Öküzler ve eşekler
ABD eski Başkanı Trump yeniden seçilmek için yürüttüğü kampanya konuşmalarında "3.
Dünya Savaşı çok yakın. 2.
Dünya Savaşı'ndan bu yana hiç bu kadar yakın olmamıştık" dedi.
Trump'ı ulusalcı askerler ve küresel sermayeye savaş açan derin devlet destekliyor malum. Savaşlardan beslenen küreselciler ise deli gibi Biden'ın varisi Kamala Harris'in kazanması için kendini yırtıyor.
Savaş demek, silah şirketlerinin, enerji devlerinin, bankaların servet anlamında öküz gibi şişmesi anlamına geliyor. Küreselcilerin kaos ve savaş planları peşinde koşan, semer takılmış eşeğe dönen Demokratlar, hiç düşünmeden savaşları körükleyen projelerin adeta yularlı bineği oluyor. Zaten Demokratların simgesinin eşek olması da bana anlamsız gelmiyor.
Biden'ın yarıştan çekilmesiyle birlikte yerine Demokratların adayı olarak öne sürülen Kamala Harris'in bir ay gibi kısa bir sürede 600 milyon dolarlık bağış toplamaya ulaşması aslında bize çok sayıda ipuçları veriyor. Bu bağışlar savaş çığlıkları atan küresel sermayeden yağıyor. Gazze'de güya barış için çırpınıyor gözüken Biden-Kamala yönetiminin bugüne kadar, kriz başladığı günden itibaren İsrail'e 50 bin ton bomba gönderdiği ortaya çıktı. Bunlar, ikiyüzlüdür, çocuklar ölüyor diye herkesin önünde ağlarlar, herkes uyurken çocukların öldürülmesi için 50 bin ton bomba gönderirler. Çünkü onların özgürlükleri yoktur. Kimi tasmalıdır, kimi de üzerindeki semerle hazır olda bekler. Bu zavallıların sahipleri olan küresel sermayenin bir numaralı ismi, dünyanın en zengin hanedanının başındaki isim bakın ne diyor; "Bir ülkenin parasının kontrolünü bize bırakın, yasaları kimin yaptığı umurumda olmaz"... Şu anda hem ABD hem de İngiltere'de parayı basanlar, yani kontrol edenler şu anda İsrail'in de kurucusu olan bu hanedan. Köle olan ABD, İngiltere başkanlarının sahibi olduklarını o kadar açıktan pervasızca anlatıyorlar ki, kuklaların yapabileceği hiçbir şey yok adeta.
Bakın daha neler diyor o hanedanın en tepesindeki; "Ben üzerinde güneş batmayan imparatorluğu yönetmek için İngiltere tahtına hangi kuklanın geçirildiğine aldırmam.
İngiltere'nin para arzını kontrol eden adam Britanya imparatorluğunu da kontrol eder. Ve ben İngiliz para arzını kontrol ediyorum." Tabii ki ABD Merkez Bankası'nın sahibi olan ve para arzını kontrol eden bu hanedan ne derse o olacak. Adın ister Biden, ister Kamala olsun, "Gönder lan 50 bin ton bombayı benim kurduğum İsrail'e" dediği anda semer vurulmuş eşekler yola çıkacak. Bundan kaçışları yok.
ABD Hassas Poitikalar Merkezi başkanı ilginç bir konuşma yaptı.
"Gelecekteki başkanlarımız kim olursa olsun Beyaz Saray'da dünya finans merkezi Wall Street'in borçlu bir dostu olacaktır." Parayla satın alınmış ve borç verilerek adına Beyaz Saray denilen ancak bir zindan haline getirilen bir binadan yönetiliyor. 1. Dünya Savaşı'nın seyri bile bu servet sahiplerinin emirleri gereği Filistin'de İsrail devleti kurulması aşkına değişti.
Versay'da Siyonit Delegasyonu'nun bir üyesi olan milyarder Benjamin Freidman o dönemi anlatırken bakın ne diyordu; "1. Dünya Savaşı'nın 2. yılına gelindiğinde Almanya ve Osmanlı ittifakı savaşı kazanmak üzereydi ve İngiltere ile Fransa'ya barış anlaşması önermişlerdi. Ancak Alman Siyonist gruplar, İngiltere'nin desteğiyle Filistin'de bir devlet kurmak için fırsat yakalamışlardı.
İngiltere'den İsrail'i kurma sözünü ABD'yi savaşa sokma karşılığında aldılar." Nitekim 1. Dünya Savaşı'nın ilk günlerinde Siyonistler elllerindeki medya gücüyle tüm Amerikan halkını Almancı yapmıştı.
Üstelik paraya ihtiyacı olan İngiltere ve Fransa'ya Siyonist bankalar zırnık vermiyordu. Ancak Freidman'ın dediği gibi İngiltere'den İsrail'i kurma sözü alınca o medya birden tornistan yaptı. Savaşın son dönemlerinde çılgınlar gibi para yağdırdıkları İngiltere ve Fransa'ya destek olup, öpüp kokladıkları Almanları cani ilan ediverdiler.
"Almanlar ve müttefikleri bebekleri kesiyor" diye yalan manşetler atıp, o gazetelerle başkan Wilson'un karşısına çıktılar. Kısa süre sonra paranın firavunları aşkına Başkan Wilson Almanlara savaş ilan edince her şey değişti. 1991'de David Rockfeller Bilderberg toplantısında bir konuşma yapıyor ve "Büyük bir küresel dönüşümün eşiğindeyiz.
Bütün ihtiyacımız BÜYÜK BİR KRİZ çıkması. Ülkeler böylelikle yeni dünya düzenini kabul edecektir." Dünyanın en zengin iki işadamından biri olan ve Siyonizm'in para babası kabul edilen Rockfeller, yeni dünya düzenini kurmak için krize ihtiyaç olduğunu söylerken kibar davranıyordu. Aslında söylemek istediği "savaş çıkarmak"tı. Böylece bankalarına, şirketlerine para yağacak yeni bir sistem kurulacaktı.
Bugün yaşadığımız tüm kaoslar, savaşlar ve krizlerin ardında bu insanı böcek bile görmeyen, parayı tanrılaştıran zihniyet var.
Ukrayna-Rusya savaşının daha da büyümesi için Ukrayna'ya gaz verdiler. Ukrayna'nın Yahudi başkanı askerlerini o gazla ilk kez Rus topraklarına sokarak aptalca meydan okudu. Ardından Ruslar ilk kez Ukrayna topraklarının yarısını bir günde vurarak yerle bir etti.
Amerikan tanklarının üçte ikisi imha edildi, binlerce askeri öldürüldü ve savaşın Polonya üzerinden tüm Avrupa'ya sıçrama ihtimali tavan yaptı. İsrail de sadece Gazze'de katliam yapmıyor, Suriye'den İran'a, Lübnan'a Yemen'e kadar önüne geleni bombalayarak savaşı tüm bölgeye yaymaya çalışıyor.
Yeni dünya düzeninin kontrolünü elinde tutmak ve kasalarını daha da şişirmek isteyen küreselciler avuç ovuşturuyor. İnsan kanı üzerinden yeni dünya düzeninin kontrolü savaşları zirveye çıkıyor. Kim ne yaparsa yapsın, kim paraya secde edip, çocukları bebekleri ona kurban etmeye çalışırsa çalışsın, zalimlerin tüm hevesleri ve projeleri ellerinde patlayacak. Paraya tapanların kurduğu tuzaklar başlarına bela olacak, hepsini vuracak. Ne ABD, Almanya, İngiltere, Fransa gibi katliam ortakları gün yüzü görecek, ne de İsrail diye bir devlet kalacak. Son günlerde İsrailli askeri uzmanların bile "Böyle giderse yok olacağız" sözleri boşuna değil.
Son yıllarda savunma sanayiine büyük yatırımlar yapan ve yüzde 80 milli üretim kapasitesine kavuşan Türkiye'yi en güzel önceki gün konuşan Trump anlatıyor. Trump diyor ki; "Ben Başkanken Türkiye- Suriye sınırındaki 5 bin Amerikan askerine çekilme emri verdim. Bir generalimizi arayarak, bir tarafta 400 bin, diğer tarafta 300 bin kişilik bir ordu varken aradaki 5 bin asker iyi bir işlev görebilir mi diye sordum. İyi olmayacak efendim dediler. Onları derhal çekmelerini söyledim"... Şimdi asker gücümüze bir de teknoloji harikası dron sürüleri SİHA'lar ve devasa füzeler, uçaklar, silahlar her gün bir yenisiyle ekleniyor. Evet bir gün buralardan da tamamen çekilecekler ve bölge hızla savunma sanayiinde gücüne güç katan Türkiye'ye kalacak. Esad'ın bile "Türkiye ile görüşmelerimizde Türk askeri çekilmeli diye bir şartımız yok" diyerek bu noktaya gelmesi tesadüf değil. Öküz gibi servet şişirenlere ve onların semer taktığı ABD eşeğine uşak olan PKK, FETÖ gibi zavallı kullanışlı elemanlar tamamen çöp olacaklar. Kabuğuna çekilmek zorunda kalacak ABD aşkına cehennemi seçtiklerini anlayacaklar.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Yumruklar konuşuyor (21.11.2024)
- Musk savaşı başladı (18.11.2024)
- "Trump; "Ben deliyim" (16.11.2024)
- İyiler de kazanır ama... (14.11.2024)
- Ödleri neden patlıyor? (11.11.2024)
- “Türkiye Günleri” yolda (09.11.2024)
- Trump namlunun ucunda (07.11.2024)
- Amerikan "ot"ları (04.11.2024)
- Güneysu (01.11.2024)
- Deli danalar-papağanlar (30.10.2024)