Pişti
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev dün çok önemli bir açıklamaya imza attı; "Türkiye'nin ÜST DÜZEY SİHALARI sayesinde can kayıpları azaldı. Bu SİHALAR Türkiye'nin potansiyelini gösteriyor. Bizi de güçlendiriyor" dedi.
Rus İzvestia gazetesi de dün bir makale yayınladı. "Türk Bayraktar TB2 insansız hava araçları şu an Dağlık Karabağ şemalarının tamamen HAKİMİ" diye başlıyor o makale de… 9 Ermeni hava sisteminin ve yüzlerce tankın bu SİHALARLA imha edildiğini duyuran Rus gazetesi, Libya'da da 23 Rus Pantsir-S1 füze sisteminin Bayraktar İHA'larla hurdaya döndüğünü yazıyor.
ABD merkezli dünyaca ünlü Forbes Dergisi de eş zamanlı olarak Türk SİHALARINI göklere çıkaran bir analize yerlerdi son sayısında, "Türkler her yerde zaferler elde ediyor" dedi. "Bu SİHALAR sayesinde Türklerin düşmanlarını zor günler bekliyor" diye okkalı bir finale imza atıldı o analizde de…
Bu övgü yağmuru ilk değildi. Temmuz ayında yapılan Hava ve Uzay Gücü konferasında konuşma yapan İngiltere Savunma Bakanı Ben Wallace da Türk SİHALARINI göklere çıkarıyor ve "Türkler artık bu sayede oyun değiştirici" diyerek dünyaya yeni bir gelişmeyi ilan ediyordu.
Şimdi Dağlık Karabağ'a dönelim?.. Ermeniler neden Azerbaycan'a bir kez daha saldırıltıldı.
Yaşanan çatışma sadece Kafkaslar'la mı sınırlı? Yoksa Asya'dan Avrupa'ya, Amerika'ya kadar herkesi yakından mi ilgilendiriyor? İşte bu sorunun cevabına sevgili dostum Doktor Talha Cafer Şeker ilginç bir perspektif çiziyor. O Perspektifte bakın neler var; Sovyetler 1991'de dağılınca petrol-gaz zengini Azerbaycan Batı'ya açıldı. İngiliz, Fransız ve Amerikan enerji şirketleri Azerbaycan'a girdiler. Türkiye'ye de rol verildi. Türkiye özellikle 2000'lerde Hazar'ı Akdeniz'e bağlayan projelerde yer tutmaya başladı. Türkiye, 90'larda Rusya, Azerbaycan ve İran ile anlaşarak bu ülkelerden gaz ithalatına başladı. Rusya ile imzaladığı gaz sözleşmeleri 2021'de ve 2025'te bitiyor ve Türkiye yeni dönemde küresel enerji piyasasına ihracatçı ülke iddiasıyla girmeye hazırlanıyor.
90'larda Türkiye ile Hazar arasını kapatan bir Ermenistan haritası çizilmişti. Ruslar bu haritayı daima kontrol etmek istemiştir. Çünkü küresel akbabalar Hazar'daki muazzam zenginliği Kafkasya'dan geçirip Avrupa'ya sunacaklardı. Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki savaşlar hep bu küresel rekabetin sonucudur.
1992'de Avrupa'nın desteğiyle kurulan Minsk Grubu, Azeri-Ermeni savaşını sona erdirmede arabuluculuk rolü üstlendi. İki ülkeye, Azerbaycan-Ermenistan-Türkiye enerji hattında ortak olup ortak çıkarlarda buluşarak barışmaları teklif edildi.
Ermenistan kabul edebilseydi Bakü-Tiflis-Ceyhan hattı yerine Bakü-Erivan-Ceyhan hattı kurulacaktı. Ama Erivan, Moskova'ya bağımlı kaldı. Rus devleti eskiden beri Ermenilerle Ermenice konuşmaktadır. Kiliseleri kardeştir.
Bir zamanlar Türklere "sadık millet" olan Osmanlı Ermenilerini ilk kışkırtan da Ruslar idi. Türk-Ermeni kan davası devam etsin isteyenler Bakü-Erivan-Ceyhan hattına izin vermedi. Yeni hat, Türkiye-Azerbaycan-Gürcistan üzerinden inşa edildi.
Hattın Türkiye kısmı (Trans-Anadolu Boru Hattı) TANAP'tır. Hazar'daki Azeri gazının TANAP üzerinden Avrupa'ya aktarılmasında İngilizler öncü rol oynadı. Zaten başından beri en büyük hisseler ellerinde.
Fransızlar, ellerindeki hisselerin bir kısmını Türkiye'ye satmışlardı. Ama Türkiye'nin bölgede güçleneceğini öngörseler bu satışı yapmazlardı. TANAP'tan önce masada olan proje NABUCCO idi. Almanların desteği vardı ama kaybettiler. TANAP'ı destekleyenler kazandı.
TANAP'ın 2023'te hacminin artırılması planlanıyor. Ayrıca yeni bir hat ile Türkmenistan gazı da TANAP'a bağlanacak. Hedefe ulaşılırsa Türkiye, Azerbaycan-Türkmenistan hattı kurulacak. Ermenistan'ın aradan çıkması ya da bu eksene girmesi gerekiyor.
Akdeniz'de olduğu gibi Hazar-Anadolu-Avrupa hattında da Rusya-Fransa ittifakı İngilizler ve Türklerle mücadeleye devam ediyor. İngiltere'nin yeni küresel siyaseti Çin ile işbirliği yaparak ABD'yi dengelemek ve Türkiye ile işbirliği yaparak AB'yi dengelemek üzerine kuruldu.
Uzun vadeli proje ise Türkiye ile Çin'i Türk dünyası üzerinden birbirine bağlayan enerji koridorlarıdır. Türkmen gazı zaten halihazırda Çin'e gidiyor. Türkiye'nin etrafındaki gaz da sadece Avrupa'ya satılmak zorunda değil. Çin'e de satılabilir.
Türkiye, haritasıyla, coğrafyasıyla, tarihiyle, diliyle, diniyle, iddialarıyla işte
bütün bu kavgaların tam ortasında yer alıyor. Ve MİLLİ ÇIKARLAR bütün bunları idare etme gücüne bağlı. Peki gücümüz var mi? Evet…
En başta da belirttiğimiz gibi Türkiye artık göklerin hakimi SİHALARLA, cephenin çok gerisinden bir odadan joistik ile ne tank bırakıyor, ne de uçak. Onun için İngiliz Savunma Bakanı "Türkler SİHALARLA oyun değiştirici. Yeni bir durumla karşı karşıyayız." diyor. Onun için Amerikan Forbes dergisi"Türkler bu SİHA filosu ile yollarca düşmanlarına göz açtırmayacak" diye bağırıyor. Peki bizim her şeyi Batı'dan bekleyen ittihatçı kafa muhalefetimizde yapıyor? Onların gündemi kahvehanelerde her masaya yenideyse iskambil kağıdı dağıtılması… Onun için de SİHALARI üretenlere saldırıp itibarsızlaştırmaya çalıştılar. Onun için milletvekilleri ile çakıp "Türkiye'yi SİHA tarlasına döndürdüler" diye ağıt yakan açıklamalarla diz dövdüler…
Ve tabii Batı ile de PİŞTİ oldular.
Normal!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Musk savaşı başladı (18.11.2024)
- "Trump; "Ben deliyim" (16.11.2024)
- İyiler de kazanır ama... (14.11.2024)
- Ödleri neden patlıyor? (11.11.2024)
- “Türkiye Günleri” yolda (09.11.2024)
- Trump namlunun ucunda (07.11.2024)
- Amerikan "ot"ları (04.11.2024)
- Güneysu (01.11.2024)
- Deli danalar-papağanlar (30.10.2024)
- Terör kurucuları (28.10.2024)