NEWSWEEK Türkiye'nin yerli ve milli ilk insansız savaş uçağı Kızılelma için ilginç bir yorum yaptı; "Ukrayna'ya Rusya ile savaşta kritik öneme sahip bir insansız hava aracı tedarik eden Türk şirketi, 'insansız savaş uçağı' olarak tanımladığı yeni bir süpersonik insansız hava aracının ilk uçuşunu başarıyla tamamladı." Adamlar binlerce km öteden ürettiğimiz SİHA'larımız için "KRİTİK ÖNEME SAHİP" diye altını çiziyor. Bazı arkadaşlara Türkçe öğretmekte fayda var. Kritik; "ciddi" anlamına geliyor. "Çok tehlikeli ve kaygılı" vurgusu yapılmak istendiğinde de kullanılan bir kelimedir. Yani adamlar kaygı duyuyor, ciddi ve tehlikeli buluyor bizim SİHA'ları... Bizden ittihatçı kafa bir CHP'li çıkıyor, "Yahu bunlar oyuncak" diye düdüklü tencere gibi ötüyor.
İngiltere Savunma Bakanı basın toplantısında "Türk SİHA'ları savaşların seyrini değiştirdi" diyor. Bizim ittihatçı CHP'li kafa "Küçük bir planör" diyerek tencere kaynatıyor. New York Times "Türk SİHA'ları Afrika ülkesinde iç savaşı bitirdi ve ABD menşeli darbeyi önledi" diye yazıyor. Bizim ittihatçı iktidara talip olan kafadan "Maket bunlar maket" diye düdük sesi geliyor.
ABD Temsilciler Meclisi'nde "Türk SİHA'ları çok tehlikeli, üretimleri yasaklansın" diye verilen önerge tartışılıyor.
Bizim ittihatçı kafa CHP'liden "Üretenleri yargılayacağız" iması geliyor. Dünya Türk SİHA'larını konuşuyor, almak için sıraya giriyor, kapılarda bekliyor, yalvarıyor, hala "Oyuncak bunlar" diye yırtınıyorlar, ağlıyorlar, zırlıyorlar, dövünüyorlar.
Utanmasalar canlı yayınlarda kafalarını duvarlara vuracaklar. Düdüklü tencere kapağı fırlasa ona bile kafa atacaklar.
Avrupa ülkeleri bile Türkiye'den SİHA alma peşinde, bu bizim ittihatçı kafa muhalefet işi gücü bırakmış, itibarsızlaştırmak için beyin patlatıyor. Son olarak ilk uçuşunu gerçekleştiren ilk insansız savaş uçağımız Kızılelma'ya taktılar. İnanılır gibi değil. Ürettik diye içimizde birileri deliriyor. Şimdi aynı kafa kalkmış araştırmış. Kızılelma 14.7 metre uzunluğundaymış... Amerikan Phantom uçakları ise 19 metreymiş. Kızılema 4.3 metre kısaymış. Bunu söylüyor. Adam mezurayı eline almış, ölçmüş, biçmiş. Kendini İHAmetre ilan etmiş. Canlı yayında "Bizim stüdyoya bile 6 tane Kızılelma sığar" diyerek itibarsızlaştırmaya çalışıyor. Demek ki işi gücü yok, kaç Kızılelma sığar diye stüdyoyu bile ölçecek hale gelmiş.
Amerikan Forbes dergisi "Agresif manevra kabiliyeti ve radarlara karşı gizliliği göz önüne alındığında hesaba katılması gereken bir GÜÇ" diye yazıyor.
Yok, bu kafa anlamıyor. Şimdi bu arkadaş ve onun gibi düşünenlere "GÜÇ" ne anlama geliyor onu da öğretmek lazım. Efendim, "Güç", kolay olmayan, yapılması, başarılması zor ve çetin olan anlamına geliyor. Bir etkiye direnebilme yeteneği, kuvvet gibi nice derinliği olan anlamı var. Yok, "NATO mermer" bu zihniyet... Çünkü NATO ve onun patronu rahatsız bu üretimden.
Rusya'dan S-400 aldık diye ortalığı ayağa kaldıran ABD, üzerine bir de kalkıp bizim kendi uçaklarımızı, silahlarımızı yapmamızı, güç olmamızı ister mi? Bu yüzden yaşadıkları bu memleketi yönetmeye talip olmalarına rağmen bu kafalara Forbes'un deyimiyle "GÜÇ"ün ne olduğunu, Türkçe'yi öğretmek çok zor.
"Yahu SİHA ihracatından yaklaşık 2 milyar dolar elde ettik. Ülkeler sırada bekliyor. Daha milyarlarca dolar gelecek" diyorsunuz, "Oyuncak bunlar oyuncak" diye hala bağırıyor.
Bu kafa son konuşmasında ne dedi biliyor musunuz? "Bakın devir değişecek. Bunların her birinin hesabı sorulur" diye tehdit etti. Evet evet yanlış duymadınız.
Amerikan Temsilciler Meclisi "Türkler SİHA üretmesin, yasaklansın" diye çığlık atıyor, içimizdeki bu kafalar da "Hesap soracağız" diye vokal yapıyor.
O yüzden savunma sanayiinde tam bağımsızlık için çırpınan devletimiz, bu uğurda 7/24 mücadele eden mühendislerimiz için feci şekilde üzülüyorum.
Uzaya binlerce uydu gönderme projesi için çalışan Selçuk Bayraktar kardeşimizin anlattıklarına kahroluyorum. "Bayraktar TB-1'i geliştirdik. 4-5 yıl oyalandı, pist bulamadık engellemeye çalıştılar. Uçak uçtu demosunda ağabeyimi tutuklamaya kalkıştılar. 'Bu uçak otomatik inmiyor sen tuşa basıyorsun da iniyor' dediler" şeklindeki açıklaması dehşet verici. Kim bilir daha söyleyemediği ne engellerle karşılaştı? Ne badireler atlattı?
ABD istedi diye 1947'de uçaklarımızı toprağa gömdük. Bir profesörümüz o uçaklardan bazılarının düdüklü tencere yapıldığını iddia ediyor. Bu ittihatçı kafalar iktidara gelirse, savunma sanayiimizi nereye gömer bilmiyorum. Kimin düdüklü tenceresi olur hiç bilmiyorum!