Netanyahu’nun Derdi, Erdoğan’ın Davası
Bu üst düzey perdeden polemikle Netanyahu, kendini içeride konsolide etmeye çalışıyor. Ve bunun için de çok bildik bir sermayeye başvuruyor: "Erdoğan karşıtlığı." 10 yıldır başbakanlık yapan bir siyasetçi olarak Netanyahu'nun üç yolsuzluk dosyası ile başı dertte.
Irak ve Suriye'nin başarısız devlete dönüşmesi İsrail'in iki eski düşmanını zayıflattı. Tel aviv, Kuzey Irak'taki Barzani referandumunu açıktan destekledi. Bölgedeki İran-Körfez kutuplaşmasına da her türlü katkıyı verdi. Özellikle Obama'dan sonra Trump'ın ABD başkanı olmasıyla Netanyahu, çok rahat bir ortama kavuştu.
Washington'ın Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıması ve "Asrın Antlaşması" dayatması hep Netanyahu'nun elini güçlendirdi. Körfez'in iki veliahtının hırsını kullanan Netanyahu, İran'a karşı Arapları (Mısır, Sudu ve BAE gibi) yanına alan bir noktaya ulaştı. Filistin ve Kudüs meselesinde otoriter Arap liderler içine düştüğü bu zafiyet Ortadoğu'da yepyeni bir meşruiyet krizinin tohumlarını atıyor.
Bu gidişata karşı çıkarak uluslararası kamuoyu oluşturabilecek tek ülke, Türkiye... Tek lider de Erdoğan... Geçen yıl Mayıs ayındaki Kudüs krizinde bu görüldü. İşte, Netanyahu, Erdoğan'ı hedef alarak iç siyasetine oynuyor. Ancak İsrail'in "ayrımcılığını" ve "işgalciliğini" dünyaya haykıran tek liderin Erdoğan olduğunu da bir kere daha gözler önüne seriyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Sabah’a veda etmenin bu kadar zor olacağını biliyordum (20.05.2024)
- Yeni gelişmeler normalleşmenin seyrini nasıl etkiler? (17.05.2024)
- Değişim ama nasıl? (14.05.2024)
- Yeni Anayasa tartışması neden kaçınılmaz? (11.05.2024)
- CHP ve İyi Parti rol mü değiştiriyor? (10.05.2024)
- Kılıçdaroğlu mirası, Özel’in zorluğu (07.05.2024)
- Siyasette ‘yumuşama dönemi’ ne getirir? (04.05.2024)
- Yeni bir siyasi süreç (03.05.2024)
- İYİ Parti, Dervişoğlu ve üçüncü yol kaldı mı? (30.04.2024)
- Özel ve Kılıçdaroğlu’nun ‘siyaset’ kapışması (27.04.2024)