Seçimler, NATO’nun 70. yılı ve S-400 gerginliği
Aslında Başkan Erdoğan'ın ABD'yi Venezuela krizinde ve Golan Tepeleri'nin ilhakı konularında eleştirmesinden duydukları rahatsızlıkların hepsini S-400 üzerinden seslendiriyorlar.
Anlaşılan bu gerginliğin halkaları F-35'lerle sınırlı kalmayacak, devamı gelecek...
Dahası, Trump yönetiminden yetkililer eleştirilerini NATO'nun 70. yılı münasebetiyle yapılan toplantıya denk getirerek konuyu NATO ile de irtibatlandırdılar.
Hedefleri NATO üyelerini baskı yaparak yanlarına çekmek.
S-400 konusunda NATO'nun Türkiye'yi karşıya almasını sağlamak.
Bu amaçla Brunson krizinden bildiğimiz ABD Başkan Yardımcısı Pence yeniden sahnede:
"Türkiye bir karar vermek zorunda. Tarihin en başarılı askeri ittifakında kritik bir ortak olarak yer almaya devam etmek mi istiyor yoksa ittifakımızı tehlikeye atan böyle pervasız kararlarla ortaklığımızın güvenliğini tehlikeye atmak mı istiyor?" Pence'in tehdit dolu cümlelerine cevap Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'dan aynı sertlikte geldi: "ABD bir karar vermek zorunda.
Türkiye'nin müttefiki olarak kalmak mı yoksa NATO müttefikinin düşmanlarına karşı savunmasını tehlikeye atarak teröristlerle güçlerini birleştirip dostluğumuzu riske atmak mı?"
NATO'yu da bu yöne kaydırmaya çalışıyor. Şu ana kadar NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, "NATO üyeleri silah alımıyla ilgili kararlarını bağımsız alır" pozisyonunda.
Hatta iki ülkeye sorunu orta yol ile çözmeyi de öneriyor.
Ankara bu öneriye açık.
Nitekim Dışişleri Bakanı ortağı olduğu F-35'lerin veri güvenliği ile ilgili ortak teknik komite kurmayı önerdi. Ancak Washington'un derdi teknik değil. Ne genel silah pazarında ne de NATO üyelerinin askeri envanterinde Rus mallarının olmasını istemiyor. Türkiye üzerinden bütün başkentlere ders verme niyetinde.
Stoltenberg'in orta yol bulma önerisini dikkate almıyor. Pence, gerginliği çok daha sorunlu bir düzleme çekiyor.
Türkiye'nin NATO üyeliğini tartışmaya açabileceklerini ima ediyor. NATO'nun geleceği konusunda Avrupa ile anlaşmazlık yaşan ABD, Türkiye'yi de baskılayarak ittifak içi bir krizi tetikliyor. NATO'da üyelikten çıkarma gibi bir husus yok.
Ankara'nın NATO'ya verdiği önem ortada.
Kaldı ki Ankara, iddia edildiği gibi S-400'leri ABD ve Rusya'yı birbirine karşı kullanmak için almadı. Suriye iç savaşı sırasında açıkça görülen hava savunma ihtiyacını karşılama derdinde. Washington'ın Ankara'ya NATO'yu gösterip "karar ver" demesi ciddi bir hata. NATO ittifakını ikili gerginliğin içine çekerek yıpratmak demek. Demem o ki, Washington'un zaten çözülmemiş diğer ikili gerginliklere (FETÖ iadesi, Halkbank, Menbiç, YPG desteği ve güvenli bölge) yenilerini (F-35, yaptırımlar ve NATO tartışması) eklemesi NATO'yu da krize sürükler. İttifakın ABD dışındaki üyelerinin sorunun orta yolla çözülmesine katkı vermesi gerekir.
Kriz çözülmezse iki ülkenin savunma sanayilerine zarar vermekle kalmayacak. ABD, Avrupa, Rusya ve Türkiye bağlamında stratejik bir depremi tetikleyecek.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Sabah’a veda etmenin bu kadar zor olacağını biliyordum (20.05.2024)
- Yeni gelişmeler normalleşmenin seyrini nasıl etkiler? (17.05.2024)
- Değişim ama nasıl? (14.05.2024)
- Yeni Anayasa tartışması neden kaçınılmaz? (11.05.2024)
- CHP ve İyi Parti rol mü değiştiriyor? (10.05.2024)
- Kılıçdaroğlu mirası, Özel’in zorluğu (07.05.2024)
- Siyasette ‘yumuşama dönemi’ ne getirir? (04.05.2024)
- Yeni bir siyasi süreç (03.05.2024)
- İYİ Parti, Dervişoğlu ve üçüncü yol kaldı mı? (30.04.2024)
- Özel ve Kılıçdaroğlu’nun ‘siyaset’ kapışması (27.04.2024)