ADAM "Türkler insanlığın dev bir insanlık dışı örneğidir" diyordu.
Osmanlı düşmanıydı. "Türkler bu dünyadan tasfiye edilmeli" yani öldürülüp toprağa gömülmeli çağrısı yapıyordu. Adı William Gladstone'du. İngiltere Başbakanı'ydı.
Gladstone'un Türkleri dünyadan tasfiye etme hayalini benimseyen ve ondan bayrağı devralan David Llyod George'tu. Başbakan olarak 1. Dünya Savaşı'nda ülkesini yönetti.
Türk düşmanlığı ile gurur duyuyordu.
"Yunanistan'ı İzmir'e ben sürdüm" diye övünüyordu. Osmanlı'ya açIlan savaşın başmimarı olmakla böbürleniyordu.
Bir de Charles Prestwich Scott diye biri vardı. Londra'da yaşıyordu. Türk düşmanları Gladstone ve Llyod George ile büyük dostluğu vardı. Charles da politikacıydı.
Hayatının en büyük başarısını, bir buluşmada gerçekleştirdi. Charles, yakın arkadaşı Chaim Weizman'ın bir gün elinden tuttu.
Onu alıp Başbakan Llyod George'a götürüp tanıştırdı. "Bu Chaim çok iyi biri, destek olmalıyız" dedi. Charles Scott'un tanıştırma operasyonuyla Chaim Weizman'ın önü hayal edemeyeceğiniz şekilde açıldı. İngiliz Deniz Kuvvetleri'nde ona direktörlük görevi bile verildi. Charles sayesinde tanıştığı başbakan ve politikacılarla çok iyi ilişkiler kurdu.
Ömrünü İngiltere'de İsrail'in kurulmasına adadı. Bunun için yoğun görüşmeler yapıp, Charles sayesinde ulaştığı siyasilerle "İsrail Devleti" lobisi kurdu. İngiltere'nin kurulacak İsrail Devleti'ne izin verilmesi için yayımladığı Balfour Deklerasyonu'nun hazırlanmasında büyük pay sahibi oldu.
İsrail'in kurulmasında öncü olarak Chaim Weizman gibi görünse de bunun baş mimarı onu İngiliz siyasetçilerle tanıştırıp yol veren en yakın dostu Charles Preswitch Scott'ur.
Chaim Weizman, Charles sayesinde kurulan İsrail Devleti'ne ilk Cumhurbaşkanı olduğunda "Ortadoğu'da yıkılmaz denen Osmanlı İmparatorluğu'nu yıkıp iki tane devlet kurduk. Bunun sonucunda Türklere kurduğumuz devlette öyle bir sistem bıraktık ki; Müslümanlar, bize Filistin'i vermeyen Abdülhamid'e ve ecdadına 200 sene daha sövecek" diyordu. İşte bu Weizman'a el verip, İngiltere'de yücelten ve İsrail'in ilk Cumhurbaşkanlığı'na kadar taşıyan Charles Preswitch Scott politikacı olmasının yanısıra bir mesleği daha icra ediyordu. O bir medya imparatoruydu. Wikipedia onu tanıtırken "Siyonizmin destekçisi" yazıyordu.
İngiliz Guardian gazetesinin de sahibiydi.
Ölümünden sonra o gazeteyi oğlu ve torunları yönetiyor.
İşte bu "Osmanlı'ya 200 yıl sövecek bir Türkiye kurduk" diyen Weizmann'ı İsrail Cumhurbaşkanlığı'na taşıyan Siyonist Charles'ın Guardian gazetesi önceki gün işi gücü bıraktı, kalktı sayfalarında bir çağrı yaptı. Siyasi bir çağrıydı bu. "Weizman'ın deyimiyle eyy bizim kurduğumuz ülkede yaşayan Türkler" diye başlamıyordu yazı.
Böyle giriş yapmak ayıp olurdu. Konuya o yüzden direk girmişler ve "Erdoğan bir daha seçilmeyi hak etmiyor" diye başlamışlardı çağrı yazısına. Devamında da bir endişelerini dile getiriyorlardı. "Ana muhalefetteki CHP'nin halihazırda cumhurbaşkanlığına aday olmayı planlayan bir ulusal lideri (Kemal Kılıçdaroğlu) var. Altı partili muhalefet ittifakı, kimi destekleyeceği konusunda bölünmüş durumda" diyerek.
Bölünmeye üzüntülerini dile getirdikten sonra çağrı bombasını patlatıyorlardı; "Türkiye'de muhalefet, Erdoğan'ı sandıkta yenmek için mutlaka birleşmeli" diye.
Tövbe tövbe idi durumlar. Kendisini halkın gazetesi ilan eden Guardian, İngiliz halkının umurunda olmayan bir ülkedeki seçimler için çağrı yapıyordu. Dünyanın hiçbir yerinde, İngiltere'deki seçimler için çağrı yapan başka ülkelerin gazeteleri yoktu. Türkiye'deki seçimden "Sana ne lan Guardian" idi vaziyet. Ancak bunu vazife ediniyordu İngiliz'in ve Charles'ın gazetesi. "Aday konusunda aman kavga etmeyin" diye adeta yalvarıyordu. Erdoğan ancak böyle seçilemezdi onlara göre. Mutlaka gitmeliydi. Bunun da yolu muhalefetin, çalışmayan otobüsleri ittiren Saraçhane'deki belediyenin önünde yer alan otobüs üzerinde masa kurmasıydı.
Guardian canı gönülden bunu istiyordu. Bizde İngiltere seçimleri öncesi "Aman Boris kazansın yok Tony seçilsin, yok William hak etmiyor. Eyy İngiliz muhalefeti birleşin" gibi çağrılar yapan bir Türk gazetesi yoktu. Peki Guardian'ın Türkiye aşkı nereden geliyordu? Anlayamadım. Kurduklarını iddia ettikleri "Türkiye'de ecdada 200 yıl sövme" sisteminin 100 yılda yıkılmasından mı korkuyorlardı? Ama neydi? Sahibi Siyonist Charles iyi bir stratejist idi. Ona sorabilirdim.
Ancak o da öldü. Ne yapalım ölümlü dünya işte!