Sandık başındaki son karar
Bu çabaların sonucunu sandık başındaki kararsız, kırgın seçmen belirleyecek. İnanıyorum ki, eleştiriler, kırgınlıklar yerini sandık başı rasyonalitesine ve aidiyet duygusuna bırakacak.
Parti liderleri ve adaylarının yaptıkları, söyledikleri hatırlara gelecek ve kararlar öylece netleşecek.
Ülkemizin geleceğinin hangi ittifakın kazanmasıyla daha iyi olacağına dair son değerlendirmeye yapılacak.
Belediyecilik ile ülkenin istikrarı ve selameti birlikte muhasebe edilecek.
Cumhur İttifakı, Türkiye'nin iyiliğinin istikrardan geçtiğini ve başarısızlık durumunda dış güçlerin ülkeyi tökezletme umuduna kapılacağını "beka söylemi" ile anlattı.
Türkiye'ye zincir vurmak isteyenlerin, komplo kuranların bu seçimlerde el altından nasıl çalıştığını açıkladı. PKK ve FETÖ'nün karşı ittifaka açık desteğini kitlelere gösterdi.
Başkan Erdoğan bununla yetinmedi. AK Parti iktidarında yapılan hizmetleri, projeleri il il dolaşarak anlattı. Seçmene tehlikeyi de gösterdi. Sorunları çözme kapasitesinin ve iradesinin yine Cumhur İttifakı'nda olduğunu da açıkladı. Dahası, kırgınlıkları bildiğini belirterek partisinin bunu aşacağı sözünü verdi. Seçmenden, muhalefetin taktiği olan "ders verme" söylemine kapılmamalarını istedi.
Ve "geleceğine sahip" çıkacak bir sağduyuya çağırdı.
Söylemiyle değil, yaptıklarıyla ve işbirlikleriyle... Önceden çok sık kullandığı argümanları yutkunarak sakladı. Sözgelimi "tek adam" suçlamasıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef almadı. İktidara "ders vermek" söylemini öne çıkardı.
Kendi hizmet iddiasını değil karşı tarafı konuştu. Belediye başkanı adaylarından "öfke" ve "intikam" duygularını gizlemelerini, sabırla seçmene ulaşmalarını istedi. Büyük mitinglerle gövde gösterisi yapmadı.
Hem öfkeli tabanını kontrol edemediğini daha önceki seçimlerden bildiği hem de bunun Cumhur İttifakının muhafazakar seçmenini ürküteceğini düşündüğü için bu yolu seçti. Hatta Kılıçdaroğlu başarılı olmaları durumunda "erken seçim" istemeyeceklerini bile söyledi.
Önce HDP, işbirliğini açık etti. Sonra Kılıçdaroğlu, "YPG bize saldırmaz" ve "İslam dünyasından kaynaklanan terör" cümlelerini kullandı.
Yine, Akşener, Antalyalılara "teröristler" diye hitap ederek terör kelimesini sıradanlaştırdı.
"Mehmetçik hapiste" sözüyle FETÖ'ye selam gönderdi. En vahimi de Millet İttifakı partilerinin listelerindeki 324 PKK'lı aday olduğu iddiasıydı. Eski TBMM Başkanı Cindoruk, CHP'nin söylemediklerine tercüman olmaktan geri kalmadı:
"Cumhuriyetin kurucu rejimi parlamenter demokrasinin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nden intikam seçimidir." Başarı durumunda gizlenen "öfke" duygularının 1 Nisan sabahı sokaklara çıkması ise kuvvetle muhtemel. Kararsız seçmen sandık başında hem AK Parti'nin performansını ve Erdoğan'ın milletimiz için önemini hatırlar. Hem de muhalefetin gizli-kapaklı taktiklerini anımsar. PKK ve FETÖ'nün nereye destek verdiğini de bilerek son kararını verir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Sabah’a veda etmenin bu kadar zor olacağını biliyordum (20.05.2024)
- Yeni gelişmeler normalleşmenin seyrini nasıl etkiler? (17.05.2024)
- Değişim ama nasıl? (14.05.2024)
- Yeni Anayasa tartışması neden kaçınılmaz? (11.05.2024)
- CHP ve İyi Parti rol mü değiştiriyor? (10.05.2024)
- Kılıçdaroğlu mirası, Özel’in zorluğu (07.05.2024)
- Siyasette ‘yumuşama dönemi’ ne getirir? (04.05.2024)
- Yeni bir siyasi süreç (03.05.2024)
- İYİ Parti, Dervişoğlu ve üçüncü yol kaldı mı? (30.04.2024)
- Özel ve Kılıçdaroğlu’nun ‘siyaset’ kapışması (27.04.2024)