ADAMLAR oturdular rapor yazdılar bir hafta önce.
"Türkiye'nin ayak izleri...
Türkler geliyor" diye başladılar. Orta Doğu'dan girdiler, Balkanlara ve Kafkaslara geçtiler, Afrika'yı nasıl istila ettiğimize kadar gittiler.
Ekonomik hamlelerden tutun, eğitim kurumlarına, 152 ülkede 750 milyon kişiye ulaşan dizilerimizle dünyanın dört kritik bölgesinde oluşturduğumuz "Yumuşak gücümüz"ün üzerine Savunma Sanayii'ndeki etkinliğimizle "Yelpazenin sert güç ucunda" da ağırlık koyduğumuzu yazdılar.
"Türkiye, son 20 yılda kültürel ihracat ve teknolojik ilerlemelerin birleşimi, diplomatik hüner, ekonomik genişleme ve güçlü askeri yeteneklerden oluşan açık hedefleri olan bir ülkenin resmini çiziyor. Bu dört bölgede önemli bir oyuncu olarak ortaya çıktı. Türkleri güçlü ve güvenilir ortak görüyorlar" diye bağırdılar satırlarda.
"Türkiye bu açılardan stratejik çıkarlarımız için HAYATİ öneme sahip" diye muhataplarına ikazda bulundular.
İnsansız hava araçlarımızı öve öve bitiremeyip, bu gücü çok sayıda ülke ile ilişkilerde nasıl başarıyla kullandığımızı örneklerle hatırlattılar. TİKA ve benzeri kurumlarla tüm dünyada nasıl güçlü bir ağ kurduğumuza, nasıl BÖLGESEL GÜÇ olduğumuza dikkat çektiler.
Adamların ağzından bal damlıyordu. Küresel ekonomiye THY'nin oluşturduğu muazzam ağ ile nasıl damga vurduğumuzu ve bunu nasıl yumuşak güce evirdiğimizi yazarken bir tek altın harfler kullanmaya utandılar.
Moskova'nın bölgede azalan gücünden istifade ederek etki alanımızı nasıl genişlettiğimizi hayranlık cümleleriyle rapora döktüler.
Adamlar çatışma bölgesinde yer alan Türkiye'nin bunu nasıl fırsata çevirdiğini anlatırken "Bölgeye yönelik daha iddialı bir politika izleyen Türkiye, yalnızca Rusya ile olan çok yönlü ilişkisini yönetmekle kalmadı, aynı zamanda çeşitli devletlerin yer aldığı karmaşık bir jeopolitik ortamda da yol almak zorunda kaldı. Ankara bunu büyük ölçüde herhangi bir büyük çatışmaya bulaşmadan yapmayı başardı" diye yazdılar.
Irak'la yaptığımız İpekyolu için alternatif "Orta Koridor" projesinden girdiler, boru hatlarıyla enerji piyasalarında nasıl güç olduğumuza kadar uzandılar. "Orta koridor" projesiyle Çin'den Avrupa'ya uzanan karayolunu 3 bin km kısaltacağımızı, güzergah boyunca diğer ülkelerle ticaret imkanlarımızı nasıl çeşitlendireceğimizi bile anlatmayı ihtiyaç hissettiler.
Adamlar sadece bunlarla yetinmedi.
Yazmakta kendilerini durduramıyorlardı.
Birçok bölgede yollar, havaalanları, limanlar, demiryolları inşa edip nasıl işlettiğimizi, mazlumların yardımına nasıl koşarak gönülleri fethettiğimizi örnekleriyle rapora eklediler. "Son yıllarda Türkiye'nin diplomaside, ekonomik nüfuzda, askeri teknolojide ve kültürel çekimde kaydettiği önemli ilerlemeler, daha yakından incelenmeyi hak eden bir tablo çiziyor." diyerek raporu gönderdikleri merkezi uyardılar.
Yurtdışından gelen yabancı öğrencileri eğiterek birçok ülkenin geleceğinde "Yumuşak güc"e nasıl yatırım yaptığımızı övgüler dizerek satırlara döktüler.
Daha da ileri giderek şu cümleleri rapora eklediler; "Türkiye'nin Orta Doğu ve Kuzey Afrika ile Körfez'deki yükselişi yadsınamaz.
Kültürel etkisi, insani çabaları ve genişleyen ekonomik bağları bölgesel manzarayı yeniden şekillendiriyor." Birçok ülkede ABD ve Avrupa'nın yerini aldığımızı öne sürdüler.
Raporu okurken adamların hızına yetişemiyorduk. Arap ülkeleri ile 2005'te 9 milyar dolar olan ticaret hacmimizin 2022'de nasıl 46 milyar dolara fırladığını, Afrika'da ise Cezayir ve Mısır'ın nasıl en önemli ticaret ortaklarımız arasına geldiğini rapora döktüler.
Cezayir'de Fransızları geri plana ittiğimizi, kıtada Çin ile yarıştığımızı ilan ettiler.
"Yahu Türkler sadece Mısır'a THY ile haftada 50 sefer düzenliyor" diyerek şaşkınlıklarını ifade ettiler. Uyguladığımız başarılı strateji ile körfez ülkelerinden milyar dolarca nasıl bize aktığını, Afrika'daki elçilik patlamamızı bile kağıda döküp, nasıl ekonomik ve askeri anlaşmalarla birçok ülkeyi Ankara'ya bağladığımızı dahi es geçmediler.
Afrika'da "Sömürgeci" değil nasıl "Güvenilir bir müttefike" dönüştüğümüzü, kıtadaki elitler ve halklar arasında nasıl muazzam bir yankı bulduğumuzu dahi uzun uzun anlattılar. Ve "Ya Türklerle ortak olacağız ya da rakip. İşbirliği en akıllıca olanı" diye uyardılar. Adamlar sağ olsun ama Türk Cumhuriyetleri'ndeki, Orta Asya'daki gücümüzü ve nüfuzumuzu atlamışlardı.
Türkiye'nin dışarıda bu muazzam yatırım ve hamlelerinin kısa bir gelecekte müthiş meyveler vereceğini ve eğer içeride oyuna gelmezsek uçacağımızı bu sütunlarda ben de yıllardır yazıyorum.
Yukarıdaki raporun tamamından fazlasını sizlerle hep paylaştım. Bana mesaj atıp dalga geçen, söven, hayal dünyasında yaşadığımı öne süren eziklere dönüp bakmadım bile. Ha bu arada yukarıdaki raporu Avrupa Birliği, görev verdiği uzmanlara yazdırdı. Adamlar Avrupa'dan öyle yazıyor, bizdeki Avrupa hayranı ezikler kabullenemiyor. Ne yapalım? İdare edeceğiz onları.