ABD Merkez Kuvvetler CENTCOM Komutanı Orgeneral Michael Erik Kurilla hafta başında Ürdün, Mısır, İsrail'de Amerikan üslerini ziyaret etti. Son durağı ise Suriye'nin kuzeyindeki ABD ile koalisyon güçlerinin bulunduğu üslerdi.
Beyazsaray'ın yaptığı açıklama buydu. "Görüştük" dedikleri koalisyon güçleri ise bildiğimiz PKK'ydı. CENTCOM Komutanı Orgeneral Erik, Suriye'deki PKK ile işbirliği vurgusu yapıyor, öpüyor kokluyordu. Yıllarca Kandil'de kaldığı fotoğraflarla belgelenen, Mehmetçiğe kurşun sıkıp, Suriye'de PKK tarafından görevlendirilen elebaşları, müttefikimiz ABD'nin Merkez Kuvvetler Komutanı Orgenerali ile kahve içip, şen kahkahalar atıyor, karşılıklı birbirlerine güvence veriyorlardı. PKK'nın artık açık bir şekilde Amerikan terör örgütü olduğu tescilli, belgeli ve açıktan ilan edilen bir husustu. PKK, ABD demekti. Pentagon'un silahlı terör örgütüydü. Hedef, Suriye-Türkiye-Irak üçgeninde bir terör devleti kurmak, PKK bayrağı altında birleştirip İsrail'in güvenliği için tampon oluşturmaktı. Suriye üzerinden PKK aracılığı ile tam bağımlı yeni bir kuklacık sayesinde kendine Akdeniz'de yeni bir alan açmaktı. Türkiye'nin Ortadoğu'daki yumuşak gücünü, etkinliğini kırmak, bölgeden uzak tutmaktı. ABD kendi çıkarları için terör devleti oluşturma yolunda yıllar önce başlattığı projeyi adım adım uyguluyordu.
ABD'nin bir başka projesi daha vardı. Yıllar önce bu projeyi ilk gündeme getirdiğimde kimi alay etmiş, kimi de bana küfür ve hakaret yağdırmıştı. O proje de CHP'yi PKK'nın siyasi kanadı olduğu tescilli parti içinde eritmekti.
Yani CHP'yi o dönemki adıyla HDP'leştirmekti. Bu iki parti ancak tek potada toplanıp iktidarı ele alırsa, ABD'nin "Eski Türkiye" hayali gerçekleşebilecekti. Dış politikasını tamamen İsrail'in güvenliği üzerine kuran ve bu hayale esir düşen ABD, geçmişte köle gibi kullandığı Ankara'yı ele geçirmek istiyordu. Yoksa projeleri çöp olacaktı. Bugünkü iktidar, İsrail üzerine kurulu ve yüz milyarlarca dolar harcanan projeye direniyor, oyun kuruyor, çöpe atıyordu. O yüzden her yolu denediler, darbelerle indirmeye çalıştılar.
Ambargolarla geldiler.
Hepsi geri tepti. Tam aksine o ambargolar Türkiye'yi daha da ileri götürerek savunma sanayiinde devrim yapmasına yol açtı. Bugün Türkiye, ABD'nin ve ortakları sömürgeci Batı ülkelerinin trilyon dolarlık silah pazarına girerek milyarlarca dolar kazanmaya başladı. Bu manzara Batı'nın cebinden milyarlarca doları çekip almaktı. Halbuki Eski Türkiye hiçbir şey üretmiyor, ne güzel emredersiniz diyerek hazır olda bekliyordu. Bir dolarlarında dahi gözü yoktu. Yeni Türkiye üstelik silah satışları ile birlikte ülkeleri yazılımları ve teknik destek ile kendine bağlıyor, bağımsızlığını ilan ediyordu.
Bu tablo ABD ve ortakları için dehşete düşülecek bir manzaraydı. O yüzden şu andaki başkanları ile "Türkiye'deki muhalefete yardım edip Erdoğan'ı indireceğiz" diye açıkça konuşacak hale geldiler.
Tıpkı Suriye'deki PKK'yı Merkez Kuvvetler Komutanı Orgenerallerine açık ve hiç çekinmeden öptürdükleri gibi. Artık ABD kartları pervasızca açık oynuyor.
PKK'nın patronu benim diyor. Türkiye'de muhalefete yapacakları yardım da CHP'yi eski adıyla HDP'leştirmek, yeni adıyla DEM'lemek.
CHP'nin Afyon belediye başkanı çıktı "Seçilirsem DEM Partililer haricinde herkes belediyeye girecek.
DEM'lileri asla sokmam" dedi. Ortalık ayağa kalktı.
CHP'nin tüm yandaş-candaşfondaş medyası çıldırarak ayağa kalkıp O CHP'li adayı "Faşist, ırkçı" diye linç ettiler.
Ekrem İmamoğlu meydana çıktı "O zaman git başka iş veya parti bul" diye sopayı indirdi. Sen Amerika Merkez Kuvvetler Komutanı Orgeneral'in emrindeki PKK'nın siyasi kanadına nasıl böyle bir şey söylerdin? Kimdin sen? Evet şu anda CHP aynen bu hale geldi. "DEM"leşmeyi, bütünleşmeyi, Pentagon'un projesini öyle sahiplendiler ki, artık bunu sıradan bir hale getirmek için kendilerini yırtıyorlar. CENTCOM komutanı Orgeneral'in köpeği olan PKK'nın siyasi kanadı DEM'e ne isterse veriyorlar.
"Vermem" diyeni hep birlikte gömüyorlar. Kandil'den aldığı emirle DEM, CHP ile "Kent uzlaşısı" adı altında belediye seçimlerinde ortaklığa gitti.
Kent Uzlaşısı bir Amerikan projesi. Çünkü emri veren Kandil, tüm talimatları Amerikalı generallerden alıyor. Hedef, Kent uzlaşısı adı altında PKK'lıları belediyelere sokmak. Bunu da iyice sıradanlaştırıp, herkesi alıştırmak. Ardından 2028'de "Türkiye uzlaşısı" adı altında Cumhurbaşkanlığı seçimlerine el ele hazırlanıp, kazandıkları takdirde hükümete PKK'nın siyasi kanadını kalabalık bir şekilde yerleştirip, Ankara'yı Amerika'ya bağlamak.
Daha da ötesi bölüp, "Eski Türkiye"yi tekrar kurup, etliye-sütlüye karışmayan, üretmeyen, otobüslerini dahi ittirerek kullanan bir "Washington mandası" yapmak. Savunma Sanayii tesislerine kadar ne varsa kapatmak. Masa kuran değil, masalara garson edilen Türkiye günlerine dönmek.
Fatih Erbakan ve arkadaşları "Ne var yahu, bu sadece belediye seçimleri" diye geçiştiremez. Alacakları her oy, "Amerikan Kent uzlaşısı" adı altındaki "PKK devletin içine" projesine devasa bir destektir. Bunun vebali vardır. Tarih asla affetmez.