28 Şubat'ta Türkiye ekonomisi de büyük 'darbe' aldı! Cumhurbaşkanı başdanışmanı Yiğit Bulut o dönemi A Haber’de yorumladı
Türk siyasi tarihine "postmodern darbe" olarak geçen 28 Şubat süreci Türk ekonomisine ağır darbe vurdu. 1997-2000 döneminde sermaye kesimine 34 milyar dolar fazladan faiz ödenirken, dolar/TL paritesi 5,5 kat, faiz giderleri 9,4 kat arttı. 28 Şubat süreci Türkiye'ye ağır ekonomik bedeller ödetti. 28 Şubat sürecinin Türkiye ekonomisine ödettiği ağır faturayı Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yiğit Bulut A Haber canlı yayınında değerlendirdi.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yiğit Bulut'un açıklamaları:
"28 Şubat'tan önceki 1990-1993 arasında Turgut Özal ne dedi? 'Yeni bir Kürt politikası çizmeli, Türkiye yeni bir Orta Doğu politikası çizmeli. Türkiye yeni bir Irak politikası çizmeli.' Bunu kamuoyuna söyledikten sonra 3 kişiyle detaylarını paylaştı. Bu 3 kişiden biri Eşref Bitlis, biri Adnan Kahveci, biri de Uğur Mumcu.
90-93 arasında Türkiye'nin yeni bir Orta Doğu yeni bir Irak anlayışı küresel emperyal güçleri çok rahatsız etti. Bu cümleyi söyledikten sonra 180 gün içinde Uğur Mumcu katledildi, Adnan Kahveci tuhaf bir kazada hayatını kaybetti. Eşref Bitlis'in Kanada'da -40 derece uçan uçağı 4 derece düştü ve Turgut Özal tuhaf bir şekilde hayatını kaybetti.
Neden? Çünkü hapsedilen bir Türkiye vardı. 1994'te Türkiye'de sermaye el değiştirdi. Yüzde 50 net faizle hazine bonosu çıkarıldı. Lütfen herkes bunları hatırlasın. Halkın varlıkları bankalara birkaç kişiye yüzde 50 net faizle aktarıldı. 94 kriziyle birlikte 97 28 Şubat süreci geldi. 90-93 arası darbe dönemi fiili bir darbeye dönüştü.
28 Şubat çok önemli bir süreçtir. Bunu televizyonda ilk defa söylüyorum katil FETÖ, 28 Şubat sürecini takip eden 24 ay içerisinde Türkiye'den alınarak ABD'ye götürüldü. Kim tarafından? 28 Şubat sürecini başlatan emperyal güçler tarafından. Kim tarafından 90-93 arası darbeyi planlayan emperyal güçler tarafından.
FETÖ, onlar tarafından yerleştirilmişti. Oraya götürülerek oradan burası için kullanılması gerekiyordu. Neden? 2001 krizi geliyordu, 2003'te Süleymaniye'de başımıza geçen çuval geliyordu.
Tüm bunları yan yana koyduğunuz zaman 90 yılında başlayan darbe sürecinin 28 Şubat'la fiili bir askeri darbeye dönüştüğünü daha sonra yabancı istihbarat servisleriyle 2016 darbesini deneyen FETÖ elebaşının Türkiye'den alınıp onlar için güvenli bir yere götürüldüğünü ve arkasından da 2001 kriziyle Kemal Derviş'in Türkiye'nin başına bela edildiğini görüyorsunuz.
Dün açıkladım rahmetli Ecevit'le bir program yaptık, evinde buluştuk Rahşan Hanım da oradaydı. Ecevit bana aynen şunu söyledi, aynısını televizyonda da söyledi: Kemal Derviş hayatımın en büyük hatasıdır. Ve 15 gün boyunca ABD'ye gitti, telefonlarıma çıkmadı.
Şimdi o dönemde ne oldu? Devlet Bahçeli, kendi oturduğu koltuğu tekmeleyerek Kemal Derviş'i etkisiz hale getirdi. Sayın Devlet Bahçeli'ye de bir Türk vatandaşı olarak o dönem için teşekkür etmek istiyorum. Eğer erken seçime gidilmeseydi Kemal Derviş, Faik Öztrak'la birlikte Türkiye'yi emperyal güçlere teslim edecekti.
"15 günde 15 yasa 1500 günde 1500 düzenleme" hatırlıyorsunuz bu konuşmaları. Ne istiyorlarsa yaptılar? Ne yaptılar? Türkiye'de şeker kanununa kadar, petrol arama kanununa kadar, yer altı kanununa kadar her şeyi yabancıların istediği şekle getirmeye çalıştılar. Sayın Devlet Bahçeli bunu durdurdu. Kendi hükümetini düşürerek erken seçime gitti.
Bütün bunları ne için söylüyorum? 28 Şubat'ı planlayan ve icra eden güçler, 2016'da darbeyi planlayan, icra etmeye çalışan güçler 90-93 arasında Özal'ın "yeni bir Orta Doğu politikası" dediği anda fikrini paylaştığı 3 kişiyle birlikte hayatını kaybetmesine yol açan güçler, 90 yılından önce de bunu denediler. Ne zaman bu iş durdu biliyor musunuz? Ne zaman emperyal güçler istedikleri gibi at oynatamadılar?
Çok açık söyleyeyim; 2003 yılından sonra. Bunu da övgü için söylemiyorum. Recep Tayyip Erdoğan geldi. "Kefenimi giydim de geldim arkadaş" dedi. Yani hiçbir şekilde şapkamı alıp gitmem. Gerekirse öleceğim. 2016 yılında bunu da gördük.
28 Şubat sürecinde on milyarlarca dolar faiz ödendi, 15 ailenin elindeki banka battı. Vatandaşın sırtında 52 milyar dolara yakın faizli borç kaldı. Recep Tayyip Erdoğan hükümetleri ödedi ve arkasından ekonomide bir enkaz kaldı. Şimdi o günlerden bu günlere baktığınız zaman Türkiye'nin 1876'dan beri askeri ve ekonomik darbelerle sürekli emperyal güçler tarafından kontrol edilmeye çalışıldı.
Bugün bunları bilmeden hatırlamadan "yerli ve milli" dediğimiz zaman Sayın Cumhurbaşkanımız "yerli ve milli olacağız" dediği zaman bunu anlamlandırmak zor. Bunu lütfen herkesin bilmesi gerekiyor. 28 Şubat'ta yürüyen tanklar Merkez Bankası'nın üzerinden de geçti. Ve ekonomik olarak esaretimizin katsayısı öyle arttı ki Kemal Derviş belası 2001 yılında Türkiye'ye geldi. Faik Öztrak sürekli konuşuyor. O dönemde BDDK Başkan Yardımcısı vardı. Gazeteci olarak onun IMF ile konuşmalarını ele geçirip yayınlamıştım. IMF'ye "yes sir" diye kaç tane mesaj attınız? Türk hazinesinin başkanı ve başkan yardımcısı IMF'nin en küçük memuruna "yes sir" diyordu. O tanklar bizim bürokratımızı, vatanbdaşımızı ezdi bitirdi. 28 Şubat'ın ana fikirlerinden biri de Anadolu çocuklarını merkeze sokmama planı vardı. Anadolu ve Trakya 1997'de 2016'da ülkeye sahip çıktı ve sahip çıkmaya devam edecek."