Acziyet
CORONA öncesine kadar Paris başta Fransa'nın her yeri alev alev yanıyordu.
Sarı yelekliler, küresel sermayenin bankalarına, işyerlerine saldırıyor, yakıyor yıkıyor, Macron'un kellesini istiyordu.
Devrim neredeyse gerçek olmak üzereydi.
Kimsenin tanımadığı bu adam Küresel sermayenin bankasından üflenerek Cumhurbaşkanlığı koltuğuna bir anda oturtulmuş parlak bir çocuktu, Amerikan derin devletinin tanımlamasına göre .
Devrilmek üzereydi. Araya Corona girdi, korkular ve yasaklar devrim şiddetini ve öfkesini şimdilik geriye itti. Ancak bitmedi.
Kısa bir süreliğine hız kesti.
Aynı Fransa'yı şimdi Corona fena halde vuruyor. Günlük 10 bin vaka sınırına dayandılar. Dehşetin büyüğünü yaşıyorlar, durumları facia. Üstelik her yerden de tokat yiyorlar. İçeride dışarıda önüne gelen onlara sopa indiriyor. Zavallı Macron da bu bitkinliğin içinde Yunanistan'a sarılıyor, Türkiye'ye kafa tutan bir yolunma evresindeki tavuğa dönüşüyor. Peki neden Türkiye hedefinde? Çünkü Rum kesimi ile doğalgaz çıkarılması konusunda Total vasıtasıyla anlaşma yaptı. 10 milyar dolarlık sondaj ve üretim yatırımı yapacaktı Rum kesimine. Doğu Akdeniz'den para basacaktı darphane gibi. Yıllardır sömürdüğü Libya'da da Hafter'i desteklemiş ancak Türkiye'nin müdahalesi Doğu Akdeniz'de canına ot tıkamıştı. Bir de içeride kan kaybediyordu. Tüm anketlerde yerlerde sürünüyordu. Bir daha seçilmesi mümkün görünmüyordu. Fransızların yüzde 80'i ondan nefret ediyordu.
Nitekim Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Dış Politika Danışmanı Emmanuel Bonne, Temmuz ayının ilk günlerinde çok ilginç bir perspektif çizerek acınacak durumlarını bir bakla olarak ağzından kaçırıyordu. Elysee Sarayı'nda Macron'la toplantı yapan Emmanuel Bonne, "Ülke içinde oy oranımız yüzde 24'e geriledi.
Yerel seçimlerde hezimet yaşandı. Seçmenin yüzde 60'ı sandığa gitmedi. Bu durumdan kurtulmak için tek şansımız Türkiye. Eğer Türkiye'ye karşı şiddetli bir tepki politikası izlerseniz, dış politikada güçlü sesiniz artar.
Bu da iç siyasette etkili olur. Eğer bir kez daha seçilmek istiyorsanız her konuşmanıza Türkiye ile başlamak zorundasınız" dedi.
Macron da o tarihten itibaren neredeyse gün aşırı Türkiye'yi hedef aldı.
Sembolü horoz olan Fransa'nın yırtık tavuğu Macron, Türkiye dışında Akdeniz'e kıyısı olan ülkeleri Korsika adasında toplamaya karar vermişti. Bize karşı Akdeniz ülkelerinden bir cephe oluşturacaktı. Ancak Libya, Cezayir, Tunus gibi ülkeler bu toplantıya katılmayı reddetti.
Bir kez daha tokatlanmıştı Micron...
Elysee Sarayı da micro Macron'un küçük düşmemesi için toplantıyı AB ülkelerinden birkaçıyla toplantıya çevirdi. Mısır da toplantıya katılacaktı ama bizzat Macron, Sisi'yi aradı ve toplantının konseptinin değiştiğini ama Akdeniz'le ilgili kendisini bilgilendireceğini söyledi.
Fransa, İtalya, İspanya, Portekiz, Malta, Güney Kıbrıs ve Yunanistan'ın dün katıldığı toplantıya girmeden önce Macron yine bizi hedef aldı. "Türkiye, Yunanistan'ın meşru haklarını görmezden gelerek, Libya hükümetiyle de kabul edilemez bir anlaşma imzaladı. Türkiye'nin Kıbrıs açıklarındaki faaliyetleri de kabul edilemez. Aynı zamanda büyük bir devlete yakışmayacak provokasyonlar söz konusu. Türk halkı büyük bir halk. Ancak biz Avrupalılar artık Erdoğan hükümetine karşı daha açık olmalıyız" dedi. Yani Dış Politika Danışmanı Emmanuel Bonne'u bir kez daha dinledi ve Türkiye'yi, Başkan Erdoğan'ı hedef seçti.
Fransız Dış İstihbarat Birimi DGSE'nin aylık (Eylül) olağan brifinginde Macron'a, "Akdeniz'i kaybedersek, Afrika'yı da kaybederiz" mesajı verildi. Afrika'da son yıllarda Fransa'nın ağır darbeler aldığı, Paris'e bağlı kukla liderlerin birer birer değiştiği, bu durumun Akdeniz'de de sıkıntılara yol açtığı hatırlatıldı. Kolay değildi, Afrika'da milyonlarca insanı katlettiği 16 sömürge ülkeden yılda 500 milyar dolar bağımsızlık bedeli altında haraç alıyorlardı. Türkiye'nin Akdeniz'de ve Afrika'daki güçlü manevraları Fransa'nın geleceğini batırıyordu. 500 milyar dolarları tehlikedeydi. Panikleri büyüktü. Bu yüzden cücük Yunanistan'a sarılacak kadar aptallaştı Micro Macron.
Ne yaparlarsa yapsınlar, hepsi Bumerang olarak onlara dönüyor, Türkiye tam tersine bölgesinde büyüyor. Yunanistan, Mısır ve BAE'den medet umacak hale gelen zavallıların kışkırtma provokasyonları asla netice vermeyecektir. Kendi ülke iç siyasetleri adına bu saçmalıkları yapanların miatları artık doluyor. Her adımları Türkiye'yi güçlendiriyor, operasyonlarımıza uluslararası meşruiyet kazandırarak enselerine tokat olarak dönüyor. Fransa'nın düştüğü acziyet bunun en güzel delili...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Yumruklar konuşuyor (21.11.2024)
- Musk savaşı başladı (18.11.2024)
- "Trump; "Ben deliyim" (16.11.2024)
- İyiler de kazanır ama... (14.11.2024)
- Ödleri neden patlıyor? (11.11.2024)
- “Türkiye Günleri” yolda (09.11.2024)
- Trump namlunun ucunda (07.11.2024)
- Amerikan "ot"ları (04.11.2024)
- Güneysu (01.11.2024)
- Deli danalar-papağanlar (30.10.2024)