Rusya ve ABD arasında dengeyi bulmak
Türkiye kimi zaman "Doğu-Rusya" bloğuna kimi zaman da "Sünni-Vahhabi hattına" kayar. Bu "kayma" söyleminin ilk versiyonunun İsrail ile yaşanan 2009 "one minute" krizine dayandığını da unutmayalım.
"Eksen kayması" tartışması jeopolitik okumadan ziyade ideolojik bir tanımlama gayreti. Türkiye'nin bölge kaynaklı sorunlarını anlama değil, dış politikasına kalıcı tercihler dayatma amaçlı.
Bu görüş sahipleri, gidişatı Rusya lideri Putin'in "Batı içinde çatlaklar" yaratma gayreti olarak da değerlendiriyor. Dahası, suikasttan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kremlin karşısında "zayıf olacağı" ve "Putin'in taleplerine daha fazla boyun eğeceği" öngörüsünde bulunuyor.
Bu öngörülerin propaganda amaçlı olduğu ortada. Reel yaklaşım öncelikle dünya düzeninin içine girdiği değişimi tespit etmeli. ABD ve Avrupa'da esen dönüşüm rüzgârlarının bölgemizin kaosuyla birleştiğini görmeliyiz.
Türkiye'nin yapmaya çalıştığı Trump döneminde elini rahatlatacak bir Suriye hazırlığı.
Geldiğimiz yer "eksen" tercih etme yeri değil. Rusya ile yakınlaşarak ABD'yi karşıya alma noktası hiç değil. Aksine Ankara, bölgesel bağlamda Washington ve Moskova ile ilişkilerinde "dengeleme" yapabilme potansiyeline ulaştı. Milli çıkarlarını müzakere edecek bir vasatı elde etti. Nitekim bugün Türkiye, Rusya ve ABD ile Suriye'nin geleceğini konuşabilir.
Deaş'la mücadelenin gelinen aşamasını değerlendirebilir. Muhalifleri barış sürecine dahil etmenin önemini vurgulayabilir. Ve Suriye'nin kuzeyinde yeni bir devlet olamayacağını müzakere edebilir. Trump Yönetimine "güvenli bölge" ve "Rakka'nın Deaş'tan temizlenmesi" konularında işbirliği önerebilir.
Türkiye, "eksen" tartışması gününde değil... ABD ve Rusya ile ilişkilerinde "altın bir denge" kurma döneminde.
Garip sorular!
El Bab operasyonunda şehit vermemiz sebebiyle muhalif çevreler iki soruyu tekrarlıyorlar: "Suriye'de ne işimiz var?" ve "neden Deaş ile sadece Türk askeri savaşıyor?"
Bugün bu soruları soranların dün "Deaş ile neden mücadele edilmiyor?" diyenler olması bir garip. Daha garibi Suriye'de 6 yıldır ne yaşandığını görmezden gelmelerinin cehaleti.
Suriye iç savaşında artık ABD'nin, Rusya'nın, İran'ın ya da PKK'nın, Hizbullah'ın Suriye'de ne işi var diye sorma noktasını geçtiği bir yerdeyiz. Türkiye bölgesel değişim anaforunun tam ortasındaki bir ülke olarak Suriye'de olmak zorunda.
Kritik konu bu varlığın korunması ve ülkemizin selameti için iyi yönetilmesidir vesselam.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Sabah’a veda etmenin bu kadar zor olacağını biliyordum (20.05.2024)
- Yeni gelişmeler normalleşmenin seyrini nasıl etkiler? (17.05.2024)
- Değişim ama nasıl? (14.05.2024)
- Yeni Anayasa tartışması neden kaçınılmaz? (11.05.2024)
- CHP ve İyi Parti rol mü değiştiriyor? (10.05.2024)
- Kılıçdaroğlu mirası, Özel’in zorluğu (07.05.2024)
- Siyasette ‘yumuşama dönemi’ ne getirir? (04.05.2024)
- Yeni bir siyasi süreç (03.05.2024)
- İYİ Parti, Dervişoğlu ve üçüncü yol kaldı mı? (30.04.2024)
- Özel ve Kılıçdaroğlu’nun ‘siyaset’ kapışması (27.04.2024)