Avrupa’ya “Nazizm, faşizm” eleştirisi
Seçimlerde 31 milletvekili kazanarak koalisyonu kuracak birinci parti olmayı başardı.
Ülkesinin merkez siyasetine "mülteci ve Türkiye karşıtlığını" taşıma pahasına şimdilik aşırı sağ partinin beklenenden az oy almasını sağladı. Ancak bu "başarı" büyük bir maliyet üretti.
Aslında Rutte'nin diplomatik skandalı Türkiye-AB ilişkilerinde yeni bir dönemin kapısını açtı. Birliğe müzakere sürecindeki bir demokrasinin halkoylaması ile ilgili bir toplantısı "atlı polislerin şiddeti" ve "vur emri" ile karşılandı. Ve ne yazık ki Avrupa başkentleri ve AB kurumları bir kadın bakana reva görülen bu şiddete sahip çıktı.
Birkaç yıldır Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan eleştirileri ile beslenen "korkuların" çığırından çıktığı bir düzlem oluştu.
O da yabancı, mülteci, Müslüman ve Türk kavramlarının seçmenlerin, kitlelerin önüne bir "korkular demeti" şeklinde koyulması. Bu demet halen Avrupa demokrasilerinin temelini erozyona uğratan güçlü bir dalganın habercisi. Ve Rutte'nin "fırsatçı" tercihi Brexit referandum sürecinde ucu görünen bir olguyu Avrupa siyasetinin ana temalarından biri haline getirdi: Türkiye korkusu.
Bundan sonra Avrupa medyasında çıkan Erdoğan ve Türkiye aleyhtarı haberlerin, yorumların etkileri her geçen gün siyasetçilerin kontrolü dışında olacak. Yönetilmesi zorlaşacak. Başına buyruk bir fırtınaya, bir hayalete dönüşebilir. ABD, Avrupa ve Rusya arasında yeni güç dengelerinin oluştuğu bir dönemde Avrupalı kitlelerin, hatta kurumların savrulmasını engellemek de iyice zorlaştı.
Açılan bu yeni yol, Avrupa'nın "normal değerlerinin" üstünlüğüne inanan kitlelerin başörtülüleri, camileri kendi varlıkları için "anormal ve tehlike" olarak göreceği yarınların işaretçisi.
Bu sert tanımlama öncelikle Türkiye'nin seçimlerine müdahil olmayın mesajı taşıyor. Daha önemlisi, AB'ye üç düzlemde sert bir uyarı mahiyetinde:
1- Bizi eleştirmekte aştığınız sınırlar, bırakın bizimle olan müttefiklik hukukunuzu, medeniyetinizin, değerlerinizin altını oyuyor.
2- Ortak, rasyonel menfaatlerde işbirliği zeminini yıkıyorsunuz. Dünyanın içine girdiği kaosta Türkiye'ye ihtiyacınız olacak.
3- Türkiye'yi hizaya çekme yaklaşımını, buyurgan tavrı terk edin.
Biz olmadan Avrupa'nın güvenli ve huzurlu bir düzene kavuşması mümkün değil.
Avrupa'nın Türkiye konusunda sağduyuyu, muhasebeyi tavsiye edecek İsveç eski başbakanı C. Bildt gibi siyasetçilere ihtiyacı var vesselam.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Sabah’a veda etmenin bu kadar zor olacağını biliyordum (20.05.2024)
- Yeni gelişmeler normalleşmenin seyrini nasıl etkiler? (17.05.2024)
- Değişim ama nasıl? (14.05.2024)
- Yeni Anayasa tartışması neden kaçınılmaz? (11.05.2024)
- CHP ve İyi Parti rol mü değiştiriyor? (10.05.2024)
- Kılıçdaroğlu mirası, Özel’in zorluğu (07.05.2024)
- Siyasette ‘yumuşama dönemi’ ne getirir? (04.05.2024)
- Yeni bir siyasi süreç (03.05.2024)
- İYİ Parti, Dervişoğlu ve üçüncü yol kaldı mı? (30.04.2024)
- Özel ve Kılıçdaroğlu’nun ‘siyaset’ kapışması (27.04.2024)