1 tonluk yuh
BAŞKAN
Johnson ve Nixon, domino teorisi olarak adlandırılan ve "Bir ülke komünizme yenilirse etrafındaki diğer ülkelerin de yenileceği" fikrine sahipti. Vietnam'daki iç savaş sırasında bir diktatörü desteklemek üzere yaklaşık 3 milyon Amerikalıyı bu ülkeye gönderdiler.
Başarısızlıkla teorinin yanlış olduğu ortaya çıktı. Üç milyon kadar Vietnamlının yanı sıra 58 bin Amerikan askeri öldürüldü. Savaşı Kamboçya'ya kadar genişlettiler. Yüz binlerce kişinin ölümüne neden olan bir dizi bombardıman gerçekleştirdiler.
Sonrasında, soykırım politikalarıyla iki milyon Kamboçyalının ölümüne neden olan diktatör Pol Pot'u iktidara getirdiler.
Sonuçta, muazzam kayıplara ve maliyetlere rağmen, ABD, en başta hiç başlatılmaması gereken bir savaşı kaybetti. Bu süreçte, ABD hükümetinin dünyadaki ve kendi vatandaşları arasındaki güvenilirliği ciddi şekilde zarar gördü.
Başkan George W.
Bush Jr. yaklaşık iki milyon Amerikan askerini ve sekiz trilyon dolardan fazla parayı "Terörizme karşı küresel mücadele' ve Afganistan ile Irak'taki felaket savaşlarına gönderdi.
Bu son savaş da düpedüz yalanlar üzerine inşa edilmişti. Kazanan hep silah üreten şirketler oldu.
Karlarını katlayarak zirveye çıkardılar.
Bu cümlelerin tamamı Amerika'da geçmişte başkanlığa da aday olan ve şu anda senatör olarak görev yapan Bernie Sanders'e ait. Sanders Brooklyn, New York'ta Eli Sanders ve Dorothy Glassberg çiftinin çocuğu olarak doğdu. Polonya göçmeni Yahudi kökenli babasının ailesi Holokost'ta öldürüldü. Annesi de New York'ta Yahudi bir aileden doğmuştur. Şimdi aynı hatanın ve soykırımın Gazze'de yapıldığını ve İsrail'in katliamlarına destek verilerek ortak olunduğunu belirten Sanders, ABD dış politikasında bir sakatlık olduğunu ve mutlaka devrim yapılarak değişikliğe gidilmesini savunuyor.
"Bizi elitler yönetiyor" diyor. Yıllardır burada yazıyoruz. "Amerikan dış politikası İsrail tarafından esir alınmıştır.
Washington Tel Aviv'in köleye dönüştürdüğü dünyanın en süper ahmak ülkesi haline getirilmiştir." diye. Tüm başkanlar, bürokratlar, senatörler, kongre üyelerinin büyük çoğunluğu lobilerde, "İsrail'e nasıl hizmet edecekleri" konusunda yeminler ederek aday olabiliyor.
Ülkelere atanacak elçiler bile senato dış ilişkiler komisyonunda "İsrail'in çıkarlarını nasıl koruyacağına" dair and içerek, projelerini anlatarak onay alabiliyor.
Çünkü ABD perde arkasında bankalarıyla, silah sanayii ve petrol şirketlerinin patronlarıyla esir alınmış zavallı bir ülkedir. Bu köleliğe sahiplik yapan şirketler İsrail'in kurucuları ve bu amaca hizmet edecek yeni şirketler doğuran küresel sermaye gücüdür.
Senatör Sanders "ABD, İsrail Başbakanı Netanyahu'ya sivilleri bombalamayı bırakması için yalvarırken, aynı zamanda şehirleri yerle bir edecek binlerce bomba gönderemez. Bu tiksindirici derken "Küresel oligarşiyi sona erdirmeliyiz" diye haykıran bir Yahudi'ydi.
Onu bile İsrail "Yahudi karşıtı" olmakla suçlayacak kadar zavallılaştı.
ABD Ulusal Güvenlik Genelgesi'ne göre, Dışişleri Bakanlığı'nın, İsrail'in Amerikan silahlarını kullanımının ABD yasaları ya da uluslararası hukuku ihlal etmediğine ilişkin verdiği güvenceleri güvenilir bulup bulmadığına ilişkin Kongre'ye bildirimde bulunmasını öngörüyordu.
Bağımsız senatör Bernie Sanders'ın bu genelgeyi hatırlatarak Biden yönetiminden böyle bir raporun hazırlanması ve çıkacak bulgulara göre İsrail'e silah sevkiyatına kısıtlama getirilmeye başlanması çağrıları gelmişti. Bu çağrı ahmak Biden ve ekibinin paçasını tutuşturdu. Şimdi ABD Başkanı Biden İsrail'e gönderilen 907 kilogramlık bombalar sorulduğunda "Bu bombalar ve nüfus merkezlerini hedef alan diğer yöntemler sonucunda Gazze Şeridi'nde siviller öldürüldü." itirafında bulunarak ağlıyor. Uzun zamandır geciktirilen rapor da Sanders'in girişimiyle önceki gün açıklanıverdi.
Dışişleri Bakanlığı raporda "Bizim silahları İsrail savaş suçu işleyerek kullanmış olabilir. Ancak henüz netleştiremedik. Eksiksiz bilgiye sahip değiliz" diyerek "Kem küm" ediyordu.
ABD'de Kasım'da seçim vardı. Biden yönetimi seçimi kaybetme ve ardından "Savaş suçuna ortak olup yargılanma" korkusuyla yaşıyordu. İsrail'e verdikleri 907 kilogram ağırlığındaki bombalar, Birleşmiş Milletlere göre "Patlamadan kaynaklanan basınç akciğerleri parçalayabilir, sinüs boşluklarını patlatabilir ve patlama alanından yüzlerce metre uzakta bulunanların uzuvlarını koparabilir"di.
ABD'nin ahmak yöneticileri bunları biliyor, Gazze'den gelen binlerce bebek-çocuk katliamı görüntülerini görüyor ve utanmadan "Henüz tespit, belge yok" diyerek bir yerlerini kurtarmaya çalışıyordu.
Ne yaparlarsa yapsınlar, asla dünyadaki halkların gönüllerde yapıştıracağı "Soykırımcı katillerin ortağı" yaftasından kurtulamayacaklar. Artık buna mahkum oldular.
Eurovision'da İsrail temsilcisi şarkısını seslendirirken salondaki binlerce kişinin çığlık çığlığa "Yuh" çekmesi boşuna değil. Milyarlarca kişi de sokaklarda ve beyinlerde binlerce bebek ve çocuğun katledilmesinde kullanılan 907 kilogramlık bombaları biliyor ve ABD'ye 1 TONLUK "Yuh" çekiyor.
İsrail'e köle olmak ABD'yi ne hale getirdi. O yüzden bu sistem artık yıkılmaya mahkum...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Yumruklar konuşuyor (21.11.2024)
- Musk savaşı başladı (18.11.2024)
- "Trump; "Ben deliyim" (16.11.2024)
- İyiler de kazanır ama... (14.11.2024)
- Ödleri neden patlıyor? (11.11.2024)
- “Türkiye Günleri” yolda (09.11.2024)
- Trump namlunun ucunda (07.11.2024)
- Amerikan "ot"ları (04.11.2024)
- Güneysu (01.11.2024)
- Deli danalar-papağanlar (30.10.2024)