Barış Pınarı Harekatı'nın PKK-YPG'ye verdiği zarar, Batı başkentlerini çılgına çevirdi. ABD Temsilciler Meclisi, hem 'Ermeni Soykırımı' iddiasını tanıyan karar aldı. Hem de Barış Pınarı'na tepki olarak yaptırım tasarısını kabul etti. Avrupalılar da mülteciler meselesinden çekinmeseler etkili yaptırım havasındalar. Bu ağır tepki sınırımızdan YPG'yi temizlememize verilen intikam yanıtı. Obama döneminde DEAŞ ile mücadele adına YPG'yi destekleyen bürokratlar bu örgüt ile ilişkilerinin "taktik" olduğunu söylerdi. Washington'da kopan fırtınaya bakılırsa bu ilişki bal gibi "stratejik"imiş. Sıklıkla ABD medyasına bilgi sızdıran Pentagon komutanları yatırım yaptıkları bir taşeronun elden çıkma ihtimaline çok bozulmuşlar. Başkan Erdoğan, Ortadoğu'da haritayı değiştirmek isteyenlerin planını bozmuş. Şimdi Demokratı ile Cumhuriyetçisiyle birlikte Türkiye ve Erdoğan'a bir ceza verme hıncı içindeler. Tasarı ve kararın 400'ü aşkın 'evet' oyu ile kabul edilmesinde son yıllardaki Türkiye karşıtı havanın etkisi oldu. Ancak S-400'ler ve Suriye'nin kuzeyinden çekilme konularının iç siyasetin malzemesi olması da durumu ağırlaştırdı.
Lobilere teslim olmak
Azil tehdidi altındaki Trump'ıTürkiye üzerinden sıkıştırançevreler, Cumhuriyetçileri deyanlarına aldı. Böylece, İsrail,Ermeni, Rum ve silah lobileriWashington'ın Türkiye politikasınıesir aldı. Bu aymazlık,Türk-Amerikan ilişkilerinigeri dönülemez stratejik bir kırılmayataşıyabilecek bir irrasyonalitetaşıyor. Sağcıları, Rusyaile işbirliğini bahane edip,"Türkiye fazla oldu" modunda. Solcuları da "Kürtlerinde bir devleti olsun" yaygarasıile PKK terör örgütünümeşrulaştırma gayretinde. Lobiler fırsat bulduk edasıyla saldırıyor. CENTCOM kafası da "PKK-YPG devleti" hayallerinin uçup gideceği öfkesi ile yeni hamleler arayışında. Suriye'de petrol olan bölgeyi YPG kontrolünde tutma derdiyle, hatta kuzeyden de YPG'nin çekilmemesi için atraksiyon peşinde. Eminim, ileride bugünlerde Washigton'da Türkiye'ye gösterilen düşmanca tavrın Amerikan sistemine ne denli zarar verdiğini yazanlar çıkacak.
13 Kasım ziyareti
Washington'daki aymazlığarağmen Ankara,tepkisini ilişkiyehala önem verdiğinigösteren bir tarzdaverdi. Her ikikararı da yok hükmündegördüğünüaçıkladı. Erdoğan,dünya tarihinin gördüğüen savaşkandevleti olanABD'ye son yüzyıldayaptığı katliamlarıhatırlattı. Çok söz ne hacet. Sadece "kimyasalsilah" iddiasının "yalan" çıktığıIrak işgalinin (2003) yüzbinlerinölümü ile sonuçlandığını anımsamakbile yeterli. ABD başkentlerindekiçevrelerin bir gayretide Erdoğan ve Trump arasındakiilişkiyi koparmak. Erdoğan'ın13 Kasım ziyaretini de engellemekistiyorlar. Ya ziyaret iptalolsun ya da gerçekleşirse protestolarile zehir edelim niyetindeler. Erdoğan ise Trump ile ilişkisine önem veriyor. Gerginlik konularına bu ilişkiyi koruyarak, rasyonel bir şekilde yaklaşıyor. Washington'ın aymazlığına rağmen ilişkileri gözeten bir devlet adamlığı sergiliyor.
Dertleri, Erdoğan'ınliderliği
Aslında Washington'dakiaymaz çevrelerin derdiErdoğan'ın Türkiye'ye liderliketme tarzı. Yani, Erdoğan'ınTürkiye'yi bağımsız davranabilengüçler arasına katmaçabasını göstermesine takmışdurumdalar. Bu sorunlu zihni,Dış İlişkiler Konseyi BaşkanıRichard Haass, net şekilde ifadeetmiş: "Erdoğan, Türkiye'ninyönetiminde olduğu sürece,bir dostla muhatap olmadığımızgerçeğini kabuletmeliyiz." Halbuki, PKK ve'Ermeni Soykırımı' iddiasıüzerinden Türkiye kamuoyunubirleştirdiklerini görmüyorlar. Milletimiz, Erdoğan'a ve ailesine yaptırım getirenlerin derdinin aslında PKK'ya devlet kurdurmak olduğunun farkında. Her şey bir yana, Trump döneminin menfaatleri bütün çıplaklığıyla ortaya koyan yanını beğeniyorum.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.