S-400lerinteslimatıyla birlikte tüm gözler Ankara-Washington hattına döndü.
Trump yönetiminin nasıl bir tavır alacağı beklenirken, Başkan Erdoğan dün gazetecilerle buluştu. Vahdettin Köşkü'nde yaptığı kahvaltılı toplantıda Türkiye'nin konuyla ilgili perspektifini ele aldı.
Yaklaşık 3 saat süren toplantıda çok sayıda soruyu cevapladı.
Erdoğan, S-400 ve F-35'tenİdlib'e, güvenlibölgeye,Kandil'den DoğuAkdeniz'e, AB yaptırımtehditlerindenve Yunanistanseçimlerine kadarbir ufuk turu çizdi.
Öncelikle "barışı koruma" amaçlı alınan S-400lerin ülkemizin ortak "milli güvenlik" konusu olduğunu vurguladı.
Ve sürecin Nisan 2020'ye kadar tamamlanacağını açıkladı.
***
Erdoğan'ın ufuk turunda en çok dikkatimi çeken ilk şey, S-400leri içine yerleştirdiği tarihi-stratejik çerçeveydi. "Tarihimizin şu anda en önemlianlaşması, S-400 anlaşmasıdır"diyen Erdoğan coğrafyanın getirdiği meydanokumalara karşı kamuoyunu hazırlamakniyetindeydi: "Bir yerde var olmak ile orayıyönetmek farklı şeylerdir. Biz bucoğrafyayı yönetmek üzere geldiğimizdenberi kesintisiz bir mücadeleiçindeyiz. Anadolu SelçukluDevleti, Osmanlı Devleti ve nihayetTürkiye Cumhuriyeti ile devameden bu toprakları vatan kılmaçabamıza yönelik tehditler daimaolmuştur, bundan sonra da olacaktır."
Bu cümleler bugün Türkiye'nin tehditlerekarşı koyma kararlılığını yansıttığıkadar önümüzdeki yıllardaki gerilimlerinolası adreslerine ve Ankara'nın tavrına daişaret ediyordu.
Nitekim, yaptırımlar, güvenli bölge, PKK-YPG, Kıbrıs ve Doğu Akdeniz konularında ABD ve AB'nin politikalarını eleştirdi.
İhtilafların Batı ile olan boyutuna dair ise "Batı ittifakı ile kurduğumuzsiyasi ve askeri paktlara rağmen,en büyük tehditleri yine onlardangördüğümüz bir gerçektir" cümlesini kurdu.
Bu tespit, Suriye'de ABD'nin ve Doğu Akdeniz'de AB'nin yaptıkları ile doğrudan irtibatlı.
***
Elbette Erdoğan'ın derdi NATOve AB ile yolları ayırmak değil.
Aksine Miçotakis başbakanlığındaki Yunanistan ile ilişkilerde yeni bir sayfa açma isteğini dile getirdi. Başkan Trump'dan F-35, CAATSA yaptırımları ve Güney Kıbrıs'ın silahlandırılması konularında Kongre'nin "oyununu bozmasını" istedi.
Ancak Erdoğan, bu ittifakların Türkiye'nin güvenlik kaygılarını görmezden gelmesinden rahatsız.
Obama döneminden bu yana Batılı liderlerin güvenli bölge konusunda nasıl pasif kaldıklarını ve AB'nin Kıbrıs'a dair tutmadığı sözleri hatırlattı.
Ayrıca, giderek ülkemizi sıkıştırmaları karşısında pes etmeyeceğini de söylemekten geri durmadı.
Bölgemizin ve dünyanın kritik meseleleri ile aktif bir şekilde ilgilenmeye devam edeceğini de özellikle yineledi.
***
Erdoğan'ın çizdiği çerçeve 2023seçimlerine kadar karşılaşacağımızmeselelerin nasıl ele alınacağını dagösteriyor.
Mücadele kararlılığı ile sentezlenen aktif diplomasi...
Hem caydırıcılık kapasitesini yükseltmek hem de ilişkilerde yeni sayfa açma niyeti... Ankara, sadece Trump yönetimininS-400 tepkisini beklemiyor.
Bölgesel gerilimlerle birleşen ve yeni stratejik kırılmalar yaratacak küresel bir fırtına içindeyiz. Suriye, ABD-İran ihtilafı ve DoğuAkdeniz dış politika gündemimizidaha çok meşgul edecek. Bu fırtınaiçerisi konsolide edilerek karşılanabilir.
Ortak milli meselelerde iktidar ve muhalefet aynı dalga boyunda olmalı. Fırtınanın gözünde olduğumuzuve yeni başladığını unutmayalım.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.