Soçi 2.0 mümkün mü?
Krizin "uluslar arasılaşmasını" da NATO'nun Türkiye üzerinden devreye girmesini de istemiyor.
Batı başkentlerinden gelen ateşkes çağrılarını ise umursamıyor.
Zira sahada sadece "somut desteklerin" etkide bulunacağını iyi biliyor. ABD'nin "ateşkes ilanı için Türkiye ile birlikte çalışıyoruz" mesajının somut içeriği var mı henüz belli değil. AB'nin Suriyelilere vereceği bir miktar paranın güç denkleminde bir karşılığı yok.
Rusya'nın Oyun Planı
Moskova'nın İdlib'de gerginliği dindirmemesi dikkat çekiyor.
Ankara ile son yıllarda geliştirilen iyi ilişkileri tehlikeye atan bu ısrarı anlamlandırmak gerekli.
Bugünkü İdlib krizi, yarınki Suriye'nin geleceğine karar verme gerginliği aslında. İdlib'de yeni Suriye'nin koordinatlarının ön hesaplaşması yaşanıyor.
Bunun için Moskova, son çatışmasızlık bölgesinin "terörle mücadele" adı altında Rejim kontrolüne geçmesi için gerginliği tercih ediyor. Peki "neden önce Türkiye ile?" sorusu sorulabilir.
Zira AB'nin sahada bir karşılığı yok. ABD ise çekilme gündemi ile angajmanını iyice zayıflatmış durumda. Rusya, ileriki aşamada YPG'yi Esed ile anlaştırarak ABD'yi çekilmeye zorlayabileceğini ya da olası Cenevre masasında etkisizleştirebileceğini hesaplıyor.
Sıklıkla İsrail'in Şii milisleri vurmasına müsaade ederek de İran'ı zaten dengeliyor. Geriye kalan en iddialı aktör ise Türkiye. Suriye ile 911 kmlik sınıra sahip olan Türkiye, üç güvenli bölgeyle 4,6 milyon Suriyeliye sığınma sağlıyor.
Bunların 3,7 milyonu Türkiye'de, 1,9 milyonu güvenli bölgelerde.
Rusya, Esed ile devam edilmesini istemeyen Türkiye'nin Suriye masasındaki ağırlığını şimdiden azaltmaya çalışıyor.
Ancak Türkiye'yi tamamen karşıya alarak Suriye'de barış ve istikrar sağlanamayacağını bildiği için diplomaside ısrarcı. Bunu da Rusya, Türkiye ve İran üçlüsü arasında varılacak bir tür yeni Soçi mutabakatı ile formüle etme niyetinde.
Nasıl Bir Uzlaşma?
Moskova'nın masaya getirdiği "yeni şartlardaki" uzlaşma önerisi minimalist bir Soçi 2.0.
Basına yansıyan bunun sınırda mültecileri barındıracak 10 kmlik bir tampon bölge olduğu yönünde.
M4 ve M5'in altı Rejime bırakıldığı gibi, oralardaki gözlem noktalarının da taşınması isteniyor.
Bu yeni çatışmasızlık sınırlarının ateşkesten kısa süre sonra ihlal edilmeyeceğinin bir garantisi de yok.
Moskova, sınıra yığılan Suriyeli yükünü ise hiç önemsemiyor.
Açıkçası, bu, Türkiye'nin önceliklerini ve zorluklarını fazlaca hafife almak demek. Yeni bir çatışmasızlık sınırı belirlenmesi şeklindeki Soçi 2.0'ın çalışması mümkün değil. Ankara'nın isteği Soçi mutabakatına dönülmesi.
Bu mümkün olmayacaksa bir diğer senaryo, İdlib'i paylaşmanın da dahil edildiği yeni bir pazarlık yapılması. İdlib'de bir güvenli bölge ilan edilerek, Türkiye'nin kontrolündeki üç güvenli bölgeyle birleştirilmesi. Bu senaryoda radikal grupların dönüştürülmesi ve direnenlerin tasfiye edilmesi gerekiyor.
Güvenli Bölge Şart
İdlib'de insani bir felaketi önlemek için güvenli bölge gerekli. Son haftalarda Türkiye'yi kıyasıya eleştiren Rus medyasına bakarsanız Ankara, Suriye'de "toprak kontrolü" derdinde.
Türkiye'nin Suriye'de "toprak kontrolü" diye bir sevdası yok. Bugün Türk askerinin Suriye'nin kuzeyindeki varlığını iki temel sebebi var: Birincisi, PKK-YPG dahil terör örgütleriyle mücadele.
İkincisi, Esed rejiminin yerinden ettiği ve Türkiye'ye sığınan Suriyelilerin ülkelerine dönmesi.
Asıl rejim, muhalif gördüğü Suriyelileri vatanlarından koparıp Türkiye'ye göndermekten vazgeçmeli.
Türkiye'nin güvenlik kaygılarına cevap veremeyen Yeni Suriye kurulamaz, kurulsa da istikrara kavuşamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Sabah’a veda etmenin bu kadar zor olacağını biliyordum (20.05.2024)
- Yeni gelişmeler normalleşmenin seyrini nasıl etkiler? (17.05.2024)
- Değişim ama nasıl? (14.05.2024)
- Yeni Anayasa tartışması neden kaçınılmaz? (11.05.2024)
- CHP ve İyi Parti rol mü değiştiriyor? (10.05.2024)
- Kılıçdaroğlu mirası, Özel’in zorluğu (07.05.2024)
- Siyasette ‘yumuşama dönemi’ ne getirir? (04.05.2024)
- Yeni bir siyasi süreç (03.05.2024)
- İYİ Parti, Dervişoğlu ve üçüncü yol kaldı mı? (30.04.2024)
- Özel ve Kılıçdaroğlu’nun ‘siyaset’ kapışması (27.04.2024)