Aşı karşıtı değilmişler
"aşı dayatmasına" karşıymışlar!
Bazıları böyle diyor.
Fakat aşı olanların ya mecburiyetten ya da "gaflet ve dalâletten" aşı olduğunu söylüyorlar.
Aşı olmuşlar ama bin pişmanmışlar. Onun için kendilerine destek vermeye çağırıyorlar.
Peki aşı olanlar pişman olunca aşının etkisi yok oluyor mu, başka bir ifadeyle, vicdan azabı işe yarıyor mu?
Şayet kaç doz aşı olduğuna bağlıysa, pişmanlık kaç dozdan sonra fayda etmiyor?
***
Aşı karşıtı dostlarımızın bir kısmına göre aşılara alıştırıyorlar, en sonunda "Bu böyle olmayacak!.." deyip çip (chip) takacaklarmış!
Hülasa,
"kurbağa haşlaması" evresindeymişiz. Bugün aşıya karşı "zıplamayınca" yarın çok geç olacakmış. O kadar ki çipi yerleştirirken hiçbir tepki vermeyecekmişiz.
Böylece insanlık mutanta uğrayacakmış.
Zira çipi taktılar mı dönüşü yokmuş! Özellikle
mRNA (BioNTech) aşısıyla hedeflenen nihai aşama zaten bundan ibaretmiş. Elan
"biyolojik insan neslinin son türü" imişiz!..
Hadi diyelim ki böyle ve yine diyelim ki "kurbağa haşlaması" aşamasını geçenlerden
Engin Özkoç'a on numara bir çip yerleştirilmiş.
Ne değişecek? Artık "Başka bir egemen gücün müdahalesi..." gibi lakırdılar etmeyecek mi?
Hayır canım,
Engin Özkoç'a takmadım! Aşıya çok düşkün olduğu için örnek verdim. "Aşılarımız nerde kaldı, aşımı istiyorum!" diye az yaygara kopartmamıştı hani.
İsterseniz
Kılıçdaroğlu'nu da örnek verebilirim.
Mesela, CHP Genel Başkanı'na çip takılınca,
"Türkiye'de can ve mal güvenliği yok, sakın yatırım yapmayın!" demekten vaz mı geçecek?
Hayır yani, vazgeçse de "küreselcilerin" eline ne geçecek?
En fazla "Ağaç aynı zamanda kafamıza bir elma düştüğü zaman
Newton'un yerçekimi gücünü bulduğu ağaçtır aslında. Dolayısıyla ağaç bizim hayatımızın bir parçasıdır..." şeklindeki
"ağaç tanımı" yapmaktan vazgeçip şöyle bir "tas" tanımına geçecektir: "
Arşimet'in hamamda suyun kaldırma gücünü bulmasına yarayan bilimsel nesnenin adıdır tas."
***
Aşı karşıtları içinde son günlerde aşıyı araçsallaştırmak isteyen çok tuhaf "muhteremler" türedi.
"Bir daha 15 Temmuz olursa sokağa çıkmam!" diyeni bile var, ötesini siz hesap edin!
Son aşamada kendilerine çip takılmasından endişe ediyorlar ama şayet çip takılsaydı başka ne söyleyeceklerdi ki?
Hele hele
"28 Şubat'tan daha beter!" diyen
Ahmet Taşgetiren tipi
muhafazakârlar yok mu?
Yaz aylarında çocukların
Kur'an öğrenmelerine bile yasak getiren, başörtüsüne özgürlük talep etmeyi
"Laikliğe karşı eylemlerin odağı olmak..." şeklinde telakki ederek parti kapatma gerekçesi sayan 28 Şubat sürecinden daha betermiş
Başkan Erdoğan dönemi.
Bu nedenle,
"yaratıcı yıkıcılığa" omuz veriyorlar.
Refikleri de Balıkesir'de "çağdaşlık" adına çarşaflı kadını zincire vuran CHP'li yeni mandacı Batıperestler!
Yazık!..