YÜZYILLARDIR sabah ezanlarının okunduğu bu topraklarda, gün doğmadan horozlar ötmeye başlar.
Dünyanın birçok yerinde de, özellikle Batı'da aynı saatlerde anırmaya başlayan eşekler vardır bir de. Gün doğmadan Batı başkentlerinde dağıtıma çıkan gazetelerdir, yayın organlarıdır bu eşekler.
Onlarda biri de İsrail'in kurucusu ve dünyanın en zengin ailesine ait Reuters'tir.
Geçtiğimiz hafta bir iş alanı verdiler malum.
Türkiye'de hikaye yazacak, Erdoğan'a ve bu ülkeye saldıracak, onların amaçlarına uşaklık yapacak yerli ve güçlü kalemler arıyorlardı. Erdoğan suçluydu onlara göre.
Suçu açıktı. "Erdoğan Türkiye'yi Güney Kafkasya'dan Kuzey Afrika'ya uzanan bölgelerde iddialı bir diplomatik ve askeri varlığa dönüştürdü" diye yazıyorlardı o ilanda. Sen Türk toprakları dışında ülkeni, iddialı diplomatik ve askeri varlığa nasıl dönüştürürdün? "Yok mu Türkiye içinde hain kalem. Gelsin, dolgun maaş verelim. Türkiye'yi ve Erdoğan'ı içeriden vuralım" diyorlardı açık açık.Anıranlar kervanına Amerikan yayın organı Foreing Policy de katıldı. Erdoğan'a saldırıyor, "Aman ha" diye gırtlak yırtıyor, "6'lı masa Cumhurbaşkanı adayını geç açıklarsa bu AK Parti'ye yarar" diye binlerce km öteden uyarıyordu. Dertliydi fena halde bu Amerikan yayın organı.
"Erken açıklayın adayınızı" diye 6'lı masaya çağrı çığlığı atıyordu. Peki kimdi, kimin nesiydi bu Foring Policy?
CIA eski başkanı James Wolsey'in yönettiği Demokrasileri Koruma Vakfı FDD sürekli Türkiye'ye saldırıyor darbe çağrıları yapıyordu. Adı "Demokrasileri Koruma Vakfı"ydı ama Türkiye'de darbe yapılmasını istiyordu. Bu vakfın yönetim kurulunda üye olan John Peter Hannah, 15 Temmuz'dan bir ay önce, kendini İsrail'in çıkarlarına adamış CFR'nin yayın organı Foreign Policy'de bir makale yazıyordu. "Erdoğan ABD, Avrupa ve Ortadoğu çıkarları için tehlike oluşturuyor. Obama derhal müdahale etmeli' diyerek 'DARBE' çağrısı yapıyordu. İşte kendini İsrail çıkarlarına adamış, TelAviv'in ABD'deki en büyük lobi kurumu CFR'nin yayın organıydı bu Foreing Policy. Haçlı_Siyonist ittifakının bir numaralı sesiydi. "Erdoğan'ı indirin" diye 15 Temmuz'dan önce çağrı yapacak kadar alçaktı. Şimdi de 6'lı masaya "Ak Parti'ye yaramasın. Nolur Cumhurbaşkanınızı erken açıklayın diye" adeta yalvararak anırıyordu. FETÖ terör örgütünün liderini "Dünyanın en etkili 100 isminden biri" olarak ilan eden bu eşekten zaten nasıl bir anırma beklenirdi?
Bir de Axel Springer diye bir medya kurumu var. 240 ulusal ve uluslararası yayın kuruluşunun sahibi. Tüm medyasında Erdoğan'a saldırmayı görev edinmiş bir kurum. Tüzüğünde "İsrail'in çıkarlarına zarar verecek tek bir yayın bile yapmayacağım" diye yemin eden bir Axel Springer'den bahsediyoruz. Türkiye'ye hiç durmaksızın saldırmaya da yemin etmiş bir görüntü sergiliyor. İşte bu kurumun yayın organlarından biri de ABD merkezli Politico… Merkezleri Virginia. Oradan Türkiye'ye 8400 km var. Ancak onlar da işi gücü bırakmış, tam 8400 km uzaktan Türkiye'deki seçimler için anırıyorlar.
Erdoğan'a saldırıyorlar. Muhalefetimize destek yağdırıp "Bu seçim Türkiye'nin yayılmacı bir güç olma yolunda ilerlemeye devam mı edeceğini yoksa daha liberal ve çoğulcu bir yol mu seçeceğini belirleyecek" diyorlar. Evet, Erdoğan'ın suçunu onlar da açıklıyor. "Yayılmacı" diyor. 6'lı masa gelirse Türkiye'nin yayılmacılığı duracakmış.
Evet, Afrika'ya gidiyor, Batı'yı dışarı atıyoruz o topraklardan. Sömürmeden, Batı gibi insanları katletmeden, sadece kucaklaşarak… Rusya'dan bu kıtaya gidecek buğdayın yolunu bile biz açıyoruz. Azerbaycan'dan tutun, tüm Türk Cumhuriyetlerine gidiyor, "Türk Birleşik devletleri" için düğmeye basıyoruz. Türkmenistan, Kazakistan petrol ve doğalgazını Silivri'ye indirmeye, Avrupa'nın vanası olmaya hazırlanıyoruz.
Libya'ya gidiyor, henüz dokunulmamış 200 trilyon dolarlık doğalgaz rezervlerini ortak çıkarmak için anlaşma imzalıyoruz.
Balkanlar'da, Kafkaslar'da Türk rüzgarları estiriyoruz. Masalar devirip, yeni masalar kuruyor, Avrupa'yı fırlatıyor atıyoruz kenara.
"Dünyada Türkiye yüzyılı başlıyor" diyerek horozlanıyoruz bir de üzerine. Tabii bu gözü dönmüş eşekler, gün ağarmadan anırmaya başlayacaklar. Tabii ki Erdoğan'ı durduracak her masayı, altına saklananları destekleyecekler. Tabii ki "Cumhurbaşkanı adayınızı bir an önce açıklayın. Geç kalmak Ak Parti'ye yarar" diye ağlayarak çağrı yapacaklar. Önemli olan onların ne çığırdığı değil, bizim ne yapacağımız?
"Dünyayı değiştirecek bu seçim" diye açık açık yazan bu Batılı eşekleri kahrından yatağa mı düşüreceğiz? Yoksa ahıra mı kapatacağız? Veya binlerce km öteden "Hurra" diye anırtacak mıyız? Karar sizin.