Erdoğan ve AK Parti'yi yıkmak için "klasik muhalif oyların" yetmediğini saptadıkları günden beri "muhafazakâr mahallede" özel bir faaliyet yürütüyorlar.
Özel olduğu kadar da sinsi...
"Yıkım ekibinin" akrep kıskacı misali iki kolu var: Bir kolu
endişeli modernlerin mahallesinde çalışırken, diğer kolu da
endişeli muhafazakârların mahallesinde çalışıyor!
Her iki kolun elbette azgınları da var!
Endişeli modernlere hitap etmeye çalışan CHP'li bir başkan, "Biz bu ülkeyi 10 milyon devraldık" diyerek gerekirse milyonları gözden çıkarırız demeye getiren "28 Şubatçı kafayı" çağrıştırırcasına, "Erdoğan ve AK Partililerin köklerini kazıyacağız!" derken...
Endişeli muhafazakârlara hitap etmeye çalışan kimi muhteremler de
Başkan Erdoğan dönemini, "28 Şubat'tan daha beter!" telakki ediyor.
Soru şudur:
Bu iki kol nerede birleşiyor?
***
Muhafazakâr mahallede çalışan kolda "hizmet" verenler son günlerde bir Whatsapp mesajından belli ki çok rahatsız olmuşlar.
İçlerinde tanınmış hocaların da yer aldığı söz konusu mesajda,
AK Parti'ye karşı muhafazakâr mahallede yapılan eleştirilere karşı,
"Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmayalım" özdeyişi hatırlatılıyormuş.
Anlaşılan o ki, "makul eleştiride" bulunanları dikkatli olmaya davet etmişler. Yani, daha iyisini elde etmek maksadıyla mücadele ederken, eldekini kaybetme riskini de göz önünde bulundurmaları gerektiğini dile getirmeye çalışmışlar.
Söz konusu Whatsapp mesajını diline dolayanlardan biri de
Ahmet Taşgetiren.
AK Parti iktidarında elde edilen özgürlükler hayati değerde olduğu için hocaların dile getirdiği endişeyi yabana atmıyormuş. CHP'li bir iktidarın da
Kılıçdaroğlu ile gelişen bütün değişim görüntülerine rağmen, bu değişimi içselleştirme konusunda kaygılar varmış. Haliyle evdeki bulgurdan olmak istemiyormuş. Ama bulgur kurtlanmışsa, böceklenmişse, mayası değişmişse ne olacakmış!..
Taşgetiren'i hazır AK Parti ile CHP'yi kıyaslamışken biraz daha cesaretli olmaya davet ediyorum:
"Kılıçdaroğlu mu Erdoğan mı?" sorusuna cevap versin.
Bir de şu var: Sınav sorularını çalarak öğrencilerin istikbalini karartan veya marangoz imamlardan aldığı direktiflerle yargı kararları veren örgütün sahibi olduğu gazetelerden birinde (Bugün) köşe yazarken "bulgurun mayası" iyiydi de şimdi mi bozuldu?
Fakir o tarihlerde
"Yeni sınıfın yeni dallaması" (2008) veya
"Boş ver iti" (2011) gibi yazılarla "bulgurdaki taşları" işaret
ederken ağzınızı açmıyordunuz.
E tabii
17-25 Aralık'la başlayan "kalkışma sürecinde" ister istemez analiz sürecinden angaje sürecine geçtik.
Haklılığımızın kanıtı
15 Temmuz direnişidir.
***
Ahmet Taşgetiren mezkûr özdeyişi sanırım yanlış anlamış.
CHP iktidarı hiçbir muhafazakârın gözünde bulgura nazaran pirinç mesabesinde değildir. Mesela, "Türkiye henüz eşcinsel evliliklere hazır değil" diyen malum başkanlarının çeyrek asır sonra sosyal tesislerde içki servisini başlatması muhafazakârlar için hiç de sürpriz olmamıştır.
Fehmi Koru meseleyi yanlış anlamamış ama kurnaz olduğu için CHP iktidarını anında manipüle etmeye kalkışmış.
Sizin anlayacağınız, bulguru pirince bir güzel katmış.
Diyor ki: "AK Parti'nin ilk iktidar döneminde elde edilmiş olan bazı değerlerin yeniden kazanılması için bir mücadele veriliyor. DEVA Partisi ve Gelecek Partisi neden kuruldu sanıyorsunuz?.."
Vay canına!
Biz de bu partiler neden kuruldu diyorduk!.. Meğer AK Parti'nin kazanımlarının stepnesiymişler.
Peki bundan
Kılıçdaroğlu'nun haberi var mı? Yani, iktidara geldiğinde AK Parti'nin kazanımlarının teminatı olacağından.
Madem "Dostlarımızla iktidara gelmek istiyoruz" diyor, iktidara neden geleceğini bilmek onun da hakkı değil mi?