30 yıl önce Kazakistan'ın Türkistan bölgesine gitmiş, Hoca Ahmet Yesevi hazretlerinin türbesini ziyaret etmiştim.
Rahmetli Özal, devasa türbenin külliyeye dönmesinde büyük emek sarf etmiş ve 10 milyon dolar harcamıştı. Türk Cumhuriyetlerinden akın akın türbeyi ziyarete gelenler, önce o külliyenin etrafını 7 defa tavaf edip, ardından içeri girip dua ediyordu. Beni çok özel izinle çilehaneye soktular. Yeraltında bir insan boyunda mezardı. Peygamber Efendimiz (S.A.V) nasıl yaşadıysa aynını yaşadı Hoca Ahmet Yesevi hazretleri. 63 yaşına gelince bir karar aldı. "Resulullah Efendimiz (S.A.V) 63 yaşında vefat etti" diyerek o mezara girme kararıydı bu. Hoca Ahmet Yesevi hazretleri 63 yıl yer üzerinde, 63 yıl da yeraltında mezarda yaşadı. 126 yaşında vefat etti. 63 yılın geçtiği o mezarda on dakika bulunmak beni çok etkilemişti.
O dönemde içim acımıştı. Kazaklar da bölgedeki diğer Türk Cumhuriyetleri de "Türklük" şuurunda değillerdi. Tarih bilmiyorlardı. Kazaklara "Biz kardeşiz" dediğimizde "Hayır biz Kazak'ız, siz Türk'sünüz" itirazında bulunuyorlardı.
Özbekler de Kırgızlar da aynı kafadaydı.
Çünkü komünist rejimin ve henüz dağılmamış olan Sovyetlerin verdiği eğitim böyleydi.
Halbuki Ahmed Yesevi hazretlerinin talebeleri hem Orta Asya'ya dağıldılar hem de Anadolu'ya gelerek İslamiyet'i yaymaya devam ettiler. Anadolu'nun Türkleşmesinde en büyük emeği verdiler. Hoca Ahmet Yesevi hazretleri, yetiştirdiği birçok alimi dağınık Türkmen aşiretlerine yolladı. Hedef;
DEVLET ve MİLLET olma kavramlarının içini doldurmaktı.
Kazakistan'ın Türkistan bölgesine yine gittim geçtiğimiz yıl. Bu defa kimle konuşsam "Kardeşiz" diyordu. Aradan geçen yıllar her şeyi değiştirmiş, müthiş bir uyanış başlamıştı. Oradaki sohbetlerimizde, otağlarda bizi ağırlayan meslektaşlarımızla muhabbetlerimizde gözlerimiz yaşardı hep. "Diriliş Ertuğrul" diyorlardı.
"Kuruluş Osman" diye alkışlıyorlardı.
Artık Türk Cumhuriyetlerinde bambaşka bir ruh, bambaşka bir şahlanış vardı. O son ziyaretimde "Keşke yapımcılarımız gelse, burada "UYANIŞ-TÜRKİSTAN dizisini çekse" diye çok iç geçirdim. Daha önce Konya'da 26 bölümlük Mavera adında bir dizi çekilmişti ama o tam o ruhu veremiyordu.
Evet Anadolu'da "Diriliş Ertuğrul"duk ama ilk ruhun üflendiği yer Kazakistan'ın Türkistan bölgesiydi. Oraya da borcumuz vardı. Böyle bir dizinin Türk Cumhuriyetlerinde oluşturacağı yankı, kalplere akıtacağı muazzam coşkunun "TÜRK BİRLEŞİK DEVLETLERİ" projesine büyük katkısı olacaktı. Üstelik Türkistan'a yakın mesafelerde tarihi şehirlere götürdüler bizi. Çöl gibi ıssız alanlarda kilometrelerce uzunluktaki tarihi surlar ve şehirler dimdik ayaktaydı. Devasa doğal platolar da hazırdı. Timur Han'ın sefere çıkarken namaz kıldığı yerde biz de secdeye gittiğimizde gözyaşlarına boğulduk. Çünkü o namazın hemen ardından Timur Han vefat etmişti. Son secdeydi o.
Şimdi Türk Cumhuriyetleri ile gönül köprüleri gökleri deliyor, eski ata ruhu tekrar canlanıyor. Nitekim Kazakistan ile masaya oturduk önceki gün. "Hazar Denizi'nin güvenliği ve acil durumlara müdahale" konusunda Türkiye ile iş birliği istiyordu Kazaklar. Savaş gemileri ve teknolojideki başarılarımızı taşımayı ve tıpkı Karabağ'da Azerbaycan'a verdiğimiz desteğin benzerini Hazar Denizi'nde ortaya koymamızı istiyorlar.
Çünkü Kazak petrolleri ve doğalgazından tutun Türkmenistan doğalgazına kadar enerjide ne varsa Hazar Denizi üzerinden gelip, dağlık Karabağ'dan geçecek petrol boru hatları ile Türkiye üzerinden Avrupa'ya taşınacak. AB'nin Ankara'ya bağımlılığı daha da artırılacak.
Kazakistan İpekyolu'nun ilk başlangıç noktası. Ancak Türkiye İpekyolu'nun tüm güzergahlarına el atıyor. Irak'ın Basra Körfezi'nden Türkiye'ye, oradan Avrupa'ya uzanacak yol projelerimizle, buraya kuracağımız demiryolları ve petrol-doğalgaz boru hatlarıyla İpekyolu'na bir kontrol noktası daha kuruyoruz. Ankara Bağdat ile anlaşınca ses Tel Aviv'den geldi. İsrail basını "Kızıldeniz'de kriz var. Türkler buraya alternatif yol kuruyor. Bu işi İsrail-S.
Arabistan-ABD yapacaktı. Gazze savaşı nedeniyle bu rafa kalktı. Bu işten Türkler ve onların projesi kârlı çıktı" diye gözyaşı döküyor satırlarında.
Uyanış- Türkistan'dan gelenlerin torunlarına daha henüz tam uyanamadı dünya. Müthiş ilişkiler geliştiriliyor, Balkanlardan Kafkaslara, Ortadoğu'dan Asya ve Afrika'ya kadar müthiş ağlar örülüyor. Her yolu Ankara'ya çıkaracak bir "Yeni UYANIŞ" projesi bu. Maşallah diyelim.