Erdoğan’ın BM ve İsrail eleştirisi
Aylan Kürdi bebek, güvenli bölge ve İsrail yayılmacılığına ilişkin fotoğraflar kullandı. Söyledikleri ABD'den Avrupa'ya, Hindistan'dan İsrail'e kadar dünya medyasında geniş yer buldu. Kuşkusuz, Erdoğan, Genel Kurul hitaplarına en iyi hazırlanan lider. Konuşması her yıl merakla bekleniyor. İnsanlığın en yakıcı sorunlarını ve dünya düzenindeki adaletsizlikleri O'nun kadar gündeme getiren bir devlet adamı daha yok.
Aslında Erdoğan, "BM ne işe yarar?" sorusu ile ortaya koyduğu üzere BM'nin giderek etkisizleştiğinin farkında. Özellikle Güvenlik Konseyindeki beş daimi üyenin örgütü kilitlediğini ve İsrail'in BMGK kararlarını hiçbir şekilde umursamadığını çok iyi biliyor. Yine de dünya liderlerine uyarılarda bulunmak, ama özellikle de halkların vicdanına seslenmek için bu platformu kullanıyor.
Sürekli BM sisteminde reform ihtiyacını dillendiriyor. İleride, 2. Dünya Savaşı muktedirlerinin kurduğu BM sisteminin çöküşünü anlatan tarih kitapları Erdoğan'ın feryadına geniş yer verecek. Bu yıl da Erdoğan, insanlığın ve Müslümanların dertlerini haykırmakla kalmadı. Suriye'de güvenli bölgeden Filistin ve Keşmir'e kadar çözüm önerilerini sıraladı. Bu arada, 17 ikili ve heyet görüşmesi yaparak da Türkiye'nin tezlerini muhatapları ile paylaştı.
Bence "İsrail'in bilmediğimiz sınırları mı var?" sorusu, Erdoğan'ın 2009'daki "one minute" çıkışı kadar önemli. Zira bugün dünyada İsrail'in ne nükleer silahlanması ne de yayılmacılığı sorgulanıyor. Kimse İsrail'i bu kadar net ve yüksek sesle eleştirmiyor. Hatta Körfez ve diğer Arap ülkeleri Kudüs'ün ilhakı meselesini bile neredeyse geçiştirdiler. İran karşısında ABD ve İsrail'den destek alma amacıyla Arap liderler Kudüs davasını dillerinden düşürdü. Halbuki bu konu, Suudi Arabistan'ın öncülüğünde İİT'nın kurulmasının temeliydi. Bu sebeple Müslüman halklar Kudüs'ün ilhakını gündemden düşürenlere Kudüs'ü satanlar muamelesi yapacak. İşte Erdoğan'ın bu davayı sürekli seslendirmesi bu yüzden sadece Netanyahu'yu rahatsız etmiyor. Üç maymunu oynayan Müslüman liderler de zorda. Er geç bu kabullenişin hesabını halklarına verecekler.
Erdoğan-Trump görüşmesi gerçekleşseydi, güvenli bölgede ABD bürokratlarının oyalaması bitirilebilirdi. İki liderin iletişimi bir sıçrama getirebilirdi. Bunu Washington'da Türkiye'nin tezlerine direnenler de iyi biliyor. Şimdi bu sıçrama ya telefon görüşmesi ile sağlanacak ya da Ankara kendi yolunu çizecek.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Sabah’a veda etmenin bu kadar zor olacağını biliyordum (20.05.2024)
- Yeni gelişmeler normalleşmenin seyrini nasıl etkiler? (17.05.2024)
- Değişim ama nasıl? (14.05.2024)
- Yeni Anayasa tartışması neden kaçınılmaz? (11.05.2024)
- CHP ve İyi Parti rol mü değiştiriyor? (10.05.2024)
- Kılıçdaroğlu mirası, Özel’in zorluğu (07.05.2024)
- Siyasette ‘yumuşama dönemi’ ne getirir? (04.05.2024)
- Yeni bir siyasi süreç (03.05.2024)
- İYİ Parti, Dervişoğlu ve üçüncü yol kaldı mı? (30.04.2024)
- Özel ve Kılıçdaroğlu’nun ‘siyaset’ kapışması (27.04.2024)