Pinokyo
Yarışmanın özü yalan haberleri ödüllendirmekti. Bir fotoğrafta Putin yerde hareketsiz yatan bir kaplana GPS izleme cihazı takıyordu. Rusya Devlet Başkanı kaplan türünü koruma kapsamında yapılan bir çalışmaya katılıyordu. Ancak France2 televizyonu Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in kaplan avladığını iddia eden bir haber yayınlıyordu. Bu nedenle yarışmada France2 televizyonu "Uluslararası palavra" kategorisinde Altın Pinokyo heykelciğinin sahibi oldu. Aslında her alanda Uluslararası Palavra Ödülleri dağıtılsa sanırım bu anlamda en çok Pinokyo heykelciğini ABD alır. Onları İngilizler ve İsrail takip eder.
Mesela Haiti'de halk ayaklandı, sokaklarda çatışmalar yaşanıyor. Haiti Amerika'nın geçmişte defalarca işgal ettiği, ilk Gladyo çalışmalarını yürütüp deneyim kazandığı, darbelerle çok kan döktüğü 11 milyonluk fakir bir ülke.
Sokaklarda şimdi "Amerika defol, Yaşasın Putin" sloganları atılıyor.
Haiti'deki ayaklanma ile ilgili olarak Beyazsaray'dan bir açıklama geldi.
Trump'ın Ulusal Güvenlik danışmanı Bolton'un yardımcısı "Demokrasiye saygı gösterilmeli" çağrısı yaptı...
Aynı Amerika Venezuela'da seçilmiş Başkanı indirip, kendini sokakta Başkan ilan edeni tanıdı. Alın size müthiş bir Altın Pinokyo heykelciği adayı!...
"DEAŞ bitti, zafer kazandık" diye palavra sıkıyorlar, ertesi gün "DEAŞ başka ülkelerde çıkabilir" diyerek Altın Pinokyo heykelini hak ediyorlar. Çin'de bu terör örgütü ile yapacakları operasyonların sinyalini veriyorlar. Avrupalılara da "DEAŞ'tan dönen vatandaşlarınızı alın" çağrısı yapıyorlar. Yani alacaksın, her biri CIA güdümünde Avrupa başkentlerinde uyuyan hücre olarak yaşayacak.
Zamanı geldiğinde canlı bombaya döndürülecek. Pinokyo'nun hayali bu...
Şimdi aynı Amerika savunma silahları vermediği Türkiye'ye, Rusya'dan S-400 füze sistemleri alıyor diye F-35 savaş uçakları ambargosu koymaya hazırlanıyor. Trump'ın son bütçesine bu ayrıntı da girdi. Hem silah vermiyor, hem de "Başka yerden tedarik edemezsin" diyor. Öncelikli olarak ABD'nin her Ankara Büyükelçisi çok özeldir. Belki de dünyada en özel isimler seçilir ve gönderilir. Son iki büyükelçi Ricciardone ve John Bass döneminde Türkiye'de yaşananları bir düşünün. Biri darbenin mesajını verdi, diğeri darbenin içinde yer aldı. Şimdi belki de en tehlikesi yola çıkmak üzere.
David Satterfield...
Bu isim dünyanın en tehlikeli örgütü olan Gladio'nun en özel isimlerinden biri. David Satterfield, George W.
Bush döneminin Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın da Irak'tan sorumlu kıdemli danışmanıydı. Irak konusunda mimar Satterfield oldu.
Satterfield, Lübnan, Suriye, Tunus, Suudi Arabistan'da elçiliklerde görev aldı. Gittiği her yerde operasyonel birim haline getirilen elçilikler hep öne çıktı.
Bu kişiyi Ankara'ya gönderen de Trump değil, Pentagon.
Amerikalı bir dostumla görüştüm dün. Bakın nasıl uyarıyor: "Bugün ABD'nin 40 ülkede büyükelçisi yok. Çünkü tartışma çok büyük.
Ancak Türkiye'yi öne çekmelerinin nedeni, gelecekte etkinliğinizin azaltılması. Umarım bu konuda akıllı davranırsınız ve onun ülke içindeki adımlarını dikkatle incelersiniz. Asla kimse bilmese de bu kişi iyi derecede Kürtçe konuşuyor. Kuzey Irak'ta Barzani dahil onun adını duyan ayağa kalkar, saygı duruşuna geçer.
PKK'lılar onu çok sever. Çünkü o da PKK'lılara sevdalıdır. Tuzaklar kurmada, fitne çıkarmakta uzmandır. Dikkatli olmalısınız." Suriye'de YPG'ye büyük destek veren Satterfield, Türkiye'nin bölgedeki çıkarlarına ABD yararına darbe vuracak bir isim olduğu için seçildi. Onların "Müttefikiz" palavralarına bakmayın.
Satterfield'in Ankara için seçilmesi bile Altın Pinokyo ödülünü Sam Amca'ya hak ettiriyor...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Yumruklar konuşuyor (21.11.2024)
- Musk savaşı başladı (18.11.2024)
- "Trump; "Ben deliyim" (16.11.2024)
- İyiler de kazanır ama... (14.11.2024)
- Ödleri neden patlıyor? (11.11.2024)
- “Türkiye Günleri” yolda (09.11.2024)
- Trump namlunun ucunda (07.11.2024)
- Amerikan "ot"ları (04.11.2024)
- Güneysu (01.11.2024)
- Deli danalar-papağanlar (30.10.2024)