Kılıçdaroğlu protestolardan nasıl kurtulur?
Muhalefet ilk defa geçen yıl AK Parti'yi seçimlerle iktidardan alaşağı etme şansı elde etmişti. Medyadaki 7 Haziran "güzellemelerinden" anlaşılacağı üzere bu "fırsatın" harcanmasının da sorumlusu AK Parti ve lideri.
Temel argüman, başkanlık için çözüm sürecini bitirdiği ve HDP'nin düşüşünü sağladığı yönünde.
Halbuki mesele genelde Arap isyanlarının getirdiği kaosun yansımaları. Özelde ise 6 yıl süren Suriye krizinin Türkiye'nin iç ve dış politikasına taşıdığı sıkışma hali.
Sadece DAİŞ ve PKK terörünün getirdiği yük bile siyasetçinin alanını daraltmaya yetiyor.
İktidar için bu sıkışma, güvenliği öncelemek şeklinde tezahür etti. Ancak terörle mücadelede gösterilen kararlılık halktan geniş destek gördü.
Muhalefet partileri ise daha fazla zorlanıyor. HDP marjinalleşirken MHP bölünmenin eşiğine geldi.
CHP ise bugünlerde dar alanda siyaset yapmakta zorlanan ana muhalefet partisi görünümünde.
En son Fatih Camii'ndeki cenazede önüne bir "mermi" atılması protesto mahiyetini aşan bir noktaya geldi.
Kılıçdaroğlu'nun bu şekilde tehdit edilmesi yargı sürecini işletmeyi gerektiren bir durum.
Ancak sorun, Kılıçdaroğlu'nun Hükümet'i suçlamasıyla ve partisinin gençlik kolları üzerinde güvenliklerini kendilerinin sağlayacağını söylemesi ile yönetilecek gibi değil.
Sert söylemlerle parti bütünlüğünü korumaya çalışan Kılıçdaroğlu, kutuplaşmanın olumsuz yönleri ile yüzleşiyor.
Dokunulmazlıklar ve terörle mücadele konusunda kamuoyuna çelişen mesajlar vermek zorunda kalmasını açıklayamıyor.
Zira ne HDP yanında durabildi ne de terörle mücadeleye destek verdiğini anlatabildi.
Sorun aslında daha derinlerde. Hadi, ben de modaya uyarak bir 7 Haziran değinisi yapayım.
Şimdilerde ise hem makro hem de mikro politika alanlarında etkili bir muhalefet yürütemiyor.
Dokunulmazlıklarda da terörle mücadelede de AK Parti iktidarının peşinden savrulmak durumunda kalıyor.
Siyasetin, sorunları rasyonel bir dille değil de ağır ithamlar eşliğinde tartışması CHP'nin alanını daraltıyor.
AK Parti'nin 14 yıllık bir iktidar yükü varsa CHP'nin daha uzun süreli bir Kemalist iktidar yükü var.
Bu yükten kurtulmak için sert söylemlerin terk edilerek rasyonel politika tartışmasının güçlendirilmesi gerekir.
Sözgelimi Kılıçdaroğlu'nun başkanlık sistemini ABD modeliyle tartışabileceklerini söylemesi olumlu siyaset tarzı için bir başlangıç olabilir.
Gerçi; partililerinden ABD modelinde "federalizm" olduğu uyarısını da almadı değil.
Yine medyadan öğrendiğimize göre CHP, parlamenter sistem önerisine dayalı bir yeni anayasa önerisi hazırlığındaymış.
Bu öneri de sistem değişimi konusunu tartışmada AK Parti hegemonyasını kırmaya yönelik olumlu bir adım niteliğinde.
Protestolardan kurtulmanın yolu sert söylemlerin dar alanından çıkmakta...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Sabah’a veda etmenin bu kadar zor olacağını biliyordum (20.05.2024)
- Yeni gelişmeler normalleşmenin seyrini nasıl etkiler? (17.05.2024)
- Değişim ama nasıl? (14.05.2024)
- Yeni Anayasa tartışması neden kaçınılmaz? (11.05.2024)
- CHP ve İyi Parti rol mü değiştiriyor? (10.05.2024)
- Kılıçdaroğlu mirası, Özel’in zorluğu (07.05.2024)
- Siyasette ‘yumuşama dönemi’ ne getirir? (04.05.2024)
- Yeni bir siyasi süreç (03.05.2024)
- İYİ Parti, Dervişoğlu ve üçüncü yol kaldı mı? (30.04.2024)
- Özel ve Kılıçdaroğlu’nun ‘siyaset’ kapışması (27.04.2024)