BEKİR HAZAR

Yarım porsiyonlar

CEM Karaca bir dönem Bakırköy'de küçük bir mekanda her Cuma konser verirdi. Konser bittikten sonra müşteriler dağılır, rahmetli ağabeyim, ben ve mekan sahibi sabahlara kadar muhabbet ederdik. O sohbetler sayesinde dost olduk Cem'le. Bir gün "Şarkı isteğin var mı" diye sordu. "Islak ıslak" şarkısını istedim. Söyledi ama konser sonrası "Bu şarkı en büyük pişmanlığım" dedi. Şaşırdım.
"Neden" diyebildim. "O şarkıda "Ben feleğin tekerine çomak sokarım" diyordu. Allah'ın yarattığı alemde düzene çomak sokmayı söylemek büyük cüret ve hadsizlikti ona göre. O şarkıdan sonra annesinin vefat ettiğini anlattı. Ona göre bu bir ilahi cezaydı.
Cem, bugün solcu geçinenlerin de Amerikancı olduğunu anlatıyordu sık sık o sohbetlerde. Sömürüye, Batı emperyalizmine karşı yıllarca mücadele veren solcuların devşirildiğini söylüyordu.
Şimdi popüler solculuğun Batı hayranı ve Amerikancı olmaktan geçtiğini anlatıyordu.
Nokta atışı bir trespitti bu. Zira geçmişte solcuların tamamı Filistin yanlısıydı. Bugün aydın görünümlü solcu yazar-çizer tayfanıın sosyal medyadan İsrail güzellemesi yapıp, Türkiye'nin tavrını eleştirmesini Cem'in sözleriyle birleştirince bu devşirilme olayını daha iyi anlıyorum.
Yıllar önce Cem Karaca İzmir Fuarı'na gidiyor. Filistin standını da ziyaret ediyor.
Önüne uzatılan anı defterine "Egemen güçlere karşı yürütülen bütün bağımsızlık savaşlarının başarıya ulaşacağına inancım var.
Namuslu bir Türk aydını ve devrimcisi olarak kardeş Filistin halkına başarılar dilerim" yazıyor. Standdaki Flistinliler ondan kendi ülkeleri ve davalarına destek için bir şarkı istiyor. Böylece Filistin'e armağan olarak "Mutlaka Yavrum" şarkısı doğuyor. "Biz görmedik, sen göreceksin mutlaka yavrum yavrum" diye başlayan dizeler Cem'in sesinden Türkiye'de hit oluyor.
Cem Türkiye konserlerine çıkıyor. "Adiloş Bebe" adlı şarkısını da o konserlerde Filistin halkına ithaf ediyor hep. O şarkıda "Doğdun üç gün aç tuttuk/Üç gün meme vermedik sana/Adiloş bebem/ Hasta düşmesin diye/Töremiz böyledir/Saldır şimdi memeye/ Saldır da büyü/Adiloş bebem/ Bunlar engerekler ve çıyanlar/ Bunlar aşımıza ekmeğimize göz koyanlar/Tanı bunları tanı da büyü/Adiloş bebem" diyor. Şarkıyı her söyleyişinde engerekler olarak dün olduğu gibi bugün de onbinlerce çocuk ve bebeği öldüren İsrail'i düşünüyor. Çıyanlar ise İsrail engereğinin ardında soykırıma sınırsız destek veren Batı'nın semer vurulup eşeğe döndürülen devletleri. Almanya Dışişleri Bakanının önceki gün "İsral'in soykırım yaptığını gremedik şeklindeki açıklaması nasıl bir semer vurulduğunu gösteren en güzel örnek.
Cem'le yıllar önce yaptığımız "Devşirilmiş Amerikancı solcular" muhabbeti geliyor sık sık aklıma. Bugün o devşirme solcular sosyal medyada "İsrail vatanını koruyor" diyerek sınırsız destek veriyor. Bu aydın görünümlü devşirilmişler, hükümetin İsrail'e tepki göstermesine ve halkın Siyonist katliamlara öfkesine bile veryansın ediyor.
Kendilerinin aydınlıkta halkın karanlıkta olduğunu düşünecek kadar zavallı hale geliyorlar.
Cem Karaca'nın yıllar önce yazdığı "Yarım porsiyon aydınlık" adlı şarkısında bu sözde devşirilmiş aydınlara da bir çift sözü var. Bakın ne diyor yarım porsiyonlar için;
"Her zamanki köşenizde/Her zamanki barınızın/Önünüzde viski ve havuç/Ve bir eliniz çenenizde/Kaşınız hafifçe yukarıda/Bakışlarınız ne kadar bilgiç/Hiçbir şey üretemeden/ Sadece eleştirirsiniz/Sinemadan siz anlarsınız/Tiyatrodan, müzikten/Heykel, resim, edebiyat/Sorulmalı sizden/ Ekmeğin fiyatını bilmezsiniz/ Ama ekonomik politika/ Karılarınızı döverken siz/Ne kadar bilimselsiniz/Bu yaz yine güneydeydiniz/Bol rakı, güneş ve deniz/Her şey bir harikaydı/Ancak yerli halkı beğenmediniz" Tabii şarkı yazıldığı dönemde bu yarım porsiyonlar güneye Antalya taraflarına giderdi. Bodrum o zamanlar popüler değildi.
Şimdi Bodrum'dan rakı-balık sofralarından youtube'ı açıp, "Rakı vatanı sevmektir" noktasına bile geliyorlar. Bu tip solcu yarım porsiyonlardan Kemal Kılıçdaroğlu da çok çekmişti. Kameralar karşısında "CHP elitist bir parti diyorlar.
Elitlere saygım var, aydındır.
Ama bir elitistler var. Rakı sofralarında Türkiye'yi kurtarırlar. Bunlardan partiyi temizleyeceğim. Bunu herkes iyi bilsin. Bana çalışan adam lazım, rakı sofralarında konuşan adam değil" diye bağırıyordu.
Şimdi Kemal Bey tasfiye edildiği gibi, o yarım porsiyonlar da, Kemalist geçinmeyi devlete saldırmak olarak gören rakı sofrası elitistler de partiden uzaklaştırılıyor. 8 yıl önce Amerikan düşünce kuruluşu "Dindar CHP geliyor.
Fosilleşmiş Kemalistler CHP'den tasfiye edilecek" diye yazarak yeni Washngton merkezli projeyi duyuruyordu.
Bugün o rakı sofralarında yarım porsiyon aydınlar "Yahu bizim parti niye seccade, kıbleyi bulmak için pusula ve tesbih dağıtıyor? Niye desteklediğmiz Ekrem İmamoğlu kameralar karşısında Yasin okuyor. Niçin Kemalizm'e veryansın edenler Genel Başkan Yardımcısı yapılıyor? "Ben Atatürk demem.
Kendimi ait bulduğum ifade bu değil" diyenler niçin İstanbul gibi megakentin CHP il başkanı yapılıyor diye sormuyor. Çünkü kafalar dumanlı. Ve devşirilme operasyonu onları sadece Erdoğan ve devlete saldırıya kiltlemiş, saat gibi kurmuş durumda. Bu yüzden tasfiye edildiklerini bile göremiyorlar.
CHP'de tasfiyeler ve dönüştürülme tam hızıyla sürecek. İmamoğlu ve Mansur Yavaş'a bu rol düştü. Ancak aralarındaki "Başkan adaylığı" kavgası ikisinin de kenara itilmesne neden olabilr.
Önceki gün "Amerika'da İsrail lobilerinde konferanslardan çıkmayan CHP'li beyaz Türkler arasından yeni yeni liderler arıyor ve hazırlıyorlar" diyen Amerikalı aradı. "Haydi seni sınavdan geçireyim.
Türkiye'yi yakından ilgilendiren olayı gördün mü?" dedi.
Anlayamamıştım. Sessiz kaldığımı görünce "Bak Amerika'da yaşayan Türk vatandaşı Daren Acemoğlu'na Nobel ödülü verildi. Onu bir el hazırlıyor. CHP iktidarının Maliye Bakanı adayı.
Kemla derviş gibi şimdiden parlatıyorlar" dedi. Bir zamanlar yarım porsiyon aydınlardan birinin "Keşke Daron Acemoğlu Cumhurbaşkanı olsa" diye güzelleme yaptığını hatırlattım.
"Yok başkan olamaz, Ermeni asıllı Türkiye ve Amerikan vatandaşını başkan yapmazlar.
Ancak Washington'da parlatılacak solcu Beyaz Türk enflasyonu var." dedi. Aklıma Demet Tuncer'in sözleri geldi. Yüzde yüz burs kazanıp Amerika'da okurken CIA ajanı profesör ona "Seni bizim teşkilata alalım. Türkiye'de devlet kademelerinde parlatarak üst düzey yönetenlerden biri yapabiliriz" vaadinde bulunuyordu. Tabii "Ülkemi satmam" diyerek reddetmiş Demet. Ancak Amerikalılarda kullanışlı eleman çok. Gönüllü de epey fazla. Onları bulup sahaya sürerler. Nasılsa bu topraklarda bu projelere balıklama atlayıp onları parlatacak yarım porsiyon solcu aydın sayısı da fazla.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.