Trump’ın tercihi ne olmalı?
Rusya, NATO ve Çin ile ilgili seçim döneminde söylediklerini değiştirirken Ortadoğu politikasını da emekli-muvazzaf asker ağırlıklı bir ekiple yürütüyor.
Trump'ın Ortadoğu'da neler yapacağı, daha doğrusu Obama'nın mirası ile nasıl yüzleşeceği bölgedeki birçok başkent tarafından merakla bekleniyor.
Seçilmesi büyük umutlar doğuran Obama'nın 8 yıllık iktidarı bölgede iç savaşlar, yıkım ve mezhep çatışması ile son buldu. Obama, İran'ı uluslararası sisteme dahil ederken Suudi Arabistan, İsrail ve Türkiye gibi klasik müttefiklerini yabancılaştırdı.
Dahası, kendi kırmızı çizgisini (kimyasal silah kullanımı) bile umursamayarak Suriye'yi terör örgütleri cehennemine çevirdi.
Diğer yandan eski yönetimin bürokratlarının miras bıraktığı anlayış ABD dış politikasına yön vermeye devam ediyor.
Buradaki en sorunlu husus, Türkiye'yi yakından ilgilendiren Suriye'nin geleceği konusu.
Ve Ankara-Washington ilişkileri Obama'nın Suriye iç savaşında takip ettiği dar ufuklu politika sebebiyle dört yıldır gittikçe kötüleşen bir krizin sarmalında.
Atılması gereken tek adım NATO müttefiki bir ülkenin terörle mücadelesine (PKK ve FETÖ ile) köstek değil destek olmak.
Böylece DEAŞ ile mücadeleyi PKK'nın kolu olan YPG'ye endeksleyen politikayı değiştirerek Ankara'nın önerilerini samimiyetle müzakere etmek.
Türkiye'nin PKK'dan hissettiği varoluşsal tehdidin boyutlarını idrak etmek.
Bu yaklaşım sayesinde hem DEAŞ sonrası Suriye ve Irak'ın geleceği daha kalıcı ve rasyonel bir şekilde planlanabilir hem de Türkiye gibi klasik bir müttefikle yeniden "stratejik ortaklık" günlerine geri dönmenin yolu açılır.
İlki, eski ulusal güvenlik danışmanının Rusya ile netameli ilişkileri üzerinden Trump'a baskı yapan istihbarat bürokrasisinin bunu Türkiye'ye de bağlamak istemesi. İkincisi, Irak ve Afganistan savaşlarının başarısızlık hissini üzerinden atamayan CENTCOM ve Pentagon'un DEAŞ ile mücadelede kısa vadeli, taktik zafere odaklanmış olması. Bu odaklanma YPG ile PKK ilişkisini görmezden gelmeyi tercih ediyor.
Halbuki bir terör örgütünü diğerine karşı kullanmak aslında Suriye ve Irak'ı parçalanmaya sürüklemekle kalmıyor. Bu iki ülkeye komşu devletleri de istikrarsızlığa ve beka endişesine sevk ediyor.
Ankara, Sincar'ı bombalayarak gösterdiği üzere PKKYPG'ye yönelik operasyonlarını birinci iç güvenlik önceliği olarak görüyor. Eğer Trump, DEAŞ ile mücadelede bir zafer hikâyesi yazmak ve Suriye'de siyasi geçişi başarmak istiyorsa askerlerinin "taktik" tavsiyelerine değil, Erdoğan'ın "stratejik" tekliflerine kulak vermeli.
Ona "Rakka operasyonu başarısı" değil, Suriye'yi terörden temizleme "zaferi" daha çok yakışır.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Sabah’a veda etmenin bu kadar zor olacağını biliyordum (20.05.2024)
- Yeni gelişmeler normalleşmenin seyrini nasıl etkiler? (17.05.2024)
- Değişim ama nasıl? (14.05.2024)
- Yeni Anayasa tartışması neden kaçınılmaz? (11.05.2024)
- CHP ve İyi Parti rol mü değiştiriyor? (10.05.2024)
- Kılıçdaroğlu mirası, Özel’in zorluğu (07.05.2024)
- Siyasette ‘yumuşama dönemi’ ne getirir? (04.05.2024)
- Yeni bir siyasi süreç (03.05.2024)
- İYİ Parti, Dervişoğlu ve üçüncü yol kaldı mı? (30.04.2024)
- Özel ve Kılıçdaroğlu’nun ‘siyaset’ kapışması (27.04.2024)