BURHANETTİN DURAN

Fırat Kalkanı’nın yıldönümünde gidişat...

Son günlerde Ankara'nın yoğun bir diplomasi trafiği var.
Tam da Fırat Kalkanı Harekatının (FKH) yıldönümünde Suriye ve Irak'taki iç savaşlarda etkin olan ülkelerin temsilcileri ile bir seri görüşme gerçekleştiriliyor.
İran ve Rus genelkurmay başkanlarının ve ABD Savunma Bakanı Mattis'in ziyaretlerini özellikle vurgulamalıyız.
Yine Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Ürdün gezisi ve Dışişleri bakanı Çavuşoğlu'nun Irak, Erbil seyahatini de bunlara ekleyelim.
Anlaşılan o ki, bu yoğunluk Irak ve Suriye'deki cephelerde yakında yeni hareketlenmeler yaşanacağının belirtisi.
Hem Ankara'nın hem de ABD, Rusya ve İran'ın operasyonları açısından...
Suriye'de Afrin, İdlib ve Deyr ez Zor, Irak'ta Kandil, Sincar ve referandum sebebiyle Kuzey Irak yeni sıcak alanlar olmaya aday.
Bu cephelerin açılması ile iç savaşların DEAŞ sonrası son sahnesine geçmiş olacağız.
***
Hatırlayalım, 2015'te Rusya'nın Suriye iç savaşına ağırlığını koymasından sonra gittikçe netleşen üç husus bulunuyor:
1-Suriye ve Irak'taki çatışma alanları ile ilgilenen devletler spesifik politikalarını ittifak ekseni bağlamında değil sahanın pratik gerçekleri ve ihtiyaçları ile oluşturuyorlar.
Kendi milli menfaatleri ve stratejileri ışığında ancak sahanın değişen realitesine göre yeni taktikler kurguluyorlar.
İlke, müttefiklik ilişkisinin gerekleri ve hatta çoğu zaman tutarlılık bile gözetilmiyor.
Sözgelimi ABD'nin Suriye'de YPG'yi destekler ve korurken Irak'ta PKK'ya karşı operasyon için Türkiye ile işbirliği yapmaya açık olması bir örnek.
Yine, İran'ın Suriye politikasında tümüyle karşısında olduğu Türkiye ile çatışmasızlık bölgeleri, PKK-YPG'ye karşı operasyon ve Kuzey Irak'ta referandumun engellenmesi konularında işbirliği arayışında olması gibi.
Bu arayışlar gittikçe aktörlerin ilk pozisyonlarını dönüştürüyor ve yeni güç dengeleri oluşturuyor.
İran'ın ABD'nin kendisini Irak ve Suriye'de sınırlandırma gayreti karşısında Türkiye ile yakınlaşma eğilimi gibi.
Ya da Türkiye'nin Suriye'deki önceliğinin giderek YPG'nin varlığına endekslenmesi gibi.
2-DEAŞ ile mücadelenin sonuna yaklaştıkça Suriye'de Esad yönetiminin, Irak'ta ise merkezi yönetimin eli güçleniyor.
Kuzey Irak Kürdistan Başkanı Barzani'nin, İsrail hariç, tüm aktörler tarafından ertelemesini istediği bağımsızlık referandumunda ısrarcı olması bu gidişatı görmesi ile bağlantılı.
Ve elbette Kürt milliyetçi siyasetinde üstünlüğü Goran ya da PKK'ya kaptırmama arzusu ile de ilgili.
3- Sahada sert gücü olmayan devletlerin etkisi sıfırlanırken, DEAŞ dışı aktörlere (YPG ya da Şii milisler) yönelik muhtemel operasyonlar yeni çatışma alanları ve tarafları oluşturabilir.
Bu da güç dengelerini köklü değişimlere götürebilir.
Hem Suriye'de hem de Irak'ta...
Bu yüzden önümüzdeki iki ayda sürprizler yaşanabilir.
***
Bu arada, sert güç kullanımı derken, Fırat Kalkanı Harekatı'nın Türkiye'nin hem dış politikasında hem de Suriye politikasında bir dönüm noktası olduğunu hatırlatmalıyım.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.