Hafter’in yeni hamleleri, Libya bölünüyor mu?
Önce pazartesi akşamı "halkın iradesini kabul ettiğini" söyleyerek "yeni bir hükümet kuracağını" ilan etti. Hafter, Libya Ulusal Ordusu'nun (LUO) başında. Görünüşte LUO da Tobruk'taki Temsilciler Meclisi ve Libya Devlet Yüksek Konseyi'nin emrinde.
Ordunun yönetimi devr alma kararıyla Hafter sadece kendini "devlet başkanı" ilan etmekle kalmadı. 2015'teki BM destekli Süheyrat Anlaşmasının "ülkeyi mahvettiğini" söyleyerek, onu da tanımadığını deklare etti.
Hafter'in amacı, BM'nin tanıdığı Temsilciler Meclisi altında yeni bir yürütme yapısı kurmak. Böylece uluslararası toplumda Ulusal Mutabakat (UMH) hükümetini gayri meşru ilan edecek ve kendini tek hâkim yapacak bir geçiş sürecini başlatmak. Hafter'in ikinci hamlesi de Çarşamba akşamı Ramazan vesilesiyle insani ateşkes konusundaki uluslar arası çağrıları kabul ettiğini açıklamasıydı.
Bu iki açıklamanın anlamı gayet net. 4 Nisan 2019'da başlattığı Trablus'u askeri olarak ele geçirme çabası başarısızlığa uğrayan Hafter, diplomasi manevralarına yöneldi. Sahada kaybeden Hafter, bu manevralarla hem kendi tarafında artan rahatsızlığı bastırmayı hem de masada kendisini güçlendirmeyi hedefliyor.
Türkiye'nin Etkisi
Normalde Trablus'u ele geçirdikten sonra kendini devlet başkanı ilan etmesi beklenirdi. Ancak Türkiye'nin Eylül 2019'dan itibaren Ulusal Mutabakat Hükümeti'ne (UMH) destek vermesi ve 26 Kasım'da iki mutabakat imzalaması ile Libya'da dengeler değişti.
Hafter, Trablus'un batısında kıyı şeridinde Tunus sınırına varıncaya kadar sahip olduğu mevzileri kaybetti. Saldırılarını başlattığı Terhune bölgesinde de ağır kuşatma altında. Trablus etrafındaki abluka kırılırken Doğu libya'da Hafter'e yönelik eleştiriler artmaya başladı. Zira Türkiye'nin UMH'ya askeri desteği Trablus tarafındaki ittifakın yıkılmasını engellendi. Sirte'de olduğu gibi milislerin Hafter tarafına geçme ihtimalini ortadan kaldırdı.
Aksine Hafter'le birlikte çalışan milisler ve kabileler arasında tersi bir eğilim baş gösterdi. Ve uluslararası toplum nezdinde UMH'nın itibarı yükseldi. Hafter de bu gidişatı durdurmak için kendini "devlet başkanı ilan etmek" gibi ileri bir hamleye mecbur kaldı.
Uluslararası Toplumun Tepkisi
Bu hamlenin 19 Ocak'taki Berlin Konferansı'nın hükümlerine aykırı olduğu açık. Nitekim AB, ABD, Fransa ve Rusya Hafter'in kendini devlet başkanı ilan etmesini onaylamadıklarını açıkladılar.
Türkiye de Hafter'in, "askeri bir diktatörlük oluşturmaya" çalıştığını ve Trablus'taki hükümeti koruyacağını beyan etti. Hafter'in ilan ettiği ateşkese uymasını ve Trablus'u ele geçirmekten vazgeçmesi beklenmemeli.
Yeni saldırı için hazırlık yapacaktır.
Gücünü aşiretler, yerel milisler, Kaddafi rejimi destekçileri ve radikal Medhali Selefilerinden alan Hafter, kurduğu ittifakı ayakta tutmak için eli yükseltmek zorunda. Son yenilgilerin rahatsızlığını bastırmak için de ipleri tümüyle ele aldı.
Uluslararası toplumun, BM anlaşmasını yırtan ve Berlin Konferansı'nı hiçe sayan Hafter'i sıkıştırması pek olası değil. Bu da fiilen çatışmanın devam edeceğini ve Libya'nın bölünmüşlüğünü sona erdirecek bir siyasi sürecin ufukta olmadığını gösteriyor. Çeşitli çevrelerden yeni barış planları gelecektir.
Ancak büyük güçlerin (ABD, AB, Rusya ve Türkiye) bir planı ortaklaşa dayatmaması durumunda fiili durum devam eder.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Sabah’a veda etmenin bu kadar zor olacağını biliyordum (20.05.2024)
- Yeni gelişmeler normalleşmenin seyrini nasıl etkiler? (17.05.2024)
- Değişim ama nasıl? (14.05.2024)
- Yeni Anayasa tartışması neden kaçınılmaz? (11.05.2024)
- CHP ve İyi Parti rol mü değiştiriyor? (10.05.2024)
- Kılıçdaroğlu mirası, Özel’in zorluğu (07.05.2024)
- Siyasette ‘yumuşama dönemi’ ne getirir? (04.05.2024)
- Yeni bir siyasi süreç (03.05.2024)
- İYİ Parti, Dervişoğlu ve üçüncü yol kaldı mı? (30.04.2024)
- Özel ve Kılıçdaroğlu’nun ‘siyaset’ kapışması (27.04.2024)