Referandum sürecinde “Erdoğan” faktörü
İkili kutuplaşmanın ortaya çıktığı bu kampanyada taraflar ister istemez kendi tercihlerini "acil uyarı" unsurunu kullanarak anlatacak. "İstikrarsızlığa" karşı "bölünme"; "teröre" karşı "tek adam" argümanlarıyla. "İkinci kurtuluş savaşına" karşı "Cumhuriyet rejiminin yıkılması" iddiasıyla.
Ancak seçmen davranışlarını sadece uyarıların, olağanüstülük hissinin belirlemesi beklenmemeli. Her zaman "değişim," eğer kıvamında verilirse etkili olacak bir unsurdur.
Hayır cenahının reddiyeci pozisyonu ise statükonun değişmesinin daha kötü bir sonuç getireceği yönünde.
"Meclis'in etkisizleştiği," "bütün kuvvetlerin yürütme elinde toplandığı" fikrine dayanıyor. Ve referanduma giden süreçte seçmende yeni bir etki oluşturmaktan uzak. Zira bir süredir zaten içte ve dışta tekrarlanan Cumhurbaşkanı Erdoğan karşıtı söylemin billurlaşmış hali.
İkincisi ve daha önemlisi "zaten AK Parti'nin ve Erdoğan'ın yönettiği bir sistemi değiştirmeye çalışarak istikrarı, ekonomiyi riske atmaya değer mi?" sorusu etrafında üretilen argümanlar.
Bu argümanların amacı AK Parti'nin iktidar avantajını tersine çevirmek: "Hayır kazansa bile Evetçiler iktidarda olacak; riske gerek yok."
Kutuplaşmacı ret seçeneği yerine evetçi bloğun kararsızlarına yönelen bu taktik argümanın etkisi küçümsenmemeli. Zira saha çalışmaları AK Parti ve MHP'nin sadece kendi tabanındaki kararsızları ikna etmesi durumunda yüzde 60'ı aşabileceğini gösteriyor.
CHP'nin doğrudan Erdoğan'ı hedef almama eğilimi tam da bu kozun etkisini sınırlandırma gayreti. Ancak referandumun Erdoğan üzerine odaklanması ise kaçınılmaz. Erdoğan'ın meydanlarda muhalefeti evire çevire eleştirdiği bir ortamda CHP'nin taktiği tutmayacaktır.
"İstikrar" ve "değişimi" harmanlayan söylemi ile Erdoğan muhalefeti dar bir siyasal alana sıkıştıracaktır. Ve eğer 15 Temmuz siyasi hayatımızda ana bir kırılma noktası ise cumhurbaşkanlığı sistemine geçişte Erdoğan'ın eli muhalefetten hep yüksekte olacak.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Sabah’a veda etmenin bu kadar zor olacağını biliyordum (20.05.2024)
- Yeni gelişmeler normalleşmenin seyrini nasıl etkiler? (17.05.2024)
- Değişim ama nasıl? (14.05.2024)
- Yeni Anayasa tartışması neden kaçınılmaz? (11.05.2024)
- CHP ve İyi Parti rol mü değiştiriyor? (10.05.2024)
- Kılıçdaroğlu mirası, Özel’in zorluğu (07.05.2024)
- Siyasette ‘yumuşama dönemi’ ne getirir? (04.05.2024)
- Yeni bir siyasi süreç (03.05.2024)
- İYİ Parti, Dervişoğlu ve üçüncü yol kaldı mı? (30.04.2024)
- Özel ve Kılıçdaroğlu’nun ‘siyaset’ kapışması (27.04.2024)