Kritik soru: Neden şimdi?
Mesele sadece tanınmak değil.
Tecrübenin ve hitabetin birleştiği etkili bir performanstan bahsediyorum. 2002'den bu yana 12. kez halka giden ve her seferinde başarılı olan Cumhurbaşkanı Erdoğan yine meydanlarda.
5 genel seçim, 3 yerel seçim, 1 cumhurbaşkanlığı seçimi ve 2 referandumdan sonra şimdi de cumhurbaşkanlığı sistemine geçiş referandumu için...
Toplu açılış mitingleri ile halihazırda Anadolu'nun şehirlerini dolaşarak nabız tutuyor.
AK Parti de referandum kampanyasını bugün Ankara Arena Spor Salonu'nda başlatıyor. Genel Başkan Yıldırım "evet" oyunun yüzde 60'ların üzerinde olması için yoğun bir tempoya hazır.
MHP Genel Başkanı Bahçeli de, parti içindeki muhaliflerin aykırı seslerine rağmen, "neden evet?" sorusuna cevap vermek için yollara düşecek. Hatta Erdoğan bazı AK Parti elitlerinin cumhurbaşkanlığı sistemine yönelik "endişelerini" giderecek görüşmeler yürütüyor. Zira AK Parti ve MHP tabanındaki kararsızlar ve hayırcılar ne kadar ikna edilebilirse "evet" oyunun yüzdesi de o kadar yukarıya taşınabilecek.
"Erdoğan'ın güçlü iktidarı döneminde bu değişikliğe ne gerek vardı?" sorusu aslında AK Parti için geniş bir propaganda alanı açıyor. 15 Temmuz darbe girişiminin hatırası zihinlerde taze iken "biz neler yaşadık; mevcut sistemin krizleri, olağanüstülükleri ancak AK Parti iktidarı sayesinde aşılabildi" cevabını seçmen makul buluyor.
Orta yaş ve üstüne eski Cumhurbaşkanı Sezer'in hem Bülent Ecevit hem de Erdoğan ile yaşadığı yetki krizlerini örnek vermek de bir hayli öğretici. Ancak bu değişikliğin AK Parti iktidarının 15inci yılında; yani "neden şimdi yapıldığının" anlatılması gerekiyor.
Nitekim Erdoğan, yedi ilden aldığı saha izlenimini aktarırken muhalefetin yönlendirmesiyle vatandaşın "neden şimdi?" diye sorduğunu belirtti.
Bu sorunun cevabı aynı zamanda 2007'den bu yana yaşanan siyasi krizlerin sonucunda 16 Nisan referandumuna geldiğimizi açıklıyor. Hatırlayalım, Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı seçilme sürecinde "özde laik" ve "367" krizlerinin yaşanması ile bugünkü noktaya gelindi.
Önce 2007 referandumunda halkın cumhurbaşkanını seçmesi sağlandı, sonra 2014'te Erdoğan bu şekilde seçilen ilk cumhurbaşkanı oldu. 16 Nisan da bu sürecin son noktası, yani cumhurbaşkanlığı sistemine geçiş.
Darbe girişimi MHP'yi sistem değişikliğine ikna eden tarihi bir kırılmaydı. AK Parti 2007'den bu yana gerçekleştirmek istediği değişiklik fırsatını geri çeviremezdi. Derenin yarısı zaten geçilmişti, şimdi diğer kıyıya vasıl olma zamanı.
Burada hassas bir nokta var. Erdoğan kendisinin mevcut sistemin krizlerini aşmak için verdiği "olağanüstü" çabayı gelecekte diğer siyasetçilerin vermesini istemiyor. Ve siyasetçinin liderliğe yürüyüşünün önündeki engelleri kaldırıyor.
Bu da şahsiliğin yerini sistemin almasıdır.
"Erdoğanlar bitmez bu ülkede.
İnanıyorum ki, yeni Erdoğanlar yetişecektir.
Çünkü Cumhurbaşkanı yüzde 50'nin üzerinde oyla seçilecek" cümlesi tam da buna işaret ediyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Sabah’a veda etmenin bu kadar zor olacağını biliyordum (20.05.2024)
- Yeni gelişmeler normalleşmenin seyrini nasıl etkiler? (17.05.2024)
- Değişim ama nasıl? (14.05.2024)
- Yeni Anayasa tartışması neden kaçınılmaz? (11.05.2024)
- CHP ve İyi Parti rol mü değiştiriyor? (10.05.2024)
- Kılıçdaroğlu mirası, Özel’in zorluğu (07.05.2024)
- Siyasette ‘yumuşama dönemi’ ne getirir? (04.05.2024)
- Yeni bir siyasi süreç (03.05.2024)
- İYİ Parti, Dervişoğlu ve üçüncü yol kaldı mı? (30.04.2024)
- Özel ve Kılıçdaroğlu’nun ‘siyaset’ kapışması (27.04.2024)