28 Şubat'ta neler yaşandı? Zulmün baş aktörleri kimlerdi? Dönemin sembol isimleri Ravza Kavakcı Kan ve Bülent Akarcalı A Haber'de anlattı
Türk siyaset tarihine "postmodern darbe" olarak geçen 28 Şubat'ın üzerinden tam 24 yıl geçti. Hükümet istifa ettirildi, başörtülü genç kızların eğitim hakkı ellerinden alındı. Binlerce kişi irtica bahanesiyle kamudan atıldı. Sadece ekonomiye maliyeti 390 milyar dolar oldu. Aradan yıllar geçti ancak acılar hiç unutulmadı. Peki 28 Şubat'ta neler yaşandı? Demokrasi nasıl tank paletlerinin altında ezildi? Milli irade nasıl yok sayıldı? Postmodern darbe adı altında gerçekleşen zulmün baş aktörleri kimlerdi? Dönemin sembol isimlerinden AK Parti İstanbul Milletvekili DR. Ravza Kavakcı Kan ve Eski Sağlık ve Turizm Bakanı Bülent Akarcalı A Haber canlı yayınında anlattı.
İşte o açıklamalardan satır başları:
DEVLET MİLLET ARASINDA ÇATIŞMA VARDI
AK Parti İstanbul Milletvekili Dr. Ravza Kavakcı Kan: Şöyle geçmişe baktığımızda anlattığımız sanki biz anlatırken inanmakta zorluk çekiyoruz. Nasıl bir Türkiye'de yaşıyorduk o zaman? O dönemde devlet millet arasında sanki bir çatışma vardı. Millet asli unsur değildi devletin varlığı ve onun sürekliliği asli unsurdu. O zamanki idari sistemin mantığı bunun üzerine kurulmuştur. Devlet içerisinde aslında elit bir gruptu. Bunu daha önce de gördük. O kalıba uymayan vatandaşlar kabul edilebilir vatandaşlar değildi.
"BİZ DEVLETİZ" DEYİP...
Eski Sağlık ve Turizm Bakanı Bülent Akarcalı: Aslında siyasi iradenin bürokratik sivil ve askeri iradenin altına düşürülmesi 1960 darbesiyle ve onu takip eden anayasayla yapıldı. O anayasayla getirilen kurumlar her açıdan siyasi iradenin üstünde görüldü. Bir bakan, bakan olduktan sonra bakanlığında bir tek makam şoförüyle özel kalım müdürünü değiştirebiliyordu. Onun dışında yapacağı her türlü atama bile mahkemelerden otomatikman geriye dönüyordu. Biz devletiz deyip milleti temsil eden siyasi iradenin üzerinde hareket ediyordu. Bunu da köstekleyen o dönem TÜSİAD'ın emrindeki İstanbul basınıydı. Ortaköy'le Bebek arasında yaşayıp Türkiye'nin sahibi olduğunu iddia eden bir avuç insanın sermaye sahibinin basını elinde tutarak zaten onların adamı Aydın Doğan grubu doğrudan doğruya TÜSİAD'ın bir yapısıydı bunları dile getiriyordu.
TÜRKİYE MİLLETÇE ÖĞRENDİ
Türkiye artık o tahakkümden içeriden dışarıdan üzerine düşen tahakkümden milletçe kurtulmasını öğrendi. Bu çok büyük bir başarı.