Terör ve Batı’nın çifte iflası
Polisiyle, siviliyle 44 canımızı aldı... Hepimizin ve şehitlerimizin ailelerinin başı sağ olsun. Şükürler olsun ki milletimiz tam da teröre verilmesi gereken tepkiyi gösterdi.
Umutsuzluğa kapılmadan, terörün ne yapmak istediğini bilen bir sağduyu ile hareket etti. Yılmayacağını, boyun eğmeyeceğini ve mücadeleye devam edeceğini sergiledi.
Sivil bir seferberlikle ülkesine sahip çıktığını bir defa daha dosta düşmana onurlu şekilde izhar etti. Yürüyüşlerle, sosyal medyadaki paylaşımlarla ve camilerde Kur'an-ı Kerim okuma etkinlikleriyle ne kadar güçlü bir siyasi bilinç sahibi olduğunu ortaya koydu.
Bu tepki, 15 Temmuz darbe girişimine karşı çıkan demokratik ruhun bir yansıması. Ülkesinin Suriye ya da Mısır olmasına katlanamayacak bir vatanseverliğin tezahürü.
Bunu bazı yorumcular daha sert ifade ediyor. Avrupa'nın ve ABD'nin Türkiye'yi "kuşatma altına" almaya çalıştığı yönünde değerlendirmeler yaygınlaşıyor. Hatta FETÖ ve PKK üzerinden ülkemize karşı "vekalet savaşı" yürüttüğü argümanı sıklıkla ifade ediliyor.
Bu değerlendirmeleri komplo teorisi olarak görmek imkân dahilinden çıkıyor. ABD'nin PKK'nın kolu YPG'yi bir milis ordusuna çevirecek desteği gördüğünüzde... Brüksel'in, Berlin'in PKK örgütlenmesine tanıdığı fırsatları gözlemlediğinizde.
Sivilleri öldüren PKK'nın kadın- erkek eşitliğini "kutsayan", bombalı saldırılarını "başarılı" bulan Batılı gazeteciler üzerinden pekişiyor. Ve zihinlerdeki sorular şunlar:
Neden Batı başkentleri PKK terörüne müsamahakâr, hatta destekçi? PKK, seküler -etnik terör yaptığı için mi? Avrupa'yı vuran "İslamcı terör" kötü görülürken Türkiye'yi vuran seküler teröre neden kulaklar sağır?
Bu soruların cevaplarını nasıl verirseniz verin Türkiye'deki Batı algısı gittikçe negatife dönüyor. Aslında bu gidişat çifte bir iflas.
Arap isyanlarında ve Suriye iç savaşında uluslararası sistemin hâkimi olan Batılı güçlerin yaklaşımı insan hakları ve demokrasiyi Müslümanlar için layık görmedikleri şeklinde anlaşıldı.
Üstüne Batı'da popülizmin, göçmen ve yabancı düşmanlığının artışı ile "evrensel" değerlerin sadece Batılılar için geçerli olduğu kanısı oluştu. Bu liberal, yumuşak değerlerin iflasından sonra yeni bir aşamadayız.
Şimdi de güvenlik ve terörle mücadele gibi Batı'nın sert değerlerinin, çıkarlarının da müttefikleri için bile geçersiz olduğu kanaati güçleniyor.
Bu sadece Türkiye'nin sorunu değil. Türkiye'yi terörle mücadelede yalnız bırakan Batı dünyasının İslam dünyasına gönderdiği mesaj olumsuz: "Çıkarlar temelinde bile ilkeler üzerinde anlaşılamaz.
Kendime ayrı sana ayrı davranırım."
Türkiye'ye terörle mücadelede verilmeyen desteğin Batı değerlerinin ikinci iflasına işaret ettiğini düşünüyorum vesselam.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Sabah’a veda etmenin bu kadar zor olacağını biliyordum (20.05.2024)
- Yeni gelişmeler normalleşmenin seyrini nasıl etkiler? (17.05.2024)
- Değişim ama nasıl? (14.05.2024)
- Yeni Anayasa tartışması neden kaçınılmaz? (11.05.2024)
- CHP ve İyi Parti rol mü değiştiriyor? (10.05.2024)
- Kılıçdaroğlu mirası, Özel’in zorluğu (07.05.2024)
- Siyasette ‘yumuşama dönemi’ ne getirir? (04.05.2024)
- Yeni bir siyasi süreç (03.05.2024)
- İYİ Parti, Dervişoğlu ve üçüncü yol kaldı mı? (30.04.2024)
- Özel ve Kılıçdaroğlu’nun ‘siyaset’ kapışması (27.04.2024)