YİNON bir gazeteciydi.
Bir yolunu bulup Dış İşleri Bakanlığı'nda işe girdi. Oturdu bir plan yazdı. Birilerinin çok hoşuna gitti bu. Tam istedikleri gibiydi. Yinon o planı şöyle açıklıyordu; "İsrail ilelebet ayakta kalabilmesi için, bölgesel bir imparatorluk olmak yani Büyük İsrail'i kurmak zorundadır. Bunun tek yolu vardır. Civarımızdaki bütün devletlerin bölünerek küçük devletlere dönüşmesi Büyük İsrail'in kuruluşunu getirecektir." Osmanlı'yı da böyle küçük devletlere bölerek parçalara ayırıp, İsrail'i kurmamışlar mıydı zaten.
Şimdi daha büyüğü için o coğrafyayı biraz daha parçalara ayırmak gerekiyordu.
İşte bugün bölgemizde yaşadığımız tüm krizlere, savaşlara ve içeride yaşadığımız tüm gerilimlere bu açıdan bakmazsak neler olduğunu hiç anlayamayız. Bizi MOSSAD merkezli bir internet sitesinden yayınladıkları provokatif haberlerle dolduruşa getirirler, bizi bize kırdırmak için ellerinden geleni yaparlar.
Alakasız gibi görünen olaylarda bile istihbarat örgütleri kırılma noktalarımızı bilerek damarımıza basar. İçimizde zaten sazan çok. Üstelik yaşanan her olayı hükümete bağlayan, şimşek çaktı diye devleti suçlayanlar bile var aramızda. Sosyal medyada bu örnekleri bir çığ gibi görüyoruz.
Narin'in öldürülmesinden sonra MOSSAD merkezli internet sitelerinde yayınlanan haberlere atlayan çok oldu.
Narin'in ağabeyinin HDP mitinglerindeki zafer işaretleri görüntüleri sosyal medyasında duruyordu. Narin olayını bile MOSSAD operasyonuyla Cumhur ittifakını destekleyen parti üzerinden istismara kalktılar. Çünkü bu sazanları kullanmasını çok iyi bilen bir İsrail istihbaratı vardı. Adamlar işini yapıyordu. Filistin'i desteklememiz onları çılgına çevirmişti.
Halbuki yakın geçmişte Türkiye'de amatör tiyatrocuların Sincan'da oynadıkları Kudüs gecesi oyunu yüzünden bile o ilçemizde tanklar yürütülüyor, darbeler yapılıyordu. Bu kadar kısa sürede bambaşka bir Türkiye haline gelen ülkede tabii ki sazanlar bulmak zorundaydılar. Muhalefette kaynıyordu zaten.
Yinon planı çerçevesinde bugün İsrail hergün Suriye'yi bombalıyor, Lübnan'ı vuruyor, Ürdün ile gerginlik çıkarıyor.
PKK'ya sınırsız destek vererek bölünmüş Türkiye hayalleri kuruyor. Amerika'da İsrail lobisinin oluşturduğu paralel devlet sayesinde istediklerini başkan, istediklerini Genelkurmay başkanı, senatör, bürokrat, CIA Başkanı, elçi atıyorlar. Tel Aviv'den onay almadan, İsrail'in çıkarlarını nasıl koruyacağına dair yeminler etmeden kimse göreve seçilemiyor.
O Büyük İsrail'in kurulması için kukla ve köleye dönen zavallı ABD ise, dünyanın en süper ahmağı olarak, Tel Aviv aşkına PKK'ya binlerce TIR silah gönderiyor. Terör örgütünün siyasi kanadını muhalefet ile aynı masaya oturtuyor.Proje üzerine proje üretiyor. Demirel Başbakanken onunla birlikte ABD'ye giden ve Başkan BUSH ile buluşan bir milletvekili vardı. Ondan dinledik. "Hayatta olduğum sürece bunları yazmayın, anlatmayın" dedi. Ancak şimdi vefat etti. Adı Lütfü Akdoğan'dı. Baskan Bush o görüşmede Demirel'in önüne bir harita koyuyor. Güneydoğu Anadolu haritası. Tek tek bütün şehirlerdeki Kürt nüfusunu sıralayıp "Sizin burada ne işiniz var" diyor Türkiye Başbakan'ın yüzüne hem de. Bizimkinin gıkı çıkmıyor. Kaç defa Darbe yaptılar o Demirel'e. Nasıl gıkı çıksın.
Madem darbe dedik devam edelim. 12 Eylül darbesinin yıldönümüydü önceki gün. Darbe başarıyla gerçekleştiğinde ABD Başkanının kulağına eğilen kişi "Müjde bizim çocuklar başardı" diye duyuruyordu. Darbenin 9 ay öncesine gittiğimizde 10 Ocak 1980'de Ankara'ya bir misafir geliyordu. ABD Dışişleri Bakan yardımcısı Warren Christoper'di ziyaretçi.
"Dünyada Rus tehlikesi artıyor.
Size ambargo uyguladığımız için kapattığınız Amerikan üslerini açın. Rus tehdidi altında olan Yunanistan'ın da NATO üyesi olmasını onaylayın diye ültimatom veriyordu. Warren istediğini alamayınca bu defa 5 Nisan 1980'de tanıdık bir ismi Ankara'ya gönderiyorlardı.
O kişi o dönem ABD Dış İlişkiler komitesi başkanı Joe Biden'dan başkası değildi. Şu an ABD Başkanı olan Joe Biden de o ziyarette Aynı istekleri tekrarlıyor, Türkiye'yi tehdit ediyordu. Olumlu sonuç alamayınca Joe Biden son görüşmeyi Genelkurmay Başkanı Kenan Evren ile yapıyor. Ardından askeri yönetim geliyor.
12 Eylül darbesinin hemen ertesinde ilginç gelişmeler oldu. Darbeden tam 1 ay 18 gün sonra yapılan açıklama ile Yunanistan'ın NATO'ya dönebileceği ilan edildi.
Darbeden tam 2.5 ay sonra da İncirlik dahil 21 üs ve tesis ABD hizmetine tekrar giriverdi.
İlk icraatlar bunlardı Günümüze baktığımızda değişen bir şey var mı? Yok. Bugün de ABD Rusları en büyük tehlikelerden biri olarak görüyor ve Ukrayna'yı kırdırarak zayıflatmaya çalışıyor.
Böyle bir ortamda Türkiye, Rusya ve Çin öncülüğünde kullanılan BRİCS'e girmek için başvuruyor. BRİCS üyelerinin ana gündem maddesi "Aramızda ticarette 1 dolar bile kullanmayalım. Ortak para birimi geliştirip onu kullanalım" konusu. Dolar imparatorluğuna büyük darbe olacak bir girişim bu. Sadece BRİCS'e Ortadoğu ve Afrika'dan katılan ülkelerin ticaret hacmi 2.5 trilyon dolar.
Sadece BRİCS'e giren ilk 5 ülke, dünya yüzölçümünün dörtte biri, dünya nüfusunun % 42'si ve küresel ekonominin % 25'inden fazlası anlamına geliyorlar. BRİCS ülkelerinin ekonomik anlamda toplam büyüklüğü 28.5 trilyon dolar. Şimdi bunların dolar yerine BRİCS banknotu kullanmasının nelere yol açacağını da siz tahin edin. ABD'de kameralar önünde "Türkiye'nin BRİCS kararlarına saygı duyarız, müttefiklik açısından bir sorun yok" diyorlar. Ancak emin olun kapalı kapılar ardında tırnaklarını yiyor, öfkeden deliye dönüyorlar.
PKK'ya daha çok koşuyorlar, Yunan adalarına üsler kuruyorlar, Güney Kıbrıs Rum kesimine silah ambargosunu kaldırıyorlar. Önceki gün Rumlarla savunma anlaşmaları yaparak akıllarınca sopa gösteriyorlar. Ülkemizde sosyal medya üzerinden kullanışlı ve gönüllü gerilim elemanları sazanları yalan haberlerle devlete saldırtarak devreye sokuyorlar. O sazanların bir tek "ABD'nin askerleriyiz" demediği kalıyor. Şuna inanın;
Bugün iktidarda muhalefet olsaydı biz şu anda Ukrayna'nın yanında Ruslarla savaştaydık.
FETÖcü elemanlara Rus uağı düşürterek bizi savaşa sokmak istediler Ruslarla. Şimdi BRİCS'e giriyoruz. Yankilerin aklını alıyoruz. Kolay mı? Tüm sazanlar göreve!..