Muhalefet, kayyım atamalarını "iktidarın siyasioyunu" olarak görüyor.
Bu siyasi hamlenin hedefini de, "Millet İttifakı'nı parçalamak" olarak tespit ediyor. Yani, iktidar, CHP ile İP arasında ya da CHP ve İP ile HDP arasında "bir nifakoluşturarak onları birbirinedüşürme" arayışında imiş. Hatta, Başkan Erdoğan, "31 Mart ve23 Haziranseçimlerindekendisini yenilgiyeuğratan" güçleri "parçalamak" istiyormuş.
Bu değerlendirme analizden ziyade siyasi bir propaganda söylemi.
***
Mevcut siyasi denklemde büyük bir kırılma olmadıkça 2023'e kadar bir seçim görünmüyor. O halde kayyım meselesi bir seçim mühendisliği hamlesi olamaz.
Hatta seçim dönemlerinde yapılan hamlelerinin istenilen etkiyi oluşturmadığını biliyoruz. Kayyım atamaları, güncel bir siyasi hamle olmaktan ziyade Türkiye'nin etnik terörle mücadelesinin bir parçası olarak görülmeli. Terörle arasına mesafe koyamayan HDP'nin "normalleştirilmesinin" siyasi hayatımıza getireceği "maliyetin" önlenmesi de denebilir. Kayyım kararına "Türkiye de Osmanlıgibi dağılabilir" şeklinde tepki veren HDP zihniyetinin meseleye ne kadar "radikal" ve "cüretli" bir yerden baktığına bir kez daha şahit olduk. Bu yer, CHP ve İP'nin milliyetçi refleksleri ile uyumlu değil. O halde bu kararın ilk aşamada CHP'yi nasıl tepki vereceği hususunda zorladığı ancak sonrasında rahatlattığı bile ileri sürülebilir.
Nasıl mı?
Şöyle; 31 Mart ve 23 Haziran seçim süreçlerinin "ittifakkurma" zorunluluğu nedeniyle HDP'nin elinin güçlendiğini biliyoruz.
Seçim dönemlerinde "marjinallikten"kurtulan HDP'nin önümüzdekiseçimsiz dönemde dahatalepkar ve cüretli olacağı aşikardı.
Bunu HDP'li siyasetçilerin İYİ Partili milletvekillerine "Bizimsayemizde kazandınız" fırçasından hatırlıyoruz. İşte kayyım atamaları tam da HDP'nin verdiği destekten dolayı İstanbul, Ankara, Mersin, Adana, Antalya büyükşehir belediyelerinde CHP'den pay isteme zamanına denk geldi. Şimdi "PKK terörüyle iltisak" iddiaları ile uğraşmak durumundalar. CHP, "demokrasi" adına HDP'ye "kısmi söylem desteği" verebilir; zaten veriyor da. Ancak bunun HDP'nin beklediği türden bir desteğe uzak olduğu da açık.
***
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun "butür olaylar yaşanıncasokağa çıkıp protestoetmeyi doğru bulmuyoruz" açıklaması HDP cenahını rahatsız etti.
Onlar "kesintisizeylemlerine"CHP'lilerin sokağa inerekkatılmalarını bekliyorlardı.
Bunun için de Kılıçdaroğlu'na CHP Milletvekili Enis Berberoğlu'nun tutuklanmasının ardından gerçekleştirilen "AdaletYürüyüşü'ne HDP'lilerin katıldığı" hatırlatıldı. "Sokağa çıkmaktankorkmakla" eleştirildi.
Yine, görevden alınan Diyarbakır Belediye Başkanı Mızraklı, "dokunulmazlıklarsürecindeki hatadansonra ikinci kez aynı hatayıyapmayın. Tarih de halk daaffetmez!" tepkisini verdi. Dahası, bazı köşe yazarları "müttefikinizHDP ile kol kola görünmek bukadar büyük bir zül müdür?" sorusunu yöneltti.
***
CHP'nin HDP'lilerle "kolkolasokaklara inmesi" beklentisinafile bir beklenti. Kılıçdaroğlu, butercihin, "sonunun nereye varacağıbelli olmayan bir aktivizmi"tetikleyebileceğini ve partisinezarar vereceğini bilecek kadar uzunsüredir siyasetin içinde. Seçimlerdedolaylı ittifak yapmak, bazı konulardakısmi destek vermek başka...
Terör iltisakı ile suçlanan HDP'li başkanlar için sokaklara çıkmak başka... HDP, CHP ile yaptığı seçim ittifakından beklediğini hiçbir zaman alamaz. Hep çok azına razı olmak durumunda. Seçim dönemlerinde Erdoğan karşıtlığında birleşenler, normal dönemin siyasetinde ideolojik tercihler bağlamında farklı olduklarını daha sık görecekler.
Terörle arasına etkin ve inandırıcı şekilde mesafe koymayan HDP, müttefikleri CHP ve İP üzerinde yüktür. Hem de seçim dışı dönemde taşınması çok zor olan cinsinden...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.