PKK’nın intihar saldırıları ve yanılgısı
Halep'in düşmesi ile Suriye iç savaşı yeni bir evreye girerken Güneydoğu şehirlerinde ve kırsalda yenilen PKK, metropollerde can almayı sürdürüyor. Kantonlarda eğitim gören militanlar intihar saldırıları ile Beşiktaş'ta 44, Kayseri'de 14 insanımızı şehit etti. Milletimizin ve şehit ailelerinin başı sağ olsun.
HDP binalarına yapılan saldırılara bakılırsa milletçe sağduyumuzun yüksek olması gereken bir dönemdeyiz. Zira intihar saldırıları Türkiye toplumunda PKK terörüne karşı derin bir öfkeyi büyütüyor.
Temmuz 2015- Aralık 2016 arasında PKK 80 adet intihar eylemi gerçekleştirdi. Bu saldırılarda 265 kişi hayatını kaybederken, 1460 kişi yaralandı.
Bu öfke, karşısında somut bir muhatap aramaya başladığı anda toplumsal barış sarpa sarabilir.
İşte tam da bu noktada Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın teröre karşı "milli seferberlik" çağrısı kritik önem kazanıyor.
İç barışımızı bozmadan, taşeron terör örgütlerinin ne yapmak istediklerini bilerek ve o oyuna düşmeyecek bir ruh haline ihtiyacımız var.
Suriyeli göçmenlere de kucak açmanın getirdiği kardeşlik ve dayanışma hisleri ile bir seferberlik haline girmeliyiz. Çünkü "gün bir olma, beraber olma, kardeş olma, hep birlikte Türkiye olma günüdür." Türkiye'nin "psikolojik bölünmüşlüğünden" ya da "darbe 2.0 ihtimalinden" bahsedenleri utandırma günüdür.
Şimdiki hedefi ise kantonlarını muhafaza edebilmek için Türkiye'yi Suriye'den çekilmeye zorlamak. Ve yürüttüğü vekalet savaşı ile ülkemizin Suriye- Irak denkleminde masada olmasını engellemek.
Ancak PKK, ABD, Avrupa ve İran'dan aldığı desteklere güvenerek aslında kendi aleyhine çalışan bir süreci hızlandırıyor. İntihar saldırılarının siyasete diz çöktüreceği hususundaki beklentisinde yanılmakla kalmıyor. Aksine AK Parti'yi ve Erdoğan'ı daha da güçlendiren bir etkide bulunuyor.
HDP'nin marjinalleştiği bir ortamda CHP, MHP'nin dayanışmacı siyaseti ile etkisiz bir muhalefet partisine dönüşüyor. Kılıçdaroğlu'nun "halk, başkanlık hayaline 'dur' derse, kan ve gözyaşı durur" yaklaşımı sadece "HDP'nin yanındasın" baskısını artırıyor.
Nitekim Başbakan Yıldırım'ın "Fırat Kalkanı Deaş tehdidini sınırladı, benzerini güney sınırımızda yapacağız" cümlesi bu gidişatın habercisi.
Deaş ile mücadele döneminde "devrimci" güzellemeleri yapanların PKK'nın aslında "terör örgütü" olduğunu hatırlamayı tercih edeceği "pazarlık" günleri hiç de uzak olmayabilir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Sabah’a veda etmenin bu kadar zor olacağını biliyordum (20.05.2024)
- Yeni gelişmeler normalleşmenin seyrini nasıl etkiler? (17.05.2024)
- Değişim ama nasıl? (14.05.2024)
- Yeni Anayasa tartışması neden kaçınılmaz? (11.05.2024)
- CHP ve İyi Parti rol mü değiştiriyor? (10.05.2024)
- Kılıçdaroğlu mirası, Özel’in zorluğu (07.05.2024)
- Siyasette ‘yumuşama dönemi’ ne getirir? (04.05.2024)
- Yeni bir siyasi süreç (03.05.2024)
- İYİ Parti, Dervişoğlu ve üçüncü yol kaldı mı? (30.04.2024)
- Özel ve Kılıçdaroğlu’nun ‘siyaset’ kapışması (27.04.2024)