ÜNLÜ Alman gazeteci Udo Ulfkotte, "Satılmış gazeteciler" adlı kitabında ABD istihbaratı CIA'nın örümcek ağı sistemiyle satın aldığı gazetecileri deşifre etti.
Onunla aHABER'de Yazboz'da röportaj yaptık.
Alman gazetesinde yöneticilik yaparken yaşadıklarını anlattı.
"Alman istihbaratı BND ile toplantılar yapıyorduk. O toplantılara CIA başkanlık ediyordu.
Çok sayıda Alman gazeteci Alman istihbaratına çalışır.
Ancak esas bağlı oldukları yer CIA'dır.
Çünkü BND, CIA'nın kontrolündedir" demişti. O röportajda "Türkiye'de de BND ve CIA'ya çalışan çok sayıda gazeteci var. Ben de sistem içinde olduğum için o Türk gazetecilerin ismini biliyorum" diyerek de bombayı patlatmıştı... Udo Ulfkotte ile telefonla yine görüştük.
"CIA'ya çalışan Türk gazetecilerin listesini verebilir misin?" dedik.
Udo büyük endişeler yaşıyordu. Ev yerine otellerde yatıp kalkıyordu.
Öldürülme korkusu vardı.
Buna rağmen yakında bize röportajla CIA'ya çalışan Türkler'in isimlerini deşifre edeceğini söyledi. Biz heyecanla haber beklerken kaldığı otelde birkaç hafta sonra öldürüldü. Alman istihbaratı bile CIA'nın kontrolündeyse bizim MİT'in durumu neydi? Eski Dışişleri Bakanlarımız'dan İhsan Sabri Çağlayangil, "1973 yılına kadar MİT'in maaşlarını CIA ödüyordu" diyor.
Uğur Mumcu "CIA ve MİT" adlı kitabında "İki tanık; Dışişleri eski Bakanlarından İhsan Sabri Çağlayangil ve MİT İstihbarat eski Başkan Yardımcısı Savaşman, CIA ile MİT'in iç içe olduğunu açıklıyorlar.
Yalanlamak isteyen var mı?..." diye soruyor.
Kimse yalanlamıyor.
Cüneyt Arcayürek, "Derin Devlet" kitabında ilginç bir olayı anlatıyor. Menderes bile dedikodular üzerine bir müsteşarını araştırmak üzere görevlendiriyor.
Müsteşar araştırmasını yapıp geldiğinde sonucu açıklıyor; "İstanbul'da istihbaratımıza ait bir okul, servisin İstanbul örgütü ve Yeşilköy'deki 'soruşturma teşkilatı' tümüyle Amerikalılar'ın emrinde. Amerikalılar 'doğrudan' para veriyorlar.
Karşılığında 'iş' istiyorlar.' Milli istihbarat, sadece CIA'dan değil, öteki yabancı gizli servislerden de 'para' alıyor." Bülent Ecevit de Başbakan olduğu dönemde Özel Harp Dairesi'nin varlığından habersiz olduğunu söylüyordu.
Daha da acı olan tarafı ise "Maaşlarının ABD tarafından ödendiğini, benden örtülü ödeneğin neredeyse tamamının, genel kurmay başkanı tarafından istendiğinde öğrenebildim" diyordu.
FETÖ terör örgütü liderinin 45 yıl sağ kolu olarak görev yapan Latif Erdoğan "Şeytan'ın Gülen Yüzü" adlı bir kitap yazıyor ve "Gülen'i 16 yaşında MİT eğitti, maaşını CIA ödedi.
1950 yıllarındaki MİT, CIA demektir. O zamanlar maaşlar CIA tarafından ödenmiştir.
Gülen, İzmir'de cemaatini kurdu.
CIA'yla yakın temasa geçti. Ordu, sıkı yönetim zamanında bile CIA'nın isteğiyle Gülen'in üzerine gitmiyor. Hatta önü açılıyor" diyordu.
Bir MİT müsteşarımız da TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu Başkanvekili'ne "Ben MİT Müsteşarlığı yapmadım, CIA'nın şube müdürlüğünü yaptım. Bir CIA yetkilisi gelse, beni Sinop'a götür dese onu oraya götürmekle memurum" şeklinde savunma yapıyordu.
Nerelerden nerelere geldik. Türkiye Savunma Sanayii'nde olduğu gibi istihbaratımız da birçok badireyi atlatarak son 20 yılda muazzam atılımlarla millileşti. Sadece kendi insanını fişleme ve CIA-MOSSAD'a sunma göreve yapan MİT, artık dışarıda at koşturuyor, Balkanlar'dan Kafkaslar'a, Ortadoğu'dan Asya'ya Afrika'ya kadar küresel çapta müthiş operasyonlara imza atıyor. PKK'yı CIA yönetiyor, MOSSAD eğitip kullanıyor. Genelkurmay İstihbarat eski Başkanı İsmail Hakkı Pekin Güneydoğu'da görev yaparken yaşadığı bir olayı anlatıyordu. İran Suriye'deki Hizbullah'a Türkiye üzerinden geçen bir trenin iki vagonuyla gizlice silah gönderiyor.
Türkiye sınırları içinde PKK, MOSSAD adına o trene saldırıp sadece o iki vagonu hedef alıp bombalıyor. MOSSAD PKK'yı kullanırsa Türkiye de tabii ki HAMAS'ı destekleyecek. Türkiye'deki aklı evveller bu denklemi anlamayacak derecede zevzek takılıp "HAMAS terör örgütü" diyebiliyor.
Fransa sürekli Ermeniler'i ve PKK'yı destekleyip silah ve para yağdırırken, Türk İstihbaratı Afrika'da cevap veriyor. Fransızlar'ın her yerden kovulması tesadüf mü sanıyorsunuz? Paris'e 17 bin kilometre uzaktaki Fransız sömürgesi küçücük Yeni Kaledonya'da bile Azerbaycan-Türkiye istihbaratının ortak operasyonuyla başlayan bağımsızlık olayları Paris'e tokat gibi cevaptır.
Fransız gizli servisinin "Kaledonya olaylarının arkasında Türk istihbaratları var" açıklaması da boşuna mı?
MOSSAD elemanlarının Türkiye'de peş peşe yakalanıp paketlenmesi, İsrail'e tarihinin en büyük darbelerinin indirilmesinden tutun PKK lider kadrosunun dünyanın her yerinde etkisiz hale getirilmesine kadar tamamı istihbaratta muazzam örtülü bir devrimdir. Türk istihbaratı artık CIAMOSSAD adına kendi insanına değil, ülkemiz üzerinde emelleri olanlara karşı sınır ötesinde darbeler vuruyor. Çünkü artık maaşları biz ödüyoruz, şükürler olsun. O yüzden CIA son 10 yıldır ilanla 75 bin dolara "Türkçe bilen eleman" arıyor açık açık!