BİR cenaze töreninde ilginç bir fotoğrafa takıldı gözlerim. Hikayesi müthişti.
Önce başroldeki adama gidelim. Cenazede en ön safta. Binlerce kişinin içinde tabuta ulaşıp, en önde taşımayı başarmış bir isim.
Onun adı Muizze. Filistin Hamas örgütü üyesi. Birden zenginleşmeye, para görmeye başlıyor. Etrafında harcamaları dikkat çekiyor.
Soranlara "Türkiye'de yüksek maaşla bir hayır kurumu için çalışıyorum" yalanını söylüyor. Aslında İsrail istihbaratı MOSSAD gelmiş, cebini doldurmuş, onu maaşa bağlamış.
Yani satın alınmış, kullanışlı bir eleman haline gelmiş. Para için ülkesini satıyor. MOSSAD'ın peşinde olduğu çok sayıda kişinin yerlerini, koordinatlarını bildiriyor. Öldürttüğü kişilerden birinin cenazesinde çekilmişti o fotoğraf.
Katil, tabutu taşıyordu gözyaşlarıyla. İsrail istihbaratı ona yeni bir görev veriyor.
Lübnan'a gidecek, Beyrut'taki Filistinli örgüt üyelerini gammazlayacak.
MOSSAD Muizze'yi önce Türkiye'ye gönderiyor. Ardından "Bu adam Hamas'ın askeri kanadına üye. Bu tarz kişiler anlaşma gereği sizde olamaz. Onu Beyrut'a gönderin lütfen" diye Ankara'ya başvuruyor. Yani ihbar ediyor. Türkiye aslında MOSSAD ajanı olan Muizze'yi Beyrut'a gönderiyor. Gider gitmez de orada tutuklanıp, her şeyi itiraf ediyor. "Hamas üyesi olsam da aslında İsrail ajanıyım.
Öldürttüğüm kişilerin yerlerini ben bildirdim. Hatta cenazelerine katılıp, tabut taşıdım" diyor. Onu büyük ihtimalle Türk istihbaratı deşifre ediyor.
Geçmişte de benzer bir olay vardı. Adam Filistinliydi ve cezaevindeydi. Onu MOSSAD başkanı ziyaret ediyor. "Gel bize katıl, seni serbest bırakalım. Burada çürüme" diyor.
Kabul ediyor. Onu Avrupa başkentlerinden birine gönderiyorlar. Eline bomba verip "Git bunu İsrail büyükelçiliğine at" diyorlar.
Gidiyor MOSSAD adına İsrail elçiliğini bombalıyor. Ardından İsrail "İşte bombacı bu" diye ismini ve fotoğrafını yayınlayıp, onu deşifre ediyor. Ardından Filistin'e kaçmasını sağlıyor.
Orada büyük kahraman olarak karşılanıyor. Üst düzey toplantılara katılıp, MOSSAD'a hayati bilgiler sunuyor. Yani o da ülkesini satıyor.
Bizde de kim bilir kaç tane böyle eleman vardır. Geçmişte bizim istihbaratın maaşlarının dahi CIA'dan geldiğini Başbakan olduğunda öğreniyordu Ecevit. MİT'in başındaki adam bile CIA'ya çalışıyordu. Rahmetli Kamuran İnan da o dönemlerde "Türkiye'de 200 bin hain var" diyordu. Kim bilir bu rakamlar şimdi ne olmuştur? Maaş almadan gönüllü çalışanlar bile var aramızda.
12 Eylül öncesi silahları konuşturan ve her yerde bombalı eylemler yapan bazı örgütlerin üyeleri, liderleri CIA, MI6, MOSSAD gibi istihbarat teşkilatlarından maaş alıyordu. Bu örgütlerin üyelerini, önde gelen isimlerini biz Meclis'te bile gördük. "Türkiye-İran savaşsa İran'ı desteklerim" diyen milletvekilleri bile çıktı içimizden. Hergün devletine, bu ülkenin ürettiğine saldıran, itibarsızlaştırmak için kendini yırtanları, Türk ordusuna iftira için sıraya girenleri gördük. "Biz bu vatanın iyiliği için mücadele ediyoruz" deyip, Mehmetçiği katleden terörist cenazelerinde tabut taşıyanlara tanık olduk. Gezi olaylarında en önde yürüyenlerin, Soros Vakfı'ndan kaç milyon dolar aldığı bile belgelerle ortalığa saçıldı.
"Batı'dan aferim alacağız" diye seçim vaadinde bulunan liderler bile gördük.
CHP'nin HDP'leştiğini adım adım izledik.
"Yahu bu nasıl oldu" diye hiç sorgulamadık.
Amerikan düşünce kuruluşu 7-8 sene önce "CHP'de fosilleşmiş Kemalizm bitecek, yerine dindar CHP gelecek" diye rapor yayınlandıktan sonra neler yaşadık neler.
Atatürk'e hakaret eden kişi CHP Genel başkanına danışman yapıldı. Türbeleri gezen Kemal Bey'e seçimler öncesi "Mücahid Kemal" diye tezahürat bile yapıldı. Bu kadar değişim bile yetmedi. "Daha fazla değişim de değişim" diyenler ortaya fırladı.
Bakın Yunanistan'da hiç kimsenin tanımadığı ve 21 yıldır ABD'de yaşayan zengin Kasakalis adlı kişi bir günde solun başına geçiverdi. "Kimse yahu bu nereden çıktı" demedi. Askerlik bile yapmamış. 40'lı yaşının başında "Bu işi seve seve paralı yapacağım" diyor. Bunu bile algı için kullanıyor. "Kaçak" diye ayağa kalkılması gerekirken "Made in USA" diye alkış tutuluyor. Ambalajlayıp, şapır şupur yediriyorlar.
Muhalefeti destekleyecekleri sözünü veren ABD, 2023 seçimlerini Türkiye'de kaybedince şimdi 2028'e hazırlanıyor. Adamlar 5-10-20 yıl sonrasının hesabını yaparlar. ABD'de yaşayan hiç tanımadığımız bir Beyaz Türk bu süreçte bavulunu toplayıp, paraşütle muhalefetin başına geçerse asla şaşırmam. 2028'e mutlaka bir paraşütçü bulacaklar Washington'dan.
Sonra ambalajlayıp, muhteşem algılarla memlekete getirip, "Hurra" çektirecekler.
Adamlar uzman. Algıyla kimleri nerelere getirdiler? Hepimiz bilmiyor muyuz?