NATO’nun “Güncellenmesi” ve Doğu Akdeniz hamlesi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün NATO Liderler Zirvesi için Londra'da. Önce Macron, Merkel ve Johnson ile dörtlü bir toplantı yapacak. Yarın NATO'nun 70. yıl kutlama zirvesine katılacak, ertesi gün de Cambridge'de cami açacak. Bu seyahat, NATO'nun dönüşüm sancıları yaşadığı bir döneme denk geldiği için ayrıca önemli. İttifak'ın müttefiklerinin güvenlik kaygılarını gözeten yeni bir stratejik değerlendirmeye ihtiyacı olduğu ortada.
Zira Trump, Macron ve Erdoğan NATO'nun mevcut halinden memnun değil. Eski NATO Genel Sekreteri Rasmussen, üç liderin eleştirileri sebebiyle bu zirvenin "çok riskli bir toplantı" olduğu görüşünde. Ancak Avrupa ülkelerinin maliyetleri paylaşmada elini daha fazla taşın altına koymayı kabul etmesi Trump'ı rahatlatabilir. Hatta Avrupalı liderler seçime giden Trump'a kullanacağı bir argüman hediye edebilirler.
Merkel'i bile yanına alamayan Macron'un "beyin ölümü" eleştirisini daha ileriye taşıyabileceğini sanmıyorum. Hatırlayalım soğukkanlılığıyla meşhur Merkel, Macron'a şu serzenişte bulunmuş: "Artık parçaları toplamaktan bıktım. Oturup sizinle bir bardak çay içebilmek için, her gün kırdığınız bardakları toplayıp yeniden yapıştırıyorum."
"Müeddep" Macron
Macron-Erdoğan atışması için Macron'un yüz yüze görüşmelerde müeddep bir tavır sergilediğini söyleyebiliriz. Erdoğan'ın çantasında ise Suriye, güvenli bölge ve mültecilerin finansmanı konularının yanı sıra YPG'nin terör listesine alınması da var. İki plandan "YPG'nin terör listesine" alınmasına itiraz edildiği için Ankara, Baltık Planı'nı bloke ediyor. Yine, Türkiye, bu seyahat öncesi Doğu Akdeniz denklemini değiştirecek kritik bir hamlede bulundu.
Geçen hafta Libya ile Akdeniz'de deniz yetki alanlarını paylaşan bir mutabakat muhtırası imzaladı. Bu hamleden en çok rahatsız olan Yunanistan, konuyu NATO liderlerinin gündemine taşımaya çalışabilir. Bakalım liderler zirvesi "akil adamlar raporu" hazırlanma önerisi ve kutlama ile mi geçiştirilir. Yoksa NATO iç bütünlüğünün krizini ortaya koyan polemiklere mi sahne olur.
Türkiye'nin NATO tavrı: "Güncelleme"
İttifakın sancılarına farklı adlandırmalar yapılıyor. Kimine göre yaşanan bir reform sancısı, diğerlerine göre ise bir varoluş krizi. Ankara, "beyin ölümü" iddiasına katılmıyor. NATO'nun yeni tehditlere cevap vermekte zorlandığını düşünüyor. Tıpkı Suriye iç savaşı ve YPG terörü ile mücadelede Türkiye'nin yanında olmaması gibi. Ankara'nın önerisi 70 yıllık ittifakın güncellenerek korunması. Aslında bu öneri Erdoğan'ın BM sisteminin reforme edilmesi fikriyle de uyumlu.
Libya ile angajman artıyor
Ankara, Trablus ile iki muhtıra imzalayarak Libya'daki angajmanını ileri aşamaya taşıdı. İlkiyle Libya ile kıyıdaşlık üzerinden münhasır ekonomik bölge anlaşmasına varıldı. Böylece, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki deniz yetki alanlarının batıdaki sınırlarının bir bölümü belirlendi. Sevilla Haritası ile Türkiye'nin Akdeniz'de 41 bin km2'lik bir deniz alanına hapsedilmesinin önüne geçildi.
İsrail, Mısır, Yunanistan ve Güney Kıbrıs'ın Akdeniz'i istedikleri gibi paylaşma planlarına müdahale edildi. Kıbrıs çevresindeki doğalgaz sondaj çalışmalarını savaş gemileriyle destekleyen Ankara, bu siyasidiplomatik atağını diğer ikili anlaşmalarla devam ettirme niyetinde. Trablus ile ikinci mutabakat muhtırası ise güvenlik ve askeri işbirliği hakkında.
Mısır ve BAE destekli Hafter, BM tarafından tanınan Trablus (Sarraj) Hükümeti'ni devirmeye çalışıyor. Ankara, ikinci muhtıra ile Trablus'a açık destek verdiğini ilan etti. Ve Libya'daki büyük güçler denkleminde daha etkili bir şekilde yer alacağını ortaya koydu.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Sabah’a veda etmenin bu kadar zor olacağını biliyordum (20.05.2024)
- Yeni gelişmeler normalleşmenin seyrini nasıl etkiler? (17.05.2024)
- Değişim ama nasıl? (14.05.2024)
- Yeni Anayasa tartışması neden kaçınılmaz? (11.05.2024)
- CHP ve İyi Parti rol mü değiştiriyor? (10.05.2024)
- Kılıçdaroğlu mirası, Özel’in zorluğu (07.05.2024)
- Siyasette ‘yumuşama dönemi’ ne getirir? (04.05.2024)
- Yeni bir siyasi süreç (03.05.2024)
- İYİ Parti, Dervişoğlu ve üçüncü yol kaldı mı? (30.04.2024)
- Özel ve Kılıçdaroğlu’nun ‘siyaset’ kapışması (27.04.2024)