Amerikalıların lüksü
Tillerson'un "Türkiye'nin kaygılarını anlıyoruz" ya da Pentagon'un YPG güçlerinden "yeni bir ordu" ya da konvansiyonel anlamda bir "sınır muhafız gücü oluşturulmayacağını" duyurması sorunu ortadan kaldırmıyor. YPG'yi Suriye'nin kuzeyinde kontrol ettiği bölgelerde "polis gücü" olarak kullanma ve bölgesel bir yönetim kurdurma hedefinden vazgeçilmiş değil.
Dahası, "ordu, sınır gücü" tanımlaması kullanılmadan da YPG'nin "ordulaştırılmasına" devam edilme ihtimali bulunuyor.
Nitekim Dışişleri bakanı Çavuşoğlu ABD'li yetkililerin açıklamalarının Türkiye'yi tatmin etmediğini söyledi. Bunun temel sebebi ABD'nin YPG'yi Suriye'deki vekil gücü olarak gören politikasının değişmemiş olmasıdır.
Tillerson'un Türkiye'yi teskin etme amaçlı uzun ve karmaşık konuşmasında ABD'nin Suriye'de kalacağını söylediği cümlelere bakmak yeterli. Deaş'ın "yeniden güç kazanmasını önlemek için" ABD askerlerinin Suriye'de bulunmasının önem taşıdığını iddia eden Tillerson, "ABD'nin 2011'de Irak'tan ABD askerlerini çekerken yaptığı hataya bir daha düşmeyeceğini, tarihin tekerrür etmesine izin vermeyeceklerini" belirtti.
Hizbullah'ı terör örgütü ilan ederken YPG'nin PKK'nın kolu olmasını ihmal edebilirler.
Elbette kendi milli çıkarlarını gerçekleştirebilmek adına... ABD'lilerin bu hiçbir sorumluluğu olmayan lükslerinden biri var ki en çok da o dikkatimi çekiyor. Daha önceki hatalarından ders aldıklarını söyleyerek yeni hatalar yapabilirler. Hele ki bu Ortadoğu ya da benzer yerlerdeki ülkelerin halklarına maliyet üretecek hatalar ise...
İşte Tillerson da Suriye'de kalmayı bu son tür lükse başvurarak meşrulaştırıyor.
Irak'taki hatayı yapmamak için Suriye'de kalacaklarını söylüyor. Biraz ısrarla sorulsa YPG'yi ordulaştırmalarını da aynı mantıkla haklılaştırabilir. Halbuki Obama ve Trump yönetimleri 2003 Irak hatasına düşmeyelim diye Suriye'de başka bir hatalı politikaya imza attılar. Suriye'de yüzbinlerin ölmesine, kimyasal silah kullanılmasına göz yummakla kalmadılar. Ülkenin milislerin ve terör örgütlerinin cehennemine dönmesine de müsaade ettiler. Rusya'nın Esed'in yardımına koşmasını, İran'ın Şii milislerinin sahada üstünlüğü ele geçirmesini, Sünni Arapların demografik tasfiyesini görmezden geldiler. Yetmezmiş gibi Deaş ile mücadele adına PKK'nın kolu YPG'yi müttefiki Türkiye'nin tüm uyarılarına rağmen desteklemekten geri durmadılar.
Washington'un PKK-YPG politikası Suriye ve Irak'ı yeni çatışmalara götürecek ölçüde hatalıdır. Olsun, gelecekte başka bir ABD dışişleri bakanı da çıkar "Suriye'de yaptığımız hatayı tekrarlamayacağız" der.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Sabah’a veda etmenin bu kadar zor olacağını biliyordum (20.05.2024)
- Yeni gelişmeler normalleşmenin seyrini nasıl etkiler? (17.05.2024)
- Değişim ama nasıl? (14.05.2024)
- Yeni Anayasa tartışması neden kaçınılmaz? (11.05.2024)
- CHP ve İyi Parti rol mü değiştiriyor? (10.05.2024)
- Kılıçdaroğlu mirası, Özel’in zorluğu (07.05.2024)
- Siyasette ‘yumuşama dönemi’ ne getirir? (04.05.2024)
- Yeni bir siyasi süreç (03.05.2024)
- İYİ Parti, Dervişoğlu ve üçüncü yol kaldı mı? (30.04.2024)
- Özel ve Kılıçdaroğlu’nun ‘siyaset’ kapışması (27.04.2024)