NATO’ya kim zarar veriyor?
Türkiye'nin ABD, Avrupa ve NATO ile ilişkilerini de yeni bir düzleme taşıma potansiyeline sahip. Bu operasyon Batı ittifakının YPG konusunda uzun süredir devam eden "ikircikli davranma" yaklaşımına bir meydan okumada bulundu. Hem Washington hem de Avrupa başkentleri net bir karara varmak zorundalar.
Bu arada, yapılan karşılıklı açıklamalardaki tezatlardan anlaşılan, Erdoğan ve Trump son telefon görüşmesinde birbirlerine "açık ve sert" konuştular. Zira NATO'nun iki büyük müttefiki arasında "varoluşsal bir tehdit" ile "taktik kazanımların kaybı" çelişkisi yaşanıyor. Ve bu taşınamaz bir yere geldi; çözülmek mecburiyetinde.
Stoltenberg yayımladığı bildiride, Türkiye'nin "terörizmden en fazla acı çeken" ülkelerden biri olduğunu ve "her ulusun kendini savunma hakkı" bulunduğunu açıkladı. Bunun "itidalli ve orantılı şekilde olması" gerektiğini de sözlerine ekledi.
Fırat Kalkanı ile Deaş'a karşı bile bu şekilde savaştı. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan şu cümlelerle gösterilen hassasiyeti vurguladı:
"Birileri ısrarla 'operasyon sınırlı olsun' diye telkinde bulunuyor. Ben de telefon görüşmesinde bu birilerine söyledim.
Gücü hoyratça kullanmaya kalksak. Tanklarımızla, toplarımızla, dümdüz edip geçsek bu operasyon birkaç günlük iştir. Kalkan olarak kullanmaktan çekinmedikleri masum sivillerin can ve mal güvenliğini de dikkate alıyoruz.
El Rai, Cerablus, El Bab'daki 2 bin kilometrekarelik alanı 100 bin insanın tekrar evlerine dönerek yerleşmelerine imkân sağladıysak Afrin'de de aynısını yapacağız."
Türkiye NATO'ya "zarar veriyormuş!" Ana argüman, operasyonun "ABD destekli YPG'yi hedef alarak aslında dolaylı yoldan bir NATO müttefikine saldırdığı" yönünde. Ve Türkiye bunu Rusya'nın "desteği" ile yapıyormuş. Zaten son dönemde Erdoğan, "NATO'nun temel değerleri olan demokrasi ve insan haklarını askıya almış." İlginçtir, özünde bir güvenlik ittifakı olan NATO, kendisinin de terör örgütü kabul ettiği PKK'nın kolunun Türkiye'ye karşı ordulaştırılmasını ittifaka yönelik "zarar" olarak görmüyor.
"İkili mesele" diyerek topu taca atıyor.
Bunu ABD ya da NATO'ya "zarar" şeklinde formüle etmek belirsizlik dönemine giren Transatlantik ittifakının altını oyar. Rusya ve Çin gibi güçler de bundan sadece memnuniyet duyar. Hiçbir şey yapmadan avantaj elde etmenin keyfini çıkarır.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Sabah’a veda etmenin bu kadar zor olacağını biliyordum (20.05.2024)
- Yeni gelişmeler normalleşmenin seyrini nasıl etkiler? (17.05.2024)
- Değişim ama nasıl? (14.05.2024)
- Yeni Anayasa tartışması neden kaçınılmaz? (11.05.2024)
- CHP ve İyi Parti rol mü değiştiriyor? (10.05.2024)
- Kılıçdaroğlu mirası, Özel’in zorluğu (07.05.2024)
- Siyasette ‘yumuşama dönemi’ ne getirir? (04.05.2024)
- Yeni bir siyasi süreç (03.05.2024)
- İYİ Parti, Dervişoğlu ve üçüncü yol kaldı mı? (30.04.2024)
- Özel ve Kılıçdaroğlu’nun ‘siyaset’ kapışması (27.04.2024)