafkaslarda Rusya'yı kısmen dengelediğini görmeli. Gelen dünyanın jeopolitik gerçeklerine ideolojik gözlüklerle değil, stratejik çıkarların rasyonalitesi ile bakma zamanı.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Sabah’a veda etmenin bu kadar zor olacağını biliyordum (20.05.2024)
- Yeni gelişmeler normalleşmenin seyrini nasıl etkiler? (17.05.2024)
- Değişim ama nasıl? (14.05.2024)
- Yeni Anayasa tartışması neden kaçınılmaz? (11.05.2024)
- CHP ve İyi Parti rol mü değiştiriyor? (10.05.2024)
- Kılıçdaroğlu mirası, Özel’in zorluğu (07.05.2024)
- Siyasette ‘yumuşama dönemi’ ne getirir? (04.05.2024)
- Yeni bir siyasi süreç (03.05.2024)
- İYİ Parti, Dervişoğlu ve üçüncü yol kaldı mı? (30.04.2024)
- Özel ve Kılıçdaroğlu’nun ‘siyaset’ kapışması (27.04.2024)