ABDÜLHAMİD Han tahttan inerken "Bu memleketi 10 yıl idare edebilirlerse 100 yıl idare etmiş gibi sevinsinler" dedi.
Gerçek bir hakan, gerçek bir dahi, dünyayı Yıldız'dan seyreden adam, ne geleceğini görüyor. Devlet adamı, siyaset adamı duvarın arka yüzünü görebilmeli.
Abdülhamid Han tahtı devrettiğinde 7 milyon kilometrekare toprağımız vardı. Dokuz sene sonra 1 milyon kilometrekareye düştü.. Kaybettiklerimize yanalım. 6 milyon km nerede? Bunları konuşamadığımız için Abdülhamid Han'a 80 sene daha 'Kızıl Sultan' dedik.
Abdülhamid Han'ı yıkmadan Osmanlı'yı yıkamayacaklardı. Onu yıkmadan ne Filistin'den toprak alabilecekler ne Ermeni'ye toprak verebilecekler ne de dünyayı sömürebileceklerdi. Onu yıkmadan bunun bir türlü olmayacağını görüyorlardı ve algı operasyonuna başladılar. Kızıl Sultan, müstebit, istibdat, zulüm, zalim gibi neler söylediler.
Prof. Ahmet Şimşirgil, Sultan Abdülhamid Han'ı tahttan indiren batı hayranı ittihatçı kafaların, on yılda nasıl koca bir imparatorluğa milyonlarca kilometrekare toprak kaybettirdiğini yukarıdaki sözlerle işte böyle anlatıyor.
Şimdi önümüzde bir seçim var.
Amerika'nın koruduğu FETÖ sosyal medyadan muhelefete alkış yağdırıyor, Erdoğan'a kin kusuyor, "6'lı masayı biz kurduk" diyor. Amerika Savunma Bakanlığı Pentagon'un emrinde artık aleni faaliyet gösteren terörist PKK liderleri Kandil'den, şişmanlayan 7-8'li muhalefet masasına övgüler yağıyor "Umudumuz" diye bağırıyorlar. Muhalefet kazandığında bırakın Demirtaş'ı, Öcalan'ın bile affedileceğini haykırıyorlar. "Cumhuriyeti yıkacağız" diyor, hesaplaşmaktan bahsediyorlar. PKK iki bakanlık almaya hazırlandığı Türkiye'de devletin koridorlarını militanları ile doldurmaya hazırlanıyor.
Terörist PKK'nın siyasi kanadı HDP milletvekili Meclis kürsüsünde "Kemalizm bu ülkede binlerce kişiyi katletti" diyor, buna Muharrem İnce şiddetle karşı çıkıyor. Sanatçı Athena Gökhan, Muharrem İnce'ye adaylığı için "Proje" diyor, "Hiçbir Atatürk çocuğu ona oy vermez" diye ekliyor. "Kemalizm katil" diyen HDP'lilerle aynı masada yürüyor. "Bu neyin projesi, biz bu hale nasıl geldik" diye soramıyor. Tıpkı milyonlarcası gibi... "Yahu bizimkilerin oturduğu masa belediyelere özerklik sözü verdi. PKK'nın HDP'si sevinçten delirecek. Bu ne anlama geliyor" diye sorgulayan yok.
Yabancı ajanslar, içimizde cirit atıyor, 7-8'li masa için boğazda yalı ve teknelerde kafa patlatıyor. Yabancı vakıflar Türkiye'de son yılların en büyük paralarını dağıtıyor. Mesela bir Amerikan vakfı var.
Adı Wikileaks belgelerinde geçiyordu.
Başkanının e postaları yayınlanmıştı. Herif açık açık TSK ile PKK terör örgütü arasında yaşanan çatışmalarla ilgi bilgi istiyordu.
Türkiye'deki temsilciliğinden istediği brifing konuları arasında Hakkari ile Mardin'de Türk askerlerinin bulunduğu noktalar da yer alıyordu. Bu Amerikan vakfı Türkiye'de muhalif gazetecilere, sivil toplum örgütlerine ve medya kuruluşlarına milyon dolarlar yağdırıyor.
Mesela "Türkiye'de çoğulcu bir söylem inşa etmek amacıyla Ermenilere ait arşivleri derlemek, korumak ve bunları paylaşmak için akılcı yollar bulmak" diyerek "Şak" diye birilerine onbin dolarlar yatırıyor. Aktivist gruplar için kişisel bakım ve iyileşme atölyelerinin düzenlenmesi diyerek onbin dolarları birileriyle buluşturuyor. Gazetecilik, medyada toplumsal cinsiyet eşitliği adı altında LGBT aşkına çuvalla para dağıtıyor.
Güneydoğu'ya geziler düzenliyor.
Türkiye'de bavulla yatırdığı paralardan birinin açıklamasını da şöyle yapıyor.
"2000 yılı sonrasında Türkiye'de üretilen ve sergilenen çağdaş sanat çalışmalarını incelemek yoluyla devlet şiddeti ve kapsamlı insan hakları ihlalleri ile ilgili konularda hafıza geliştirmeye yönelik bir platform inşa etmek." Türkiye'de muhalefet Amerikan kanalından propaganda yapıyor, Amerikan vakıfları, ajansları hatta Başkanı tarafından sınırsız destekleniyor, Amerikalı Kandil'de "Hurra" çekiliyor, Amerikalı Pensilvanya "Masayı biz idare ediyoruz" diye bağırıyor.
Yunan mitolojisinden grubunun adını alan bizim Athena Gökhan da linçe uğrayan Muharrem İnce'ye proje diyor. "Kemalizm katil" diyen HDP'lilerle aynı masada oturduğunu bile bile hem de... İşin içine "Atatürk'ün çocukları"nı da katarak iyi mi?..
Gezi olaylarında keşfedildi bu proje. Öcalan posterleri ile Atatürk posterlerini yana yana görenler "Aaa bunlar bir araya gelebiliyor" dedi. Proje böyle doğdu okyanus ötelerinde...